Hatıralarla bir dönemin toplumsal ve siyasi tarihi Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Beşir Atalay ismi pek çoğumuz için yakın tarihimizin Devlet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı, İçişleri Bakanlığı görevlerini yürütmüş devlet adamı figürüdür. Ancak Beşir Atalay ismi hukukçuluğu, akademisyenliği, DPT’deki görevi ve son dönemiyle ANAR araştırma şirketinde yaptığı stratejik işlerle de ön plana çıkmaktadır.
Siyasetçi, Devlet Adamı, Akademisyen kimliği ile tanıdığımız Beşir Atalay’ın hatıraları Dünden Bugüne Anılar ‘Sadece Yaşayıp Yazdıklarım’ ( Kapı yay. 2025, 375 s.) adıyla yayımlandı. Şimdilik ilk cildiyle okurla buluşan hatıraların ikinci cildinin de yayımlanacağını Beşir Atalay ifade ediyor.
Beşir Atalay’ın kendi kurduğu düşünce kuruluşu olan ANAR’da yapılan kayıtların yazıya dökülüp yaşının ve tecrübelerinin hülasası olarak yayımlandığı hatırat, kendisinin de ifade ettiği gibi, yaşadığı dönemin, kendi bakış açısıyla, özet bir toplumsal ve siyasi tarihidir. Bir başka cephesiyle de hatıratı, İslami hassasiyetle yaşamaya çalışan, dünyaya bakışı da bu ideolojik çerçeveye oturtan entelektüel bir ismin hayat serüveni olarak da okumak mümkün.
Beşir Bey kitabın girişinde ifade ettiği gibi meselelere makro düzeyde bakmayı tercih eden birisi. Ana arterlerde dolaşan, detaylara çoğu zaman girmeyen bir üslupla hatıratı kaleme almış. Kitapta belge, fotoğraf kullanılmaması bir tercih olarak önümüzde dururken, görselliğin egemen olduğu bir çağda bu durumun ıskalanması da bizce eksikliktir.
LİSELİ YILLARDA BAŞLAYAN BÜYÜK DOĞU İDEALİ
Hayat hikâyesi 1947 yılında Kırıkkale’nin Keskin ilçesi Armutlu köyünde başlayan Beşir Atalay’ın, dedesi müderris İbrahim efendi, babası da Cumhuriyet dönemi dini hayata getirilen kısıtlamalardan çıkış için Mısır’a ilim tahsili için giden isimlerden birisidir. Babası 1930 yılında tahsilini tamamladıktan sonra köyüne döner. Köyüne döndüğünde getirdiği kitapları buğday ambarında muhafaza etmiştir. Beşir Atalay henüz 7 yedi yaşında iken babasını, orta ikinci sınıfta iken annesini kaybetmiş, küçük yaşta hayatın yükünü omuzlamış ve hayat mücadelesine çok erken yaşta başlamıştır. Orta birinci sınıfta iken 60 ihtilalini Keskin ilçesinde gözlemleyen Beşir Atalay, CHP’nin etkin olduğu ilçede sokağa çıkma yasağına rağmen sevinç gösterilerinin olduğunu belirtiyor. Liseli yılları Kırıkkale’de geçen Beşir Atalay’ın Büyük Doğu Mecmuası ile tanışması ve düşünce dünyasını şekillendirmesi bu döneme denk geliyor. Hatta haftalık yayımlanan ve perşembe günü Kırıkkale’ye gelmesi gereken Büyük Doğu dergisi bir gün sonra gelirmiş. Beşir Bey o dönemi “herhalde o dönemdeki kadar bir derginin çıkışını ve yolunu o denli heyecanla beklediğimiz başka bir dönem olmamıştır” şeklinde ifade ediyor. O tarihlerde yine okulda bir duvar gazetesinin öncüsü olur. “Yeşerti” adını verdiği gazetenin de başyazarı kendisidir. Lise son sınıfa gelindiğinde ilk defa Necip Fazıl’la müşerref olacaktır. Necip Fazıl, Kırıkkale’ye bir konferans için gelecektir ama ertesi akşamında sosyoloji dersi sınavı vardır. Sınıf sözcüsü olarak Hocaya durumu izah edip, sınavı haftaya almasını rica eder ve hoca da sınavı erteler.
ANKARA HUKUK YILLARI: DÜŞÜNCEDE DERİNLEŞME
Beşir Atalay için 1965 yılında Ankara Hukuk Fakültesi günleri başlayacaktır. Okula başlarken de hedefi “inanç ve düşüncelerime nasıl daha fazla hizmet ederim, Türkiye’nin değişiminde ne kadar rol oynarım”dır. Mücadele ve eylem adamı olarak burada da Beşir Atalay ön plandadır. Hukuk Fakültesi ikinci sınıfında iken sınıf arkadaşı Recep Yazıcıoğlu ile Büyük Doğu Grubunu kurarlar. Fakültenin duvarına büyük bir pankartla, Necip Fazıl’ın “Durun Kalabalıklar, Bu Cadde Çıkmaz Sokak” mısraını asarlar. Aynı yıl Hukuk Fakültesi MTTB Dernek Başkanlığına seçilir. Burada verilen fikri mücadeleler devam ederken bir yandan da Ankara’nın büyükleri, ağabeyleri olan isimler de Beşir Atalay’ın düşünce dünyasında bir daha silinmemek üzere yer edinirler. Türk Ocakları Genel Merkezi’nde Mehmet Akif İnan, Prof. Dr. Osman Turan, yine aynı muhitte tanıdığı Fethi Gemuhluoğlu, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Musa Çağıl, Bahri Zengin, Nazif Gürdoğan, Atilla Koç… ve onlarca isim önce Büyük Doğu ile şekillenen, Diriliş Düşüncesi ile derinleşen, edebiyatı, şiiri, mesajın gücü ve imkanı olarak algılayan fikir adamları olarak yer alır.
