SonTurkHaber.com
close
up
Duygular tercüme edilebilir mi? Ya da öznenin duygusu tarihin hatırlatıcısı olabilir mi? Fatma Barbarosoğlu

Duygular tercüme edilebilir mi? Ya da öznenin duygusu tarihin hatırlatıcısı olabilir mi? Fatma Barbarosoğlu

SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.

Başkasının hayatı bize ne anlatır? Ya da başka bir kültürde başka bir dilin içinde sunulan görsel metin hepimiz için aynı derecede okunaklı mıdır? Metni görür, dilini çözer, duygusunu yerleştirir, yerleştirdiğimiz duyguyu deneyim hanemize kolaylıkla dahil eder miyiz? Bu soruların cevabını önemsiyorum. Çünkü internet ile birlikte elinde akıllı telefonu, masasında bilgisayarı ve sınırsız internet paketi olan faniler olarak –sakın yanlış anlaşılmasın dizi filmdeki fanilerden bahsetmiyorum- her birimiz

Başkasının hayatı bize ne anlatır? Ya da başka bir kültürde başka bir dilin içinde sunulan görsel metin hepimiz için aynı derecede okunaklı mıdır? Metni görür, dilini çözer, duygusunu yerleştirir, yerleştirdiğimiz duyguyu deneyim hanemize kolaylıkla dahil eder miyiz?

Bu soruların cevabını önemsiyorum. Çünkü internet ile birlikte elinde akıllı telefonu, masasında bilgisayarı ve sınırsız internet paketi olan faniler olarak –sakın yanlış anlaşılmasın dizi filmdeki fanilerden bahsetmiyorum- her birimiz bir hafta içinde onlarca (belki de yüzlerce) görüntüye muhatap oluyor, maruz kalıyor ya da bile isteye şevk ile tercih ettiğimiz görsel metinlerin peşinden sürükleniyoruz. Sürüklenmek fiilini bilhassa tercih ettiğimi söylemem gerekiyor.

Her birimiz kişisel tarihimizde denetimsiz ve eşiksiz görsel metinlere maruz kalışımızın dönüm noktası olarak farklı zaman aralıkları verebiliriz. Benim için bu tarih Mart 2020 ile başlıyor. COVID 19 Pandemisi ile birlikte Avrupa ve Amerika’da insanlar evlerine kapatılmış iken evimizin penceresinden baktığımızda tanık olduğumuz ıssızlığın verdiği korkuyu başka bir pencereden, yani ekranlardan gelen görüntüler ve haberler ile gidermeye çalıştık. COVID 19 Pandemisi benim açımdan dijital devrimin yüzde 60’ının tamamlandığı bir döneme eşlik ediyor. Daha doğrusu dijital devrimin eşiğinin ve direncinin bütün dünya ahalisinin evlere kapatılması ile gerçekleştirildiğini düşünüyorum. Neden yüzde 60 gibi bir rakam verdiğime gelince... Dijital devrimde yolun yarısının geçildiğini rakam üzerinden görünür kılmak için. Malumunuz her türlü bilginin, duygunun ve zevkin rakamlar üzerinden tescillendiği bir dönemdeyiz.

Dijital devrimde yolun yarısı, uzaktan çalışma ve uzaktan eğitim aracılığıyla çoktan geçildi.

Günther Anders daha 1950’lerde ekran karşısındaki kişiyi, “gelişmemiş ev işçisi” olarak tarif etmişti (

İnsanın Eskimişliği

, 1. Cilt, s. 327). Anders’in ekran ile ilişkimizi tanımlamak üzere “Bir yere gitmiyoruz, olaylar ayağımıza geliyor” cümlesini sokakların insanlara kapatıldığı dönemde; aynı anda, aynı ekrana kilitlenmiş “gezegen ahalisi” olarak yakıcı bir şekilde idrak ettik.

Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel romanındaki Nayman Ana’nın mankurtlaştırılmış oğlu gibi kafamıza deve derisi geçirilmedi ama biz de kim olduğumuzu unutacak kıvama geldik uzun ekran mesaisi ile.

Hal böyle olunca 2023 yılında yönetmenler dünyayı nasıl kavramış ve anlatmış sorusu benim için önemli oldu.

2023 yılına ait iki filmi on gün ara ile izledim. İlginç bir şekilde her iki filmde de Jim Jarmush’un Paterson filmi ile duygu benzerliği ve zamanı idrak etme deneyimini gördüm.

Bu uzun girişin ardından size daha önce hiçbir filmine aşina olmadığım Finlandiyalı yönetmen Aki Kaurismaki’nin Fince “Kuolleet Lehdet/Ölü Yapraklar” ismini taşıyan, İngilizceye “Fallen Leaves/Düşen Yapraklar” olarak çevrilen filminden bahsetmek istiyorum. “Düşen Yapraklar” filmi 2023’ün en iyi filmlerinden kabul ediliyor.

Toplumun kıyısındaki iki işçinin, kadın karakter Ansa ile erkek karakter Holappa’nın mutsuz ve yalnız hayatlarının kesişmesi, zayıfların birbirine tutunarak ayakta kalma çabası izleğinden gidiyor film. Karakterler az ve öz konuşuyor. Duygularını yaşarken mimik ve jest kullanmamaları seyirciyi ilk başta Kuzey soğukluğu üzerine düşünmeye sevk ederek filme mesafeli durulmasına sebep olsa da ilerleyen dakikalarda mesafe kırılıyor.

Hareketin, hakikatin yerine ikame edildiği bol efektli sinema endüstrisine durağanlık ile karşı duruyor Kaurismaki. Durağanlık, bakışın yakındakine odaklanmasını kolaylaştırır.

Hafızayı ve hatırlamayı müzik üzerinden canlandırıyor Kaurismaki ki bu yönüyle 2023’ün en iyi filmlerinden kabul edilen Perfect Days ile aynı frekansa sahip. Perfect Days’in kahramanı Hirayama’nın kasetten dinlediği eski şarkılara yüz ifadesi ile eşlik edişine benzer bir şekilde Finli yönetmen de karakterlerinin donuk yüzlerinde şarkının ruhta bıraktığı etkinin izini görmeye davet ediyor seyirciyi.

Filmdeki market sahnesi Kaurisaki’nin eleştirel bakışını çok iyi temsil ediyor.

Marketlerde son kullanma tarihi geçen ürünler çöpe atılıyor malumunuz. Dünyadaki açlığın sebebini o çöpe atılan yiyeceklerle bağlantılı olarak okumak mümkün. Yönetmen seyircisini bunu düşünmeye davet ediyor.

Market çalışanı Ansa son kullanma tarihi geçen ürünlerden her gün akşam öğününü kotaracak şekilde alıyor. Ki bunlar çoğu zaman yenilmeyecek kıvamda oluyor. Market güvenlik görevlisi Ansa’nın çöpe atılacak yiyecekleri yanına almasını amirlerine “ihbar ediyor”.

Kaurismaki insanlığını parantez içine alan, görev tanımına aşırı bağlı çalışanlar üzerinden (bakınız market güvenlik görevlisi ve market müdürü) “verilen emirleri uygulayan” yurttaşın kapitalizmin gönüllü kölesi oluşunu nazara veriyor.

Kendisini eklektik bir insan olarak tanımlayan Kaurismaki filminde her şeyi her şey ile bir araya getiren anokronik bir atmosfer kuruyor. (Ekletiklik kötü bir şey değildir diyen Ali Yaşar Sarıbay hocaya selam edelim burada.) Mekânı ve zamanı kendine has bir kolaj ile inşa ediyor yönetmen. Eski şarkılar seyirciyi 1940’lara, 1970’lere götürürken radyodan gelen savaş haberleri 2022 atmosferini inşa ediyor.

