Fütuhat ı Mekkiyye’yi Chıttıck’le okumak Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
William C. Chittick iyi mütercimlerin dikkatini çekmek noktasında şanlı bir yazar. Onun kitaplarını Türkçede ilk Turan Koç’un çevirilerinden okuduk. Tasavvuf/ Kısa Bir Giriş dili, yaklaşımı, sadeliği, yaşadığımız yüzyıl içinde yazılması gibi özelliklerinden dolayı olsa gerek okuduğum, etkilendiğim ve arkadaşlarıma tavsiye ettiğim bir kitap olmuştu. Sonra heyecanla Varolmanın Boyutları’na yönelmiş, aradığımı bulamamıştım. O arada tabi Avni Konuk, Fuad Köprülü, Süleyman Uludağ, Mustafa Kara, Mahmut Erol Kılıç ve Ekrem Demirli’nin kitaplarıyla vakit geçirmiş, Chittick’in söz ettiği konular üzerinde kendimce fikirler geliştirmeye başlamıştım. Onun etkisiyle Varolmanın Boyutları bana çok bir şey söylememişti. Toshihiko Izutsu ve Ebu’l-Ala Afifi’den sonraysa, tasavvuf okumalarına son vermiştim. Belki bunalmış belki de sürekli aynı şeyleri okuyorum duygusuna kapılmıştım.
On beş yıl aradan sonra, William C. Chittick’in İlahi Tecelliler/İbn-i Arabî Kozmolojisinin İlkeleri dikkatimi çekti. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Muhyiddin İbnü’l-Arabî, İmâm-ı Rabbânî, İmam Gazzâlî veya Sadreddin Konevi gibi isimler söz konusu olduğunda, onların kitaplarını okumayı, onlarla ilgili yazılan kitapları okumaya yeğlemeliyim kararımı bu şekilde bozdum. Bunda İlahi Tecelliler’i Ömer Saruhanlıoğlu’nun çevirmesi etkili oldu. Saruhanlıoğlu’nu Octavio Paz’dan yaptığı, o nefis Yay ve Lir çevirisinden biliyordum. Fakat iş yine dallanıp budaklandı. Söz konusu İbn-i Arabî ve onun araştırmacıları, yorumcularıysa, böyle olması da normal. Kapağını açtığın kitabın sonuna gelip gönül rahatlığıyla kapatamıyorsun. O kitap, seni başka bir kitaba taşıyor. Böylelikle o işaretten bu işarete savrulup duruyorsun.
İKİ KİTABI BİRLİKTE OKUMAK
Meğer Chittick’in İlahi Tecelliler’i, yine Türkçeye çevirisini Ömer Saruhanlıoğlu’nun yaptığı Sufi’nin Bilgi Yolu/İbn-i Arabî’nin Metafiziğinde Hayal (Okuyan Us, Ocak 2025, 3. Basım) kitabının devamıymış. Hemen onu da temin ettik. İlahi Tecelliler 695 sayfa, Sufi’nin Bilgi Yolu 503 sayfa. Oku okuyabildiğin kadar. Şimdiden söyleyeyim, ikisi de okumakla bitmiyor. İçlerinde yüzlerce tekrar da var. Her tekrar, konu ve fikirleri pekiştirmeye, yeniden düşündürmeye yarıyor. Fakat benim gibi obur ve sabırsız bir okuyucu için sıkılmaya da yol açıyor. Chittick sık sık atıfta bulunduğu Toshihiko Izutsu, Henry Corbin, Michel Chodkiewicz ve Claude Addas’a yönelik de okuyucuda merak uyandırıyor. Hemen onların kitaplarının da peşine düşüyoruz. Sonrasında yine kendimizi uçsuz bucaksız bir okyanusun ortasında, içine doldurduğun onlarca kitapla, ne yöne gideceğini bilemeyecek bir halde buluyorsun. İbn-i Arabî okumaları, genelde bu şekilde sonuçlanıyor. Ya kitapların hepsini kayıktan suya atacak, küreklere asılacaksın ya da bir rüzgarın gelip kayığını bulmasını sabırla bekleyecek, bu arada kitapların tamamını okuyacaksın.
SONSUZ BİR OKYANUS
Genel olarak hem Sufi’nin Bilgi Yolu hem de İlahi Tecelliler bir nevi Chittick’in Fütuhat-ı Mekkiyye okumasıdır. Onun Fütuhat-ı Mekkiyye’yi İngilizceye çevirme çabasıdır da denilebilir. Kıymetli ve takdir edilesi bir uğraş. Tabi Chittick Fütuhat-ı Mekkiyye’nin tamamını çevirmeyi göze alamaz. Kendisi bunun tek kişinin altından kalkamayacağı kadar güç bir çalışma olduğunu belirtiyor. Bir de bu eseri İngilizce okuyacak kişilerin Fütuhat-ı Mekkiyye içindeki bütün mevzulara ilgi duyup duymayacağı söz konusu. Bence duymazlar. Batılı okuyucu ve araştırmacılar dönüp dolaşıp İslam’ın tevhit inancını vurgulayan, sürekli okuyucularını Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif’lere yönlendiren, bir nevi İslam’a dair kelamcı, tefsirci, felsefeci ve fıkıhçıların söyledikleri dışında yeni bir şeyler söyleyen, İslam tarihinin yeni bir yorumu diyebileceğimiz Fütuhat-ı Mekkiyye’nin bütününü neden okuyacaklar? Onu bizim gibi doğrudan, bu eserdeki her konuyla ilgisi olan kişiler merak eder. Dolayısıyla Chittick de kendi çalışma alanıyla birlikte Avrupalı okuyucuların ilgisini göz önünde bulundurarak Fütuhat-ı Mekkiyye’den seçme yapar. Dağınıklığı gidermek için de İbn-i Arabî’nin yaratılış, evrenin düzeni, işleyişi, Tanrı-insan-evren ilişkisi gibi konularda açıklama yaptığı bölümleri tercih eder. Diğer bir ifadeyle “İbn-i Arabî kozmolojisi” Chittick’in bu iki çalışmasının çerçevesini oluşturur.
Dağınıktır ama. Chittick’in bu iki kitabından da anlaşılacağı üzere, İbn-i Arabî kozmolojisini anlamak mümkün değildir. Fazlasıyla detaylı ve birbirini tutmayan fikirlerle doludur bu açıklama. Bunu İbn-i Arabî ve Chittick’i eleştirmek için söylemiyorum. Bu konuya kim girerse, aynı akıbete uğrayacaktır. İster kutsal kitaplardan yola çıkılsın, isterse de bilimsel verilerden, yaratılışı açıklamak mümkün değildir. O sır/bilgi açık bir şekilde insana bildirilmemiştir. İşaretler vardır, Peygamberlerin sözleri vardır, bilimsel araştırmalardan yola çıkılarak bulunmuş felsefi tahminler vardır, ama şu şudur, bu da budur diyebileceğimiz net bir şey yoktur. Metafizik de bu muammadan doğmuştur. Günümüzde de araştırılmakta, tartışılmakta, düşünülmektedir. Kıyamet gününe kadar da böyle devam edecektir diye düşünmememiz için bir sebep yok. Belki de metafizik alanında yapılan en sarih, ikna edici çalışmalardır İbn-i Arabî ve takipçilerinin yaptıkları. Konuya dair her soruya öyle veya böyle bir cevap bulmak mümkündür orada. Chittick de bu kompleks yapının farkında olduğu için kendi verilerini kurgulayıp tez-hipotez-sentez mantığı içinde kurgulamaz kitabını. Sözü daha çok İbn-i Arabî’ye bırakır. İktibaslar arasında, anladığı kadarıyla kavram açıklamaları yapmakla iktifa eder.
Aslında buraya kadar bir sorun yok. Kendimizi bu metafizik ummanın içine rahatlıkla bırakabiliriz. Bırakmalıyız da. Ama Chittick’in de dikkat çektiği hususu unutmadan. Çeviri her İbn-i Arabî kitabı için en büyük sorundur. Onun eserlerini Arapça aslından okuyanlar bile, tıkandıklarını itiraf ediyorlar. Kaldı ki çevirisini yapanlar ya da çeviriden okuyanlar bocalamasın. Chittick Fütuhat-ı Mekkiyye’den seçtiği parçaları çevirirken zorlandığını belirtiyor. Aslına sadık kalarak, bütünüyle doğru bir şekilde çevirdiğini de iddia etmiyor. Düşünün, Chittick metinleri Arapçadan İngilizceye çeviriyor, Saruhanlıoğlu ise, bu çeviriyi İngilizceden Türkçeye çeviriyor. Ortaya çıkan karmaşayı tahmin etmek zor değil. Ama sakin olmak lazım. Saruhanlıoğlu sağlam bir çevirmen, okuyucusunu karmaşa içinde bırakmayacak şekilde çalışmış.
Yer kalsaydı belirtmiş olduğum tehlikeyi bir örnekle açıklayacaktım. Başka bir yazıya kaldı bu da. Sadece şunu söylemekle iktifa edeyim: Hiç olmazsa bu iki kitaptaki ayet ve hadisleri farklı çevirileriyle karşılaştırarak okumak gerekiyor. Ekrem Demirli’nin Fütuhat-ı Mekkiyye çevirisi eşliğinde okumak da diğer bir yöntem.