İHTİLALLER VE İŞKENCELER
Okul yıllarının ardından hayatını şekillendiren Erzurum’da asistanlık ve doktora dönemi ve ABD’de öğretim üyeliği görevlerinden sonra, 1983 yılında sosyoloji doçenti unvanını alır. 33 yaşında 3 ihtilal gören Beşir Atalay en büyük sıkıntıyı 80 ihtilalinde yaşar. Akademik çalışmalarının devam ettiği doçentlik kadrosunu aldığı günlerde Erzurum’da fakültedeki odasından bir gün gözaltına alınır. Gözleri siyah bir bezle bağlanarak sorgulanmak üzere meçhul bir yere götürülür. Kendisi gibi aynı fikriyatta MTTB’li iki gençle bir binanın bodrum katında bir hücreye konulur. Odada sadece tek bir eşya vardır. İki kişinin oturabildiği, parklarda yer alan bir bank. Yemek saatinde tek tabak yemek, günde iki defa tuvalete çıkma müsaadesi, kimi isimlere Filistin askısı denilen işkenceler, kimisine tazyikli su ile işkenceler, bununla beraber sorgulamalar… Üstüne üstlük bir gün hücre kapısı açılır ve öldüresiye işkence edilmiş bir genç içeriye atılır. Bu genç sol düşünceden içeri alınmıştır. Zaten yatacak ve istirahat edecek bir alan olmayan hücrede bu genci Beşir Atalay ve diğer gençler ayağa kaldırmayı başarırlar. Bir ay süren ve aileden, işinden, dost çevresinden uzakta işkence dönemini yaşayan Beşir Atalay ve arkadaşları nihayet çıkarıldıkları mahkemede takipsizlik kararı ile salıverilirler. Ancak siciline işleyen bu olumsuz günler, başka zamanlarda karşısına çıksa da en nihayet hayat albümünden bu lekeli sayfa temizlenir.
KİTABEVLERİNİN AÇILMASINDA ÖNCÜ
O dönemlerde bir kültür muhiti olarak kitapevi açan ve daha sonraları da açılmasına öncülük eden Beşir Atalay, bunu şu cümlelerle ifade ediyor: “Hayatımda üç şehirde dört kitabevinin açılmasında rol oynadım. İkisi Kırıkkale’de Çile Kitabevi ve Üniversite Rektörü olarak açtığımız büyük kafesi de olan Üniversite Kitabevi; Erzurum’da MTTB öğrencileri için Erzincan Çarşı’da açılan kitabevi ve şimdilerde Ankara’nın en güzel kitabevi olan Liman Kitabevi.” (s.74)
SİYASETTE AKİL ADAM DURUŞU VE SESSİZ DEVRİMİN ÖNCÜSÜ
Beşir Atalay’ın hatıratının en dikkat çekici yanı ise Ankara’ya gelişi, DPT’de daire başkanlığı dönemi ve sonrasında kritik mevkilerde bulunması, ANAP dönemi, Milli Görüş, RP ve AK Parti çizgisinde siyasetin çoğu zaman içinde yer alarak fikir ve düşünceleri ile siyaseti şekillendirmesidir. Bu noktada her zaman görüşüne başvurulan isimler arasında da yer almıştır. Bunun son örneği ve bizzat kuruluşunda yer aldığı AK Parti tecrübesidir. Refah Partisi’nin kapatılıp Fazilet Partisi’nin kurulması ve akabinde Yenilikçiler Hareketi adıyla yola çıkan grupla birlikte kurucusu olduğu ANAR’da hareketin fikriyatını şekillendiren, daha sonra Politika Araştırmaları Merkezi (PAM) çatısı altında da fikri paylaşımları ve istişareleri sürdüren Beşir Atalay, 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AK Parti’nin de ideologları arasında yerini alır. Kurulan bu yeni siyasi hareketin “Erdemliler Hareketi” olarak yola çıktığını daima dürüst olmayı vurgularken, tutamayacakları vaatlerde bulunmayacaklarını, söz verdiklerini de mutlaka yapacaklarını o gün ifade ettiklerini dile getiriyor. Nihayet partinin kuruluş programının en devrimci parti programı olduğunu, ilk dönem icraatlarından “sessiz devrim” hareketi ve olayının bir devrimci program ve bakışlardan beslendiğini sözlerine ekliyor.
Hatırat, bir dönemin düşünce ve siyaset pratiğini okuma açısından önemli bilgileri ve tecrübeleri içinde barındırıyor.


