Elizabeth Bennet zaman nereye gitti? Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Asude Akman Sönmez
Kıymetli dostum Elizabeth Bennet,
Bugünlerde kendime sıkça sorduğum bir soru var: Zaman nereye gitti? Bazen gözlerimi kapatıyorum ve sabahın erken saatlerinde kuş sesleri arasında, annemin bahçeli evinde seninle muhabbet ettiğimiz günleri hayal ediyorum. Henüz dünya üzerimize bu kadar ağır yükler bırakmamışken, çocuklukla genç kızlık arasında bir yerde, hayallerle gerçekler arasındaki o ince çizgide buluşuyorduk seninle. Şimdi ise başka dünyaların, başka mecburiyetlerin içindeyim. Gündelik hayatın koşturmacası içinde seninle yaptığım o sessiz sohbetler sahici birer hatıra olarak en içimde soluk alıp veriyor.
Muhabbetimiz bende her zaman ilham tomurcukları oluştururdu. Öyle ki içim içime sığmaz, durduğum yerde duramaz, kalemi elime alır saatlerce akardım; bir nehrin bahar gelince coşkun bir şekilde denize ulaşma telaşı gibi. Şimdi ise kendimi o denizin içinde kaybolmuş küçük bir balık gibi hissediyorum. Hafızası kısa olduğu söylenen balıklar gibi geçmişimi ve kalemi nasıl tuttuğumu gitgide unutuyorum. Parmaklarım paslanmış, kelimelerim körelmiş; eskiden silah gibi kuşandığım cümlelerim şimdi sadece içimde dönüp duran, unutulmaya yüz tutmuş fısıltılara dönüşmüş.

Elizabeth, bu mektubu sana yazmayı seçtim çünkü sen benim hem gerçekleşen hem de gerçekleşmeyen hayallerimin temsilcisisin. Hikâyeni ilk okuduğumda sende kendimi görmüştüm. Kendi gerçekliğinden kaçmak için kitapların dünyasına sığınan, içinde bulunduğu çevreden rahatsızlık duyan bir genç kızdın sen de. Okumak bizim için sadece bir bilgi edinme aracı değildi. Aynı zamanda bir sığınaktı. Kitapların dünyasında kendi zihnimizin içinde yaşıyorduk. Tıpkı senin gibi bütün çocukluğumu ve genç kızlığımı hayal kurarak geçirdim. Hayal kurmak var olmanın bir yoluydu adeta. Fikirlerimizin bir öneminin olmadığı günlük hayatımızla bu şekilde başa çıkıyorduk. Gerçeklerin keskin sınırlarına karşı içimizdeki özgürlüğü keşfetmenin en güvenli yoluydu.
Kurduğumuz hayallerden bambaşka yollar seçtik elbette. Ama inanıyorum ki bu yollar tahayyül ettiğimiz yaşam biçimlerinden çok daha farklı olsa da, bambaşka dünyaların var olduğunu anlamamızı sağladı. Bu demek değil ki seçtiğimiz yollardan pişmanlık duyuyoruz. Aksine, hayatın tahmin ettiğimizden çok daha derin olduğunu fark etmemize ve içimizdeki bambaşka benliklerin birer birer tezahür etmesine vesile oldu. Kendi yazdıklarımızın dışına çıktık ve bambaşka hikâyelerde var olabileceğimizi öğrendik. Hayal gücünün en güzel yanı ise onu hiçbir zaman tamamen kaybetmememiz. O hep orada, heybemizde saklı duruyor. Biz mola versek bile dünya bizi o köşede bekliyor.
Ne zaman ki yalnızca okumaya değil, yaşamaya da karar verdik, işte o zaman o saf ve naif genç kızlık dönemi geçmişte kaldı. Artık ayakları yere basan, gerçek dünyayı görebilen, kendi kararlarını kendi alan kadınlara dönüştük. Bu dönüşümde senin varlığının izlerini görmemek mümkün değil. Zira sen, dar kalıpların çizdiği yolları değil, kendi aklının ve kalbinin işaret ettiği patikaları tercih eden bir genç kadındın. İçinde yaşadığın dünyanın senden beklediklerini bilsen de, kendi değerlerini bunların önüne koymaktan çekinmedin. Olaylara dışarıdan bakabilme becerin ve zaman zaman alayla karışık hakikati dillendirişin, beni erken yaşta düşündürmeye başlamıştı. Belki de bu yüzden, çevremle kurduğum mesafede ve hayata biraz eğilerek bakabilme halimde sana benzeyen bir taraf vardı.
Seninle kurduğum bu sessiz yakınlık, hayata karşı içten ama sorgulayıcı duruşumu besledi. Seni okurken insanın kendi iç sesine güvenebileceğini, bir kadının düşüncelerinin ve sezgilerinin bir başkasının onayına ihtiyaç duymadan da kıymetli olabileceğini fark ettim. Senin cesaretin bende her şeyi değiştirmedi belki, ama bazı şeylere başka türlü bakabilmemi sağladı. İşte bu yüzden, aradan geçen bunca yıla rağmen hâlâ sana yazmak istedim.
Ben de senin gibi o iç sese kulak vermeye çalıştım daima. Verdiğim kararlarda, seçtiğim yollarda kendimden başka kimseye hesap vermeden ilerlemeyi düstur edindim. Kalemimle birlikte oluşan kimliğimde senin de payın var diyebilirim böylece.
Sevgili dostum,
Sana bu mektubu yazarken aslında gençliğime, ilk hayallerime ve kelimelerle kurduğum bağa hitap ediyorum. Benim için okuduğum karakterler vefa göstermem gereken dostlar gibi oldu hep. Şimdi geriye dönüp baktığımda anlıyorum ki yazdığım cümlelerde ve hikâyelerde bütün bu dostlarım her zaman yerlerini bulmuşlar. Bu yüzden ne zaman içimde yazma arzusu yeniden filizlense, bil ki o köklerden biri de sensin.
Sevgiyle ve minnetle,
Asude


