Bunlara laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor!
Haber7 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Önceki yazıda “Terörsüz Türkiye” hedefine varma yolunda terör örgütüne silah bıraktırılması olayını “Yüzyılın Hadisesi” niye nitelendirmiştim hatırlarsanız.
Ardından bu muazzam gelişmeden rahatsızlık duyan hatta kahrolan kesime dair de “müstakil bir yazıda ele alırız” demiştim.
Bu yazı işte o yazı…
Psikolojideki hiçbir insan tiplemesine uymuyor bahsini ettiğimiz eşhas…
Yeryüzünde, bunlara benzer başka bir mahlûkat türü yok.
Akıldan, mantıktan, izandan, insaftan ve insaniyete dair müspet seciyelerden uzak, yaşadığı ülkeye düşman, kendisinden başka hiç kimse için hayır ve iyilik duyguları beslemeyen bir hilkat garibesi var karşımızda...
Alın işte “Terörsüz Türkiye” ile ilgili ipe sapa gelmezler yaklaşımları ortada duruyor.
“Süreci baltalayacağız” diyeninden tutun da “PKK’nın silah bırakmasının bana faydası ne?” diyenine varıncaya kadar insanın müspet algılarını yerle bir eden bir şizofrenler skalasına tanıklık ettik hep birlikte…
Yahu, “süreci baltalayacağız” ne demek?
Ne yani, hiçbir taviz deklere etmeyen devletin apaçık beyanı ortada iken, silah bırakan PKK yerine bırakılan silahları kuşanıp dağa siz mi çıkacaksınız?!
“PKK’nın silah bırakmasının bana faydası ne?” gibi insan mantığını ve sağduyusunu acze düşüren absürt yaklaşımlarla ilgili bir kanaat serdetmeyi ise açıkçası kendimin ve okurlarımızın zekasına bir hakaret addediyor ve bunu cevaplamaktan sarfınazar ediyorum.
Öyle bir kitle ki, ne desen, ne anlatsan boş…
Bunlar, Karadeniz’de bulunan gazın aslında Rusya’dan getirildiğine inanan bir kitle…
Bunlar, Togg’un İtalya’da üretilip kamyonlarla gizlice Mudanya’ya getirildiğine inanan bir kitle…
Bunlar, Göktepe-3 kuyusunda, 30 milyar dolar değerinde doğalgaz bulunduğu açıklamasının “yalan” olduğuna inanan bir kitle…
Bunlar, bugüne kadar memleketin hayrına yönelik ne yapılmışsa inkâr eden, bununla da yetinmeyip aksini iddia edecek kadar akıldan ve mantıktan yoksun bir kitle…
Bu durumun bir de tersi var…
Mesela şöyle yazmış bunların en önde gidenlerinden birisi…
“İmamoğlu, banka soyarken yakalansa, umurumda olmaz. Sonuna kadar destekliyoruz!”
Aslında bunu duyduktan sonra başka bir söz söylemeye gerek kalmıyor…
Hiçbir ahlaki değeri tınmadığını, hırsızlığı, soygunculuğu, ahlaksızlığı, yağmayı doğal bir hak olarak gördüğünü ve milleti ahmak yerine koymayı umursamadığını açık açık söyleyen bir insan evladına ne denebilir ki?..
Böyle bir psikolojiyi, hangi argümanla, hangi hak anlayışıyla, hangi hukukla ikna edebilirsiniz sahi?
Peki ya, “İmamoğlu aleyhine konuşmaz ve aynı şeyleri söylerseniz, hepinizi milletvekili yaparım” diyen siyasetçi için nasıl bir tanımlama kullanalım?
Böylesine tefessüh etmiş bir idraki hangi ahlak kavrayışı içinde mütalaa edelim?
Bu dehşetengiz kokuşmuşluğu anlamak ve tarif etmek mümkün olabilir mi?
Karşımızda sadece ahlaken tefessüh etmiş bir kitle yok!
Zekâ düzeyi olarak da çok aşağılarda bir kitle var.
Bir hadiseyi ne kadar sade, ne kadar yalın, ne kadar kısa ve öz anlatırsanız anlatın bunları asla kavrayamayacak bir zekâ düzeysizliği ile muhatabız ne yazık ki…
Üstüne üstlük bir de cahiller ki, “zır cahil” kavramı bile yetersiz kalıyor…
Alın size henüz dumanı üzerine bir örnek…
Malum, İmamoğlu’nun “kasası” diye isimlendirilen Ertan Yıldız, birkaç gün önce etkin pişmanlıktan istifade etmek için başvuruda bulundu.
Önce itirafları yeterli bulunmayıp tekrar ceza evine gönderildi bu şahıs, ardından yeniden dilekçe verdi ve bu kez anlattıkları yeterli bulunmuş olacak ki, “ev hapsi” için salıverildi.
Bu şahıs daha önce, 300 bin lira aylık geliri olduğunu beyan etmişti.
Gelin görün ki, belediyede kaldığı süre boyunca yani 6 yılda hesabında yaklaşık bir buçuk milyar liralık hareket olmuş.
Bu adam, yemese içmese, nefsine bir lira bile harcamasa ve bütün parasını hesabında toplasa edeceği, taş çatlasın 20 milyon…
Bakınız, normal bir insan evladı, böyle bir bilgi sonrasında, aylık gelirin 75 katı bir hesap hareketliliğinin gayri meşru yollardan olduğunu şıpınişi anlar.
Ama bunlara anlatamıyorsunuz işte!
Üstelik verdiğim rakam 2025 yılının aylık ücreti…
Öncesiyle birlikte değerlendirirseniz o 75 kat, 150 kata çıkar.
Bunlar, hesaplarda görünenler…
Kayıt dışı olanlarını da varın siz hesap edin…
Tabii bir de “tetikçi böyle götürmüşse, patron neler götürdü?” sorusunu da hatırda tutun lütfen…
İşbu Ertan Yılmaz, şimdiye kadar olmamış bir biçimde İmamoğlu’nun adını verdi ve paraların İngiltere’ye transfer edildiğini itiraf etti.
Kimlerin bu işlerle uğraştığını, tüm ayrıntılarıyla birlikte anlattı.
Hangi gazetecilerin, kaç para mukabilinde bu Zelensky bozması herife tetikçilik yaptığını bir bir saydı döktü…
Sonuç?..
Asla inanmıyorlar ve asla inatlarından vaz geçmiyorlar…
Geri zekâlı olarak itham edilme pahasına, zır cahil olarak tanınma pahasına, bir yağmacının tetikçisi olarak anılma pahasına tüm gerçeklere gözlerini yumuyorlar ve bir putperestin kayıtsız şartsız iman etmesine benzer bir şekilde ahlaksızlığa onay veriyorlar, teslim oluyorlar, tasdikliyorlar…
Haydi gelin de bunlara laf anlatın!..
Evet, böyle tiplerle muhatabız ne yazık ki…
İnanınız, ucunda memleketin felaketi görünüyor olmasa, “ne haliniz varsa görün, canınız cehenneme!” diyecek, bir daha bunlara dönüp bakmayacağım ama olmuyor işte…
Bazı nadanlar gibi, “armudun sapı, üzümün çöpü” ciddiyetindeki sorunları büyütüp, bu tür memleket düşmanlarının önünü açmaya yeltenemeyiz.
Zira buna müsaade edenlerin nasıl bir felakete vesile olduklarını hep beraber görüyor ve izliyoruz maalesef…
Nihat Nasır / Haber7