Vaftiz annesinden kendisine miras kalan şehrin kıyısındaki tek göz odada yaşıyor Ansa. Birbiriyle alakasız gibi duran nesneler bizi Ansa’nın dünyasına götürüyor. Radyo, estetik abajur, 1970’lerden kalma tül perde, oldukça dar yatak.

Neden kadın karakter Ansa’nın evinde televizyon yok? Neden Ansa cep telefonundan sosyal medyayı takip etmiyor? Toplumun kıyısında olduğu için mi eski cep telefonunu kullanıyor?

Ansa’nın teknoloji ile ilişkisi “zaruret miktarı”. Elektrik faturasını görünce her şeyin fişini çekip karanlıkta oturacak kadar yoksul Ansa. Çalışanların fakirleştiğini her geçen gün daha da fakirleştiğini görmemizi sağlıyor film. Evi kendisine ait olduğu halde Ansa’nın cebinde bir kahve parası bile yok.

Bireyin zamanı ve bireyin zamanı üzerine çöken toplumsal zamanı Rus-Ukrayna savaşı üzerinden hissettiriyor seyircisine yönetmen. Filmin kadın karakteri sürekli radyo dinliyor ve radyoda sadece savaş haberleri var. Neden?

Ukrayna’dan sonra sıra bize de gelir mi korkusuyla yüklü olan Finlandiya’nın NATO’ya girme sürecinin izini küçük hikayeler üzerinden sürmeye mi niyetlenmiş yönetmen?

Ansa’nın tek göz oda bir evi, evinde radyosu ve eski model bir cep telefonu var. Ama bu haliyle Holappa’ya göre “varlıklı” bile sayılır. Karoke barda tanıştığı Holappa işçi yatakhanelerinde kalıyor, cep telefonu yok. İşçi barınaklarında kalan Holappa yatakhanede kitap okuyor. Kitap okuyan bir işçi. İşten atıldığında çocuklar için hikâyeler diyerek kitabını arkadaşına hediye ediyor. Halbuki kitabın adı

Arctic Hysteria

’dır (yazarı Marko Tapio). Arctic histeri, Finlilerin nevrotik, duygularını dışarı vurmakta ve kontrol etmekte başarısız, irrasyonel davranışlar içinde olduğu şeklindeki bir kalıp yargıyı ve klişeleri yansıtan bir ifadedir.

Holappa, Ansa’nın cep telefonunun numarasını yazdığı kâğıdı kaybettiği için birlikte geldikleri sinemanın önünde günlerce bekliyor, belki görürüm diye.

Görüyor nitekim. Ama girdiği her işten atılan Holappa içkiyi bırakmazsa onunla görüşmeyeceğini söylüyor Ansa. Çünkü babasının ve erkek kardeşinin içkiden, annesinin ise kocasının ve oğlunun ölümüne dayanamayarak kederden ölüşüne şahit olmuştur.

Uyuşturucunun pençesinde, sokaklarda bankların üstünde yatmaya başlıyor Holappa. Devamını anlatmayayım...

Günümüzde geçen film fondaki görseller ile geçmiş yüzyılın duygularını seyirciye geçirmeyi başarıyor. (Duyguların tarihi bağlamında düşünelim bu geçişi.) Film iki karakter etrafında geçiyor. Fin sinemasının en tanınmış yönetmeni olan Aki Kaurimaki, atmosferini ve hikâyesini minimal düzeyde anlatmayı tercih ediyor.

Toplumun kıyısında duran iki emekçi. Sesiz sakin bir günlük hayatları var. Kadın ve adamı sadece radyo dinlerken görüyoruz. Radyoda Ukrayna-Rusya Savaşı olmasa filmin günümüzde geçtiğine dair bir iz yok. Kadının evinde televizyon yok, adamın cep telefonu bile yok.

