Kur an mesajı tüm evrene İslam Sanatları Haberleri
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Yüce Allah, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem ile birlikte ilâhî hükümleri insanlara bildirmeye başlamıştır. Hz. Âdem’den sonra insanların, kendilerine indirilen ilâhî dinleri tahrif ederek yeryüzünde fesat çıkarmaları veya zaman içerisinde insanların hayat şartlarının değişerek farklı ihtiyaçların ortaya çıkması üzerine, Yüce Allah yeniden peygamberler göndererek hükümlerini zaman ve şartlara uygun bir tarzda yenilemiştir. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’le başlayan peygamberlik meşalesi, son peygamber Hz.Muhammed’le zirveye ulaşmış ve son bulmuştur. Kur’an, bütün peygamberleri, aynı misyonu yüklenmek üzere gönderilmiş, birbirini doğrulayan Allah elçileri olarak tanımlamaktadır. Bütün peygamberler, Allah katında tek ve makbul din olan İslam dinini tebliğ için gelmişlerdir. Kur’an’ın açık ifadesinden anlaşıldığı üzere Hz. Muhammed (sav) son peygamberdir. Artık ondan sonra başka bir peygamber gelmeyecektir. Netice olarak, Kur’an-ı Kerim de son ilâhî kitaptır. Böyle olunca, Kur’an’ın ihtiva ettiği prensip ve hükümlerin evrensel olması, dünyanın tüm bölgelerinde yaşayan insanlara ve kıyamete kadar bütün zamanlara uygun olması gerekir.
TÜM BEŞERİYETE HİTAP EDER
Sözlüklerde evrenle ilgili, bütün insanlığı ilgilendiren, âlemşümul, dünya ölçüsünde, her türlü şartlarda geçerli olan gibi anlamlara gelen “evrensel” kelimesi, âdeta Kur’an mesajı ile bütünleşmiştir. Nitekim İslam’ın temel kaynağı Kur’an’ın mesajları, kıyamete kadar bütün zamanları kapsayacak ve bütün insanları ve cinleri içine alacak özellik taşımaktadır. Kur’an, herhangi bir coğrafya, zaman ve ırk kayıtlı olmaksızın bütün beşeriyeti karanlıktan çıkarıp aydınlığa ulaştırmak için indirilmiştir. Nitekim Yüce Allah, “Ey Muhammed! Bu, Allah’ın izniyle, insanları karanlıktan aydınlığa, güçlü ve övülmeye layık, göklerde ve yerde olanların sahibi Allah’ın yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz Kitaptır.” buyurmaktadır.
GENEL PRENSİPLER VERİP DETAYA GİRMEZ
Bu ayet ve hadisler, Kur’an’ın bütün insanlık için gönderilmiş bir kitap olduğunu belirtmektedir. Netice olarak, Kur’an, bütün insanlığa ışık tutacak ilke ve mesajlar içeren evrensel bir kitaptır. Kur’an’ın evrenselliğinin en önemli sonuçlarından biri; ihtiva ettiği hükümlerin bütün insanlığa, her zaman ve mekâna uygun oluşudur. Diğeri ise, Kur’an ayetlerinin küllî kaideler (genel prensipler) verip, fazla detaya girmemesidir. Bilindiği gibi Kur’an, tarihin belli bir diliminde teşekkül etmiştir. Kur’an’da bütün ayetlerin olmasa da pek çok ayetin belli bir indiriliş (nüzul) sebebi mevcuttur. Belli bir sebebe bağlı olarak inen ayetlerin, sebeplerinin husûsî olması, o ayetlerin ihtiva ettiği mesajların evrenselliğine (umûmî olmasına) engel teşkil etmez. Çünkü Kur’an’ın muhatap aldığı toplum, sadece Hz. Peygamber’in içinde yaşadığı toplum değil, onların şahsında kıyamete kadar gelecek tüm insanlık neslidir. Nitekim Kur’an’da; “Ya Eyyühe’n-Nas!” (Ey İnsanlar!) veya “Ya Eyyühe’l-lezine Amenu” (Ey İnananlar!) şeklindeki hitapların sık sık tekrarı bunu bize açıkça ifade etmektedir.
İLİM VE İLERLEMENİN YOLUNU GÖSTERİR
Günümüzde Kur’an’ın 1400 küsur yıl önce indiğini dolayısıyla bugüne ve bugünün insanına vereceği bir mesajının olmadığını söyleyenler vardır. Bazılarının dediği gibi Kur’an, sadece, 14 asır önceki insanlara hitabeden bir kitap değil, her devirdeki insanlara hitap eden ve bizlere ilim, ilerleme, başarı ve medeniyetin yollarını gösteren evrensel bir kitaptır. Kur’an’ın getirdiği prensipler hiç eskimemiştir, eskimeyecektir de. Ayrıca, günümüzde Kur’an ayetlerinin ifade ettiği hükümleri yalnızca modern normlara ve değerlere ters düştüğü iddiasıyla değiştirmeye kalkanlar da bulunmaktadır. Burada problem nedir ve bu problem nasıl aşılmalıdır?
YENİDEN TEFSİR EDİLEBİLİR
Bu çözüm yolu da Kur’an’ı her devirde yeni ilmi gelişmeler göz önünde bulundurularak yeniden asrımızın insanının ihtiyacı doğrultusunda tefsir edilmesidir. Çünkü ilâhî kitapların sonuncusu olan Kur’an-ı Kerim’in Müslümanlar, hatta bütün insanlar tarafından anlaşılıp, ona bağlanılması ve öğretileriyle amel edilebilmesi için, mutlak surette tefsir ve izah edilmesi gerekmektedir.
Şunu da ifade edelim ki bütün insanlık için evrensel olarak gönderilen bir kitabın, ayrı ayrı zaman ve mekânlar içerisinde yaşayan insanlığın bütün ihtiyaçlarını madde madde sıralayıp muhtevasında dercetmesi mümkün değildir. Onda kıyamete kadar geçerliliğini yitirmeyecek türden genel esaslar vardır. Onda açıkça anlaşılabilen ayetler olduğu gibi, sarih olarak anlaşılamayan ayetler de mevcuttur. Yine onda yüksek edebî sanatlar (belagat) vardır. Yani Kur’an ayetlerinde Arapça edebî sanatların her türü, çok güzel bir tarzda kullanılmıştır. İşte bu tür ayetler, Kur’an’ın bu özelliklerini iyi bilenler tarafından izah edilmekle anlaşılabilir.
EMİR VE YASAKLAR İKİ GRUPTA TOPLANIR
Bugün Kur’an’ı indiriliş gayesine uygun olarak okuyup anlayabilmek için dikkat edilmesi gereken birtakım esaslar vardır. Bunlar, Kur’an’da ve Hz. Peygamber’in sünnetinde açıklanmıştır. Kur’an’ı maksadına uygun bir biçimde okuyup açıklamak gerekmektedir. Kur’an 114 sure ve altı bin küsur ayetten meydana gelen 600 sahifelik bir kitaptır. Kur’an’ın biz insanlara yönelik çeşitli emirleri ve yasakları vardır. Onun ihtiva ettiği emir ve yasakları iki grupta toplamımız mümkündür:
BUNLARDA KESİNLİKLE DEĞİŞİKLİK YAPILAMAZ
İlk grup, Allah’la insan arasındaki ilişkiyi inanç ve ibadet bağlamında düzenlemekle ilgili olanlardır. Bu tür ayetlere şu örnekleri verebiliriz: “Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber eğilin.”, “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin…”, “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, oruç size de farz kılındı.”, “Kim Ramazan'a erişirse oruç tutsun…”, “Kâbe’ye gitmeye gücü yeten herkese, Allah için Kâbe’yi ziyaret edip haccetmek farzdır.” İslam dininde inanç ve ibadet esaslarını belirleme yetkisi Allah’a aittir. Dolayısıyla Kur’an’ın bu türden emir ve yasakları kıyamete kadar geçerli olan ve değiştirilmesi mümkün olmayan emirlerdir. Bunlar benzetme ya da diğer yollarla ne genişletilebilir ne de daraltılabilir, kesinlikle bunlarda hiçbir değişiklik yapılamaz. İbadetlerin Allah’ın emrettiği şekilde yerine getirilmesi gerekir.
DEĞİŞİM KAÇINILMAZDIR
İkinci grup ise, insanlar arası ilişkileri düzenler. Kur’an’ın getirmiş olduğu bu tür emir ve yasaklarda mutlaka insanların maslahatı gözetilmiştir. Bu tür emir ve yasakların gözlenebilir etkin amaçları ve çeşitli hikmetleri vardır. İnsanlık tarihini incelediğimizde toplumsal hayatın sürekli bir değişiklik içerisinde olduğunu görürüz. Yani, zaman içerisinde toplumsal yapı, insanların ihtiyaçları, kültürleri, teknoloji vb. her şey değişmektedir. Günümüzdeki hayat şartları, öncekinden tamamen farklılık arz etmektedir. Mesela, dün, savaş ve nakil aracı olarak at, geçim kaynağı olarak avcılık çok önemli iken, bugün bunlar, eski değerini yitirmiş onların yerini yenileri almıştır. İşte toplumun farklı kesimleri tarafından çeşitli şekil ve tarzlarda karşı koyuşlara sebep olan toplumsal değişim, medenî ve ilkel toplumların vazgeçilmez özelliğidir. Yani değişim, bütün toplumların temel özelliklerindendir. İnsanın yaratılışından beri var olan ve çağımızda baş döndürücü bir hal alan değişim karşısında, yaklaşık 1400 küsur yıl önce inmiş olan Kur’an, bugünün problemlerine de çözüm getirebilecek özelliktedir.


