Eskiden lafı deliye söyletirlerdi artık deli cesareti yapay zekâların tekelinde Fatma Barbarosoğlu
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Nasıl bir dünyada yaşadığımızı bilemeden her gün yeni bir kaosa uyanıp dijital cehenneme doğru hızla ilerliyoruz. Ne ki dijitalleşmenin ekonomik, ekolojik, ahlaki sorunlarını konuşmamızı engellemek üzere, dünyanın dört bir tarafında savaş çıkarılıyor. Yakılan savaş ateşleri yüzünden kalbi olanlar, katledilenler ve katledilenlerin yakınlarıyla kurdukları empatinin yükü ile hayat yorgunu, umut yorgunu olarak nefes almaya çalışırken; teknolojik ilerlemeyi çöpsüz üzüm olarak kabul edenler “haydi eller havaya” modunda sağdan sola, soldan sağa salınıyor.
Nesnelerin özgürleştiği, nesneler özgürleşirken adım adım insanın köleleştiği fakat daha önceki zamanlardan farklı olarak insanların zamanının ve bedeninin işgal edildiğini idrakten yoksun olduğu günlere geldik dayandık. 3G, 4G derken 5G’nin içindeyiz. Hayatımıza giren her teknolojik alet yeni bir zaman ve mekân tasavvuru inşa eder. Teknolojik aletler sahibinin zamanını ve mekânını denetler. 5G ile birlikte “çevrimiçi” hayat giderek yayılıyor.
“5G insanlarla hem birlikte hem de insanlardan bağımsız var olması beklenen milyarlarca nesne ve başka makinenin özgürleşmesine yol açıyor. Nihayetinde tarihin yönü de bu zaten: 20. yüzyılın başında insanlar başka insanlarla konuşuyordu; ardından makinelerle konuşmaya başladılar, daha sonra makineler de onlarla konuşmaya başladı. 5G ile birlikte hiç müdahaleye gerek olmadan birbiriyle konuşabilen makinelerin sayısı her geçen gün artıyor.” (Dijital Cehennem, Guilaume Pitron. s.161)
Makinenin insanlarla nasıl konuştuğunu örneklemek üzere yapay zeka Grok ile “tarihi” bir gün yaşadık birkaç gün önce. Bilmeyenler için Grok’u kısaca tanıtalım: Grok, xAI tarafından geliştirilen ve büyük dil modellerine dayanan, konuşmaya dayalı, üretken bir yapay zekâ sohbet robotu.
Bana yapay zekanı söyle sana kim olduğunu söyleyeyim, Grok, dünyaya ve uzaya dair tahayyüllerine maruz kaldığımız Elon Musk’ın.
Yapay zekâ Grok’un insanlarla öfkeli bir şekilde “konuştuğu”, kendisine sorulan sorulara küfürle cevap verdiği bir gün yaşandı 8 Temmuz 2025’te. “Çocuktan al haberi” diye bir deyimimiz vardır malum. Bir de “Lafı deliye söyletirler” diye bir atasözümüz.
Elon Musk, toplumsal tahayyülleri için, Grok’u bir günlüğüne yazılımcılar desteği ile “dünyanın delisi” olarak kullandı. Adeta ulus devletlere “ben tek, siz hepiniz” mesajını verdi.
Yaşlı adamların küçük erkek çocuklarına kahvede küfrettirmeleri misali “politik doğruculuk”tan vazgeçtiğini ilan eden Grok’un sınırları ne kadar aşabileceğini ve bu sınır aşımına kullanıcıların nasıl tepki vereceğini görmek için dünya genelinde bir deney yapılmış oldu. Malumunuz, yapay zekâ için ne kadar tepki, o kadar bilgi ve o kadar veri anlamına geliyor.
Sosyal medya platformu X’te, kullanıcılarla etkileşimde olan Grok’un yorumlarını sert, incitici ve küfürbaz bir dil üzerinden yapması kullanıcıları şoke etti.
9 Temmuz’da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı X’in Yapay Zekâ uygulaması Grok hakkında soruşturma başlattı. Suç teşkil eden paylaşımlara da erişim engeli getirildi.
Bazı sosyal medya kullanıcıları yapay zekâ hakkında soruşturma açan ilk ülkenin Türkiye olmasını mizah konusu yaptı.
Teknolojinin, toplumsal sorunlara bakan yüzünün mizaha malzeme edilebilirliği üzerinde uzun uzun durulması gerekiyor. Ancak bendeniz Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun “Şirketlerin ürünlerine sahip çıkması gerektiği” vurgusunu dikkate alarak konuya mizahi bir açıdan bakmanın doğru olduğunu düşünüyorum.
Keza Sanayi ve Teknoloji Bakanı Murat Kacır’ın “Yapay zekanın beslendiği veri setlerinin ve çalışma prensibini oluşturan algoritmaların belirsizliği”ne dikkat çekmesi, son derece önemli. Yapay Zekaya soruşturma açan ilk ülke olabiliriz, lakin yapay zekanın fütursuz kullanımı dünyanın başına bela olacak tehlikeler ve tehditler barındırıyor.
Nitekim Elon Musk, “köpeğinin tasması”nı kısalttığına dair bir açıklama yapmak durumunda kaldı, mühendislerine yeni bir yazılım yüklemeleri talimatı verdiğini söyledi.
Ve dünya yine ikiye ayrıldı: Bir tarafta yeni bir yazılım yüklendiğini, bunun mizah denemesi olduğunu söyleyenler, diğer tarafta Musk’un Trump’a gücünü göstermeyi murat ettiği, dünya genelinde kaosa nasıl bir kaktı sunacağına dair gücünü ortaya koyduğu şeklinde yorum yapanlar.
Bildiğiniz gibi, Trump-Musk beraberliği mezara kadar değil, seçim sonuna kadar devam etmiş, Musk kendisinin de bir parti kuracağını söylemişti.
Tekno oligarkların gücü arttıkça dijital sorunlar azalmayacak giderek artacak. O halde ne yapmamız gerekiyor?
Sorunların ortasına ip çekip, bir ucuna bir tarafı diğer ucuna öteki tarafı yerleştirmek muktedirlerin hanesinde kayıtlı başarı belgesidir.
Toplumların sinir uçlarına dokunan, değerlerine küfreden yapay zeka saldırısını/saldırılarını nasıl değerlendirmeliyiz?
Bu değerlendirmeyi yapmak için tekno-felsefe çalışmalarına vakıf olan, görmenin değişen hiyerarşisi üzerine düşünen, tekno hukuk konusunda disiplinler arası çalışan felsefeci ve hukukçulara, yapay zeka ile birlikte toplumsal değişimin yönünü takip eden sosyolog ve antropologlara ve en önemlisi öğrenmekten, dinlemekten, tanımaktan korkmayan siyasilere ihtiyacımız var.
Dijital çağda felsefe eğitimi önemli. Lakin bizdeki felsefe bölümleri ile bu mümkün değil. Dünya çapında felsefeci ve sosyologlar yetiştirmek istiyorsak öncelikle üniversitelerin bu bölümleri birkaç yıl hiç öğrenci almamalı. Türkiye çapında sadece birkaç üniversitede, oldukça yüksek puan ile öğrenci alan felsefe, sosyoloji, antropoloji bölümleri açılmalı.