Finlandiyalı yönetmen, Anders’in 1979’da yayımladığı

İnsanın Eskimişliği

’nin ikinci cildinde söylediği “Tarihin öznesi insan değil, teknoloji artık” (s. 343) tespitini hatırlatırcasına filminde teknolojiye olabildiğince az yer açarak hikâyesinin öznesini insan kılmakta direniyor.

Süpermarket güvenlik görevlisi ve süpermarket müdürünün çöpe gidecek yiyecekleri aldığı için bir market görevlisini işten çıkarması, Anders’in “Şirketler vicdansız insan tipinin üretildiği yerlerdir” (1. Cilt, s. 348) cümlesini hatırlatıyor.

Finlandiya’nın Oscar adayı olan film, uluslararası kısa listeye girdi ama ilk beşe aday olamadı.

Meraklısı için notlar:

Bir yıl önce seyredip seyreder seyretmez yazdığım bu yazıyı niye şimdi yayınladığıma gelince... Daha önce yayınlama fırsatı bulamamıştım. Bu hafta gündem Ukrayna-Rusya savaşı ve Putin etrafında dönerken Finlandiyalı yönetmenin Ukrayna-Rusya savaşına atıf yaptığı filmi dikkatinize sunmak istedim.

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:65
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 16 Mayıs 2025 04:02 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Vergi polisiye tedbirlerle toplanır Sözcü Gazetesi

15 Mayıs 2025 05:01see203

Nevşehir de balkondan düşen kadın hayatını kaybetti Nevşehir Haberleri

14 Mayıs 2025 20:56see184

Oğlunu öldüren babanın ifadesi ortaya çıktı! İşte vahşetin sebebi: Evden ayrıldıktan sonra…

14 Mayıs 2025 18:24see180

Erzurum da lapa lapa kar sürprizi: Baharı beklerken kışa yakalandılar

14 Mayıs 2025 10:21see170

Bakanlık tatil rezervasyonu yapacakları uyardı... Dolandırıcılardan akıl almaz yöntem

14 Mayıs 2025 10:25see167

Şehidin naaşı memleketine getirildi Son dakika haberleri

14 Mayıs 2025 21:10see147

Antalya da korku evi nde çıkan yangın korkuttu!

14 Mayıs 2025 19:59see146

Bengü deniz sezonunu açtı: 2025 yazı resmen başladı

14 Mayıs 2025 10:21see138

Bergüzar Korel üç yaşındaki kızı Leyla nın son halini paylaştı

14 Mayıs 2025 12:04see136

Milan, İtalya Kupası Finali nde Bologna ile karşılaşıyor! Maçın heyecanı Şampiyon Oranlar ve Canlı Sohbet ile Misli de İddaa Spor Haberleri

14 Mayıs 2025 11:22see133

Cannes da 380 yıldızdan Gazze isyanı

14 Mayıs 2025 11:52see126

Fenerbahçeli 2 futbolcuya zorla getirilme kararı

14 Mayıs 2025 11:47see124

Diyanet hesabı belediyeye yıktı Sözcü Gazetesi

15 Mayıs 2025 05:37see122

Tarım Kredi bu yıl 500 yeni market açacak Ekonomi Haberleri

15 Mayıs 2025 06:03see120

İstanbul da otopark ücretleri katlanarak artıyor

14 Mayıs 2025 10:08see118

NEBİ MİŞ PKK’nın silah bırakma aşaması

14 Mayıs 2025 07:02see118

KOBİ lere faizsiz kredi desteği Ekonomi Haberleri

14 Mayıs 2025 06:38see117

Şimşek’ten Londra’da kritik PKK mesajı Sözcü Gazetesi

14 Mayıs 2025 11:48see117

Galatasaray kazandı, Samsunspor Avrupa yı garantiledi

14 Mayıs 2025 23:18see117

Bursa da vatandaş yıkılmasını istemediği çelik konstrüksiyon evini vinçle taşıdı VİDEO İZLE

14 Mayıs 2025 11:37see109
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları