Çocuk yetiştirme ve kaliteli vakit geçirme anlayışı İslam Sanatları Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Son dönemde artan “Kadın istihdamı” ile ortaya çıkan, ailedeki çocukların eğitimi ve terbiyesi sorununun çözümü için özellikle psikologların öne sürdüğü “Çocukla kaliteli vakit geçirme” anlayışının, çocuk eğitimi açısından son derece sakıncalı bir durum olduğunu yaşayarak görmekteyiz. Aslında çocuk açısından son derece saçma bir fikir olan “Kaliteli vakit” kavramını, annenin vicdani suçluluğunu ortadan kaldırma amaçlı kapitalist bir anlayış olarak görmek gerekir.
ZAMAN DEĞİL NİTELİK
Peki, çocukla kaliteli vakit geçirmek anlayışı nedir?
Bu anlayışa göre çocuğun anne-babası ile birlikteliği açısından ihtiyacı olan şey vaktin çokluğundan ziyade, çocukla birlikte olmanın niteliğidir. Yani az bir zaman diliminde çok iş başarmak anlayışıdır. Fakat annenin çalışma hayatında aynı mantıkla hareket edilmez. Çalışma alanında her şey vaktinde olmalıdır. Örneğin üretilen ürünler vaktinde bitirilmeli ve vaktinde gerekli yerlere ulaştırılmalıdır. Ancak iş çocuğa gelince, kısa sürede çok aktivite yapmayı önermek bilimsellik adına tavsiye edilir. Bu mantık, çocukların yalnız, huzursuz ve sağlıksız bir psikoloji ile büyümesine neden olmaktadır.
UZMAN TAVSİYELERİ
Günümüz kapitalist anlayışının yaygınlaşması sonucu, anne ve babanın her ikisinin de çalışmasının zorunlu olduğu anlayışı yaygınlık kazanmış durumdadır. Böyle bir çalışma anlayışının ortaya çıktığı çağımızda çocukla kaliteli vakit geçirme konusunda uzman tavsiyelerini şöylece sıralamak mümkündür:
Çocuğun yapabileceği sofra kurmak, tabakları mutfak tezgâhına koymak gibi basit işleri yaptırın. Bu tür aktiviteler ileride çocuğunuzun kendi ayakları üstünde durmasını sağlayacaktır. Sadece çocuğunuzla ilgilenmek amacıyla bir vakit ayırın. Bu zaman içinde başka hiçbir şeyle meşgul olmayın. Ayrıca çocukla kaliteli zaman geçirmek saatlerce beraber vakit geçirmek değildir. Sürekli olmak kaydıyla günde ortalama 30 dakikanızı çocuğunuza “özel” geçireceğiniz bir zaman dilimi olarak ayırın.
ANNE BABANIN ZAMANI
Bu mantıkta çocukların anne-baba ile sınırsız zaman geçirme isteğini engellemek esastır. Çünkü onlar kendileri için neyin iyi neyin kötü olduğunu bilemezler. Tüm vakitlerini anne-babaları ile geçirmek isterler. Ancak bu anne-babanın ekonomik hayatı için tehlikelidir. İşte anne ve baba çocuğuna böyle bir sınır koyarak çocuğu disipline etmiş olur. Özellikle 3-6 yaş arası dönemde biyolojik cinsiyete uygun sosyal davranışların gelişmesi açısından erkek çocuk ve baba, kız çocuk ve anne paylaşımlarının artırılması da yararlı olacaktır. Çocuğumuzla oyun oynamak, onunla sohbet etmek, çocuğumuzla beraber kitap okumak, yaptığımız işe çocuğu da dâhil etmek, eve geldiğimizde ona sarılmak, çocuğun gözünün içine bakarak konuşmak etkili vakit geçirmek için yapılabilecek öneriler olarak sıralanabilir. Ayrıca çocuk için bir bakıcı tutulacaksa o kişinin, çocuk bakımı konusunda uzmanlaşmış, kaliteli vakit geçirme mantığına uygun bir kişi olmasına dikkat edilmelidir.
İHMALE GELMEZ
Sonuçta ben “kaliteli vakit” konusunda uzman değilim. Ancak bir baba olarak şunu tavsiye ederim; çocuk açısından kaliteli vakit yoktur. Mesela çocuk şunu söylemez: “Bugün annem veya babam benimle 30 dakika kaliteli vakit geçirdi. Ne kadar güzel.” Çocukta böyle bir anlayış olmadığı için, kaliteli vakit anne-babanın yani büyüklerin anlayışıdır. Oysa her anne-baba çocuğunu yanından ayırmamalıdır. Mutlaka anne ve baba çocuklarını kendi değerleri çerçevesinde yetiştirmeye gayret göstermelidir. Eğer bu mümkün değilse o zaman yapılacak en iyi şey, işe alacağınız bakıcının da kendi değerleriniz doğrultusunda olmasına özen göstermektir. Hiç farkında olmadan bir gün çocuğumuz elimizin altından kayıp gider. Bu durumda yapılacak hiçbir şey kalmaz. Kendi çocuğumuz başka dünyaların insanı haline dönüşmüş olur. Çocuk büyütmek ihmale gelmez. Küçük yaşlarda yapılan küçük bir hata, tıpkı kartopu gibi, yıllar içinde büyüyerek çocuğun dünyasında çözümü imkânsız problemlerin doğmasına sebep olabilir. Bu açıdan kendi evimizde, kendi paramızla kendi çocuğumuzu bizim kültürümüze düşman olan insanların arasına göndermiş oluruz.
Çocuklarımızı kendi elimizle kendi dünyamızın insanı olarak yetiştirmek dini, ahlakî ve vatanî bir borçtur. Ayrıca en önemlisi çocuklarımız “cehennem kütüğü”ne dönüşmesin.


