Vatikan’ın gücü: Eğitim ordusu Düşünce Günlüğü Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Prof. Dr. Ahmet Kavas - Afrika Uzmanı, İstanbul Ticaret Üniversitesi
Dünya nüfusunun 2025 yılı itibarıyla 8 milyar 240 milyona ulaştığı bir dönemde farklı inanç toplulukları arasında Hristiyanlar, 2 milyar 470 milyon inanıyla yüzde 31,5 orana sahip olarak en kalabalık topluluk. Bunların 1 milyar 390 milyonu Katolik, 800 milyonu Protestan ve 280 milyonu ise Ortodoks. 16. ve 17. yüzyıllarda Amerika kıtasındakinin bir benzeri durum 20. ve 21. yüzyıllarda özellikle Katoliklik açısından Avrupa’yı ihmal ederken Afrika ve Güney Asya adeta misyonerlerin ömürlerini tükettikleri kıtalara dönüştüler.
Müslümanlar ise 1 milyar 600 milyon ve yüzde 23,2’lik oranla ikinci kalabalık inanç kitlesi. 16. yüzyıla kadar Amerika hariç Asya, Afrika ve Avrupa’da en yaygın inanç İslamiyet iken son 5 asırda Avrupalılar yeni coğrafyalara açılmaları ve misyonerlik teşkilatları Hıristiyanlığın tarihte ulaşamadığı her yerde yayılması için her yolu denedi. Artık tüm insanlığın yarıdan fazlasının Müslüman ve Hristiyan olduğu bir zamanda yaşıyoruz.
KATOLİK OKUL
Hristiyanlık adına her alanda ağlarını kurup her inançtan insanı muhatap alarak etkileyenlerin başında Vatikan merkezli Katolikler geliyorlar. Özellikle her yaştan çocuk ve gence ulaşmak amacıyla kurdukları ve kısaca “Katolik Okul” dedikleri kreş dahil lise sonuna kadar her türlü eğitim ağları ile günümüzde 213 bin okulda, 3 milyon 400 bin öğretmen aracılığıyla 70 milyona yakın öğrenciyi bünyesine almış vaziyettedir.
2025 yılı üniversiteye giriş imtihanlarının neticelerinin açıklanmasıyla birlikte imam-hatip liselerindeki başarılı sonuçlara karşı akla hayale sığmayacak mantık dışı ifadelerle saldıranlar bu defa daha bir acımasız davrandılar. Öğrencilerin başarılarını gölgelemek için her yolu denediler. Uluslararası alanda rekabet sadece siyasette, iktisatta veya diplomaside değil sosyo-kültürel hayatın her yönünü içine alan bütün cephelerde açık ve gizli şekilde, hatta tüm ahlak kuralları yok sayılarak yapılmaktadır. Türkiye’de bunlar yaşanırken acaba bizim dışımızdaki dünyada, hatta bizim içimize de uzanan kollarıyla, mesela Vatikan merkezli eğitim ağının etkinliği neden hiç gündem olmaz? Oysa geçtiğimiz bir asır boyunca Papa seçilenlerin tamamının en önemli gündemi Katolik Okul ile her sahada etkin konuma gelecek insan yetiştirme siyasetine ağırlık verip tüm imkanların bunu gerçekleştirmek için kullanılmasıdır.
Cizvit papazların 1534 yılında başlattıkları Katolik eğitim kurumları; beş asır kesintisiz devam eden uzunca bir zamanda varlık gösteriyor, 1789 Fransız İhtilali ve sonrasında yaşadığı ciddi sıkıntıları bertaraf edip yoluna devam ediyor. Vatikan odaklı 1880’lerde başlatılan yüksek eğitim de yeni hamlelerle genişletilerek 21. yüzyılda bile milyonlarca genç dimağa ulaşıyor. Okul öncesi kurumlarından üniversite sonrasına kadar hiç ara vermeden tüm dünya genelinde iki koldan yayılmasını sessiz ve en ufak tepki çekmeden sürdürmekte. Sıradan bir ortamda bu eğitim hamlesinden bahsedildiğinde muhatabın kimliğine göre cevaplar geliştirilmiş durumda. Eğer öğrencilerin velileri Katolik inancına önem verirseler okul dışında en yakındaki kilisede özel din eğitimi istenilen seviyede sağlanmakta. Herhangi bir şekilde bu inanca mensup olsun veya başka bir inanç mensubu olsun Katolik inancın eğitimi istenmezse herhangi bir mecburiyet koşulmuyor. Yalnız zorunlu ahlak dersi sayesinde mutlaka belli seviyede dinî değerlere aşinalık kazandırılmak zorunda. Papa İkinci Jean Paul 1990’lı yıllarda “Katolik Okul Hristiyanlar ile bunların dışındaki tüm topluluklar arasındaki en sağlam köprü” diyordu.
EN BÜYÜK GENİŞLEME AFRİKA’DA
Vatikan 21. yüzyılda adeta bir eğitim ordusuna sahip. Katolik Okul ve Katolik Üniversite adı altındaki yapılanmasıyla 5 kıtada ve 110 ülkede faaliyet gösteriyor. Katolik Okullarda 1980 yılında 34 milyon 600 bin öğrenciye eğitim verirken 40 yıl sonra 2020’de toplam öğrenci sayısı 61 milyon 400 bin öğrenciye ulaştı. Katolik yüksek eğitim alanların sayısı ise 7 milyona yakın.
