Ya benimsin ya kara toprağın Mehmet Şeker
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Sahnede kötü bir koca var. Sima yabancı değil, epeyce tanıdık. Zorba ve takıntılı bir adam. Evini, ailesini idare edecek kapasitesi yok. Çapsızın, çulsuzun, beceriksizin önde gideni. Düzenli bir işi yok. Kazancı zayıf. Çalışmaktan da hoşlanmıyor. Ara sıra bulduğu geçici işlerden eline geçen üç beş kuruşu da içkiye kumara harcıyor. Evde çoluk çocuk aç, perişan hâlde. Konu komşu yardım etmese, kuru ekmek bile bulamayacaklar.
Adam geç vakit sarhoş gelince evde terör estiriyor. Dayak, küfür gırla. Sabah ayılınca salya sümük af dilese de kıymeti yok.
Tam Yeşilçam’ın kötü adam tipi.
Karısı yaşadığı sefalete, bitmeyen eziyete dayanamayıp boşanmak ister. Mahkemeye gider. Davaya bakan hâkim, kararını kadının istediği şekilde verir ve boşar.
*
Bir anda dünyası başına yıkılan adam, o kararı mümkünü yok kabul etmez. Mahkeme çıkışında böğürmeye başlar.
“Mahkeme kararını tanımam. Seni benden alamazlar. Buna hiç kimsenin gücü yetmez. Ya benimsin ya kara toprağın. Hâkim istediği kadar sizi boşadım desin. Ben seni bırakmam. Ölümüne sevdim bir kere. Vazgeçemem. Benden başka hiç kimse sana yaklaşamaz. Sana doğru bir adım atmaya kalkanın canına okurum.”
*
Fakat dönüş yoktur artık.
Kadının önceki kocası, köşe başında jilet gibi Şavrole İmpalasıyla beklemektedir. Kötü koca onu ve kanatlı İmpalayı görünce iyice çileden çıkar. Kendi üstünü başını parçalamaya başlar. “Yakacağım kendimi, bana benzin getirin” diye bağırır.
*
Adamın arkadaşları koluna girip götürmeye çalışırlar.
Onlar “mahkemeyi tanımam, kararı tanımam” sözlerinin ne kadar saçma olduğunun farkındadır.
“Gel arkadaş” der biri “hadi gidelim, bir güzel kafayı dağıtalım. Yorgo bize kral bir masa kursun, sakinleşelim ağnadın mı?”
GASSAL GİBİ
Sözüm meclisten dışarı dostlar…
Bugünlerde kendimi gassal gibi hissediyorum.
Birilerinin suyu iyice ısındı, buharını görüyorum.
Getirseler önüme, uzatsalar iki seksen…
Usanmadan iki saat yıkasam diyorum.
Bunca mevtaya su mu yeter, pamuk mu dayanır?
ÇAĞRI HEYETİ
Özgür Bey ve arkadaşları, CHP İstanbul örgütü yönetimi için mahkeme tarafından atanan çağrı heyetine tepkili.
Hem de şiddetle tepki gösteriyorlar.
Mahkeme kararına bile karşı çıkmaktan çekinmeden.
Haklıdırlar.
Çağrı heyeti başında Hz. Hamza rolündeki Antoni Kuin olmalıydı.
Niye Gürsel Tekin?
*
Gürsel Tekin’i dakikasında partiden attık açıklaması yaptıktan sonra usule uygun olmadığını fark ettiler ve savunma istediler.
Dışarıdan bakanlar için siyasetin eğlenceli tarafı bunlar.
Fakat hiçbirinin maksadı eğlenmek değil.
Önceki Genel Başkan Kemal Bey’i bile ihraç edeceklerini telaffuz ettiler.
O kadar gözlerini karartmışlar ki…
Cumhurbaşkanı adayı yaptıkları, yıllarca kuyruk gibi peşinde dolaştıkları, veda konuşmasını gözyaşlarıyla takip ettikleri genel başkanı bile harcamaktan çekinmiyorlar.
“Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış” sözü buraya uygun.
Bu ne hırstır? Bu ne kindir? Bu ne gözü dönmüşlüktür?
*
Vallahi Atatürk kalkıp gelse, “Çocuk, yanlış yapıyorsunuz… Kanunlar herkes içindir. Devletin kanunlarına uymak zorundasınız… Yolsuzluk yapmayacaktınız, rüşvetle oy devşirmeyecektiniz, kurultaya şaibe karıştırmayacaktınız… Bileğinizin hakkıyla kazanmalıydınız” dese, onu da dinlemez ve partiden atmaya kalkar bu değerli arkadaşlar.


