YÜKSEL AYTUĞ Atv’den şahane zamanlama
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Türkiye'deki ilk özel gösteriminde izleyip şoke olduğum İç Savaş (Civil War) filmi pazartesi akşamı televizyonlarda ilk kez Atv ekranlarındaydı.
Şu zamanlamanın mükemmelliğine bakar mısınız? O saatlerde Los Angeles başta olmak üzere pek çok büyük kentte yağmacılar dükkanları boşaltıyor, ABD Milli Muhafızları şehirlere inmiş, göçmenlerin isyanının iç savaşa dönüşmesini önlemeye çalışıyordu.
Film bana göre sinema tarihinin önemli kilometre taşlarından biriydi. İşte galasının ardından filmle ilgili bu köşede yazdıklarım:
"Daha önce bu sütunlarda bahsettiğim ve Türkiye'de vizyona girmesini dört gözle beklediğim İç Savaş (The Civil War) filmini önceki gün özel basın gösterisinde izledim ve tek kelime ile bayıldım.
Film, geçtiğimiz aylarda Teksas eyaletinin merkezi otoriteye baş kaldırması ile başlayan ayrılıkçı olayları bir üst aşamaya taşıyıp gelecek adına bir projeksiyon yapıyor.
ABD'de iç savaş başlamıştır. Doğu güçleri; Batı'nın başkentine ilerlemektedir. Bir grup gazetecinin amacı ise işgal güçleri onu teslim almadan önce Başkan ile röportaj yapmaktır. Film aslında tam bir 'savaş karşıtı savaş filmi.' Öyle ki, 'Savaşın içi-dışı olmaz, savaş savaştır' gerçeğini şamar gibi suratlara indiriyor.
ABD'lileri tıpkı bugünkü Gazze halkı gibi su tankerlerinin önünde günlerce sıra beklerken izlemek çok çarpıcıydı. Harabeye dönen kentleri de öyle. Özellikle ABD bayrağındaki yıldızların sayısının ikiye düşmüş olması, gelecek adına çok şeyler söylüyor gibiydi.
Ama beni 220 voltla çarpan diyalog, benzincide geçendi: Gazeteci, 'Depoyu ve iki bidonu doldurman için sana 400 dolar verebilirim' deyince adam 'O paraya sadece marketimizden sandviç alabilirsin' diye dudak büktü: Gazeteci 'Amerikan değil, Kanada doları' dediğinde ise adamın gözleri maden bulmuş gibi parladı ve hemen denileni yaptı. Bana da 'Acaba ABD dolarının pul olduğu zamanı görebilmek bizim nesle de nasip olacak mı?' diye düşünmek kaldı.
Filmde bir savaş muhabirinin insanlığını hatırladığı, diğerinin ise unuttuğunu betimleyen muhteşem bir metafor da var. Aleks Garland'ın yazıp yönettiği filmi, meraklılarına şiddetle tavsiye ediyorum ama kalbiniz çok yufka, mideniz hassas değilse tabii.... Zira insanı afallatacak kadar sert sahneler içeriyor."
Gülşah Saraçoğlu vakası
Ünlü modacı Gülşah Saraçoğlu bayramda yurtdışına çıkmak isterken havaalanındaki yüz tanıma sistemine takıldı. Çünkü sistemin çektiği fotoğraf ile pasaportundaki fotoğraf eşleşmiyordu. Gülşah Saraçoğlu olduğunu kanıtlayabilmek için parmak izi vermek zorunda kaldı.
Bunca olan bitenin sebebi, Saraçoğlu'nun bir süre önce yaptırdığı ve tam 9 saat süren yüz estetiği operasyonuydu. Ameliyat sonrası adeta başka bir kimliğe bürünen ünlü modacıyı biyometrik yüz tanıma sistemlerinin tanımaması gayet normaldi. Çünkü haberleri olmasa akrabaları bile tanımazdı.
Estetik müdahaleler artık "güzellik sorunu" olmaktan çıkıp, "güvenlik sorunu" haline dönüştü. Aman diyeyim!..
Hayır işinin böylesi
Adam markette alışveriş yaparken yanına yaşlı bir kadın yanaşmış. "Param yok, bana şu listedekileri alır mısın?" demiş. Adam bunu son zamanlarda yaygınlaşan sosyal deneylerden biri sanıp, ele güne rezil olmamak için 265 lira tutan alışverişi elleri titreye titreye tamamlayıp teyzemizi marketten uğurlamış. Sonra da dikilip, kendini tebrik edecek, "Bakın insanlık ölmemiş" diyerek onore edecek sosyal deneyciyi beklemeye koyulmuş. Ama ne gelen var, ne giden...
Allah hayrını kabul etsin ağabeyciğim. İnsanları gönülsüzce de olsa hayır işlemeye yönelten tüm sosyal medya deneycilerine selam ve minnetle...
Zap'tiye
İstanbul'da kene ve sivrisinekle bile mücadele edemeyenler, yarın PKK ve DEAŞ ile nasıl mücadele edecekler acaba?

Gaf'let kürsüsü
Bizim deniz tanrısı, hastanede serumunu tutup çişe kalkmış dede gibi...

Ne demiş?
"Başın düşerse dara, logarcı İbo'yu ara... 83'ten beri işimiz bok!!! Hayatı sorarsan şaka, mesleği sorarsan kaka!!!" (Lağımcının arabasındaki samimi tanıtım)