Katolik Okul ağında 21. yüzyılda en büyük genişleme Afrika’da gerçekleşiyor. Bu kıtada 20. yüzyılın başında her mezhepten 10 milyon Hıristiyan varken şimdilerde sadece Katoliklerin sayısı 280 milyon olarak tahmin ediliyor. Bu sayı her yıl 8-10 milyon artmaktadır. Haliyle bu kıtadaki Katolik Okullara 1980’de 6 milyon 580 bin öğrenci devam ederken, 1997’de 10 milyon öğrenci, 2020’de ise 19 milyon 250 bin öğrenci kayıt edilmiş durumda. Dünya genelinde ilk öğretim çağındaki Katolik Okul öğrencilerinin yüzde 50’den fazlası bu kıtada. Burayı 14 milyon 362 bin ile Asya, 10 milyon 164 binle Amerika, 8 milyon 782 binle Avrupa ve 1 milyon 413 binle Okyanusya takip ediyor.
5 kıtada en çok 15 Katolik Okula sahip ülkeler arasında birinci sırada 23 milyon Katolik nüfusuyla Hindistan olup diğer inançlara sahip aile çocuklarıyla birlikte toplam 8 milyon 794 bin öğrencisi var. Bunu 6 milyon 336 bin ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti, 4 milyon 685 bin öğrenci ile Uganda, 3 milyon 171 öğrenci ile Kenya ve 1 milyon 977 bin öğrenci ile Malavi takip ediyor. Fransa 1 milyon 773 bin ile 6. sırada, ABD 1 milyon 522 bin ile 7. sırada yer alıyor. Sadece Fransa genelindeki ilk, orta ve lise çağındakilere hitap eden 60 bin okul arasında 10 bin Katolik Okul bulunmaktadır. Özel okulların yüzde 95’i Katolik Okul ve ziraat eğitimi veren okulların da yüzde 35 kadarı Katolik Ziraat Okuludur. Bir diğer önemli husus ise Fransa’da yaklaşık 300 bin Müslüman öğrenci Katolik Okullara devam ediyor. Dahası İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde, daha çok da Afrika ülkelerinde bu inanca mensup milyonlarca Müslüman çocuk ve genç Katolik eğitimi almaktadır.
Fransa’nın bazı kasabalarında kamu okulu olmayıp sadece Katolik Okul bulunması, Paris ve önemli şehirlerdekilerde akademik anlamda verilen eğitimde çok başarılı mezunlar verilmesi, sınıflarda öğrenci sayısının 20 ile sınırlı olması, yabancı öğrenci sayısının azlığı gibi sebepler bu okulları tercih etmeye yönlendiriyor. Dahası bu okullarda üniversiteye yerleştirmelerde yüzde 100’e yakın başarı öğrencinin ailesini ateist, Müslüman veya başka dine mensup olsa bile tereddüt etmeden buraya yönlendiriyor. Osmanlı’nın son döneminde açılan ve halen Katolik cemaatler tarafından idare edilen tamamına yakını İstanbul’daki Saint Joseph, Saint Benoit ve Notre Dame de Sion gibi eğitim kurumları da dünya Katolik Okul ağı içinde epeyce cazip bir şekilde yer almaktalar. Hatta birçok ülkede devletler öğretmen maaşları ve müfredatları desteklerken Türkiye’dekiler en pahalı özel okullar arasında yer alıyorlar.
YÜKSEK ÖĞRETİMDE 7 MİLYON ÖĞRENCİSİ VAR
Katolik camiasının yüksek öğretimdeki yapılanması üniversite ve enstitü ile benzeri diğer kurumlarla dünya genelinde yaklaşık 7 milyon öğrenciye eğitim imkânı vermektedir. Günümüzde 1.866 yüksek öğretim kurumundan 1.358’i Katolik üniversitesi bünyesinde 3 milyon 925 bin öğrenciye, bunlara ilaveten enstitü ve benzeri kurumlarda da 2 milyon 461 bin kayıtlı öğrencisi var. Dahası dinî eğitim odaklı müstakil yüksek eğitim sağlayanlardaki 400 bin kadar öğrenci de bunlara dahil edildiğinde üç farklı yapıda toplam 7 milyonu bulan bir hacmi var. Merkezi Paris’te bulunan Katolik Üniversiteler Federasyonu bunlardan sadece 250 üniversiteyi üye yapıp bünyesinde geleceğe yön verecek faaliyetler yapıyor. Genel anlamda tıptan ilahiyata, hukuktan mühendisliğe, edebiyattan fen ve matematik bilimlerine kadar 20 kadar farklı fakülte çeşidi ile eğitim vermekteler.
Fransa’da Paris, Strazburg, Lyon, Lille ve Batı Bölgesi Katolik Enstitüsü adıyla her biri üniversite yapılanmasına sahip ve onlarca fakülte çeşidiyle 5 üniversite var. Bunlara laiklik ilkesi sebebiyle “üniversite” denmeyip “enstitü” deniyor. Toplam 13 Katolik Enstitüde 90 bin öğrenci eğitim almaktadır. Buralardan mezun olanların iş bulmalarında en ufak bir engel de bulunmamaktadır.
KRONİK İMAM- HATİP KARŞITLIĞI
Türkiye’de imam-hatip ortaokulu, imam-hatip lisesi ve ilahiyat fakültelerinin sayıları herhangi bir ortamda dile getirilince verilen ilk tepki bunların ne kadar fazla olduğu yönündedir. Oysaki Katolik camiadaki kreş dahil lise sonuna kadar eğitim veren 213 bin okul ve 63 milyon öğrenci yarının dünyasını yönetmeye talip olarak yetişiyor. Buna Katolik tıp, mühendislik, hukuk, ilahiyat, sosyal bilimler ile bilim alanındaki fakültelerde ve enstitülerdeki 7 milyon öğrenci ve de milyonlarca eğitici de ilave edildiğinde 70 milyonu aşan bir eğitim ordusuyla Vatikan’ın yarınlarına nasıl hazırlandığı konusu dikkatlerden kaçıyor.


