YÜKSEL AYTUĞ Yok böyle şahane bir yarışma!
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Atv'nin Güven Bana yarışması bu yıl bambaşka bir formata bürünüp bilgi yarışması olmaktan öteye geçerek harika bir eğlence programına dönüştü. Hele önceki akşam ekrana gelen ikinci bölümde kahkaha üstüne kahkaha patlattım.
Acun Ilıcalı ile Eser Yenenler'in yarıştığı birinci bölümü bu sütunlarda yorumlarken "Hep Acun'un yanında Ali Koç'u hayal ettim" diye yazmıştım.

Tesadüfe bakın ki, ikinci hafta Acun'un başını az daha "koç" yakacaktı. "Koç katımı"nın hangi mevsimde yaşandığı sorusunda Acun "Koç deyince benim aklıma yalnızca Ali Koç geliyor" deyiverdi. Ancak Eser ile beraber "Sonbahar" yerine "İlkbahar" yanıtını verince ikinci çarpıyı yedi.
Yarışmanın hayırlı işlere vesile olması da seyirci nezdinde değerini arttırıyor. Acun ve Eser, Şehremini Lisesi'nin spor salonunun tadilatı için 1 milyon 750 bin lira kazanırken, Acun da kendinden beklendiği gibi yüce gönüllü davranıp "Okulun başka ne eksiği varsa, yarın arkadaşlar ziyaret edip tespit edecekler, gerisini de ben halledeceğim" diyerek büyük alkış aldı.
Bu arada futbol sorusunda Dünya Kupası'nın ilk kazananından son kazananına kadar tüm milli takımları doğru sayan Acun'un engin futbol bilgisi de göz kamaştırdı.
Suzan Kardeş ile Şafak Sezer ikilisinin yarıştığı bölüm ise beklenmedik şekilde aksiyon doluydu. Önce Suzan Kardeş -nasıl becerdiyse- ayağını 5 santimlik ray boşluğuna sokup hafif şekilde yaralandı. Ardından arızalan koltuk adeta Şafak Sezer'i üzerinden atmaya çalışınca ünlü komedyen istemeden doğaçlama bir skecin kahramanı oldu.
Bilgilenirken eğlenmek, eğlenirken hayırlara vesile olmak ne güzel... Teşekkürler Atv ailesi, tebrikler Müge Anlı...
Her plaja lazım
Bizler, yani nispeten sağlıklı olanlar, elimizi kolumuzu sallayarak denize girdiğimizde aslında bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu fark etmiyoruz.
Bir de engelli olduğunuzu, tekerlekli sandalyenizin kumlar üzerinde ilerleyemeyeceğini düşünün. Uzaktan denize sadece iç çekerek bakmaktan başka çareniz kalmaz.

Fotoğrafta gördüğünüz, engellileri suya kavuşturmakta kullanılan raylı sistemin artık daha fazla plajda yer aldığını gözlemliyorum. Tabii ki harika bir gelişme. Özellikle belediyelerin çalıştırdığı halk plajlarında bu servisin yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum.
Ancak sistemi kuran tüm plaj işletmecileri aynı sorundan yana dertli. Sağlıklı insanlar bu sistemi oyuncak gibi kullanıp, arızalanmasına yol açıyor. Çoluk çocuk üzerinde zıplıyor. Sistemin kurulduğu mekanlarda bu aletin başında mutlaka bir özel görevli bulundurmak gerekiyor.
Lütfen engellilerin şu hayattaki ender lükslerinden birini ellerinden almayalım.
"Kötü anılar yenisiyle değiştirilir"
Ünlü bir mücevher firmasının yeni televizyon reklamında "Ex'ininkini getir, yenisini götür" deniliyor.
Artık "Ex"in "eski sevgili" olduğunu ninelerimiz bile biliyor. Reklam mealen diyor ki, "Eski sevgilinizin size hediye ettiği ve sizin için artık bir şey ifade etmeyen hatta bir an önce kurtulmak istediğiniz ziynet eşyalarını getirin, size yenisini verip, eski hatıralarınızı reset'leyelim."
Kim bilir o hediye ne umutlarla, hangi fedakarlıklarla alınmıştı, düşünen yok tabii...
Ne demiş?
Şeyma Subaşı "Yine tatildesin" diyenlere cevap verdi: "Her insan günlük 7-8 bin lira harcayarak tatil yapabilir. Gözlerinde büyütüyorlar."
Zap'tiye
Mutluluğun resmini bilmem ama huzurun resmi bu olsa gerek.

Gaf kürsüsü
Eser Yenenler, Atv'deki Güven Bana'da dilimize yeni bir deyim kazandırdı: "Kavurma sıcakları." (Doğrusu: Pastırma sıcakları)


