Haziranda faiz indirimi olur mu? Levent Yılmaz
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Öncelikle hemen belirtmeliyim ki 19 Haziran’daki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında mutlaka faiz indirimi yapılmalı. Ancak bugün Merkez Bankası’nın baktığı pencereden bakmaya çalışarak faiz indirimi olup olmayacağını anlamaya çalışalım.
Hatırlayacağınız üzere 19 Mart öncesi süreçte PPK’nın her toplantıda yaklaşık 250’şer baz puanlık faiz indirimleri yaparak yıl sonuna kadar politika faizini indireceğini tahmin ediyorduk. Öte yandan faiz indirimleri olsa bile aylık kredi kısıtlarının da sürdürüleceğini yani faiz indirimlerinin yapılıyor olmasının piyasaların rahatlaması anlamına gelmediğini ifade ediyorduk. Hatta yapılan faiz indirimlerine rağmen finansal koşulların 2024’ten daha da sıkı olma ihtimali üzerinde duruyorduk.
Dolasıyla ekonomide zaten zor geçeceğini tahmin ettiğimiz 2025 son olayların ardından daha da zor geçiyor.
Merkez Bankası dezenflasyon programı kapsamında iki konuya daha fazla dikkat ediyor. İlki kur seviyesi. Banka TL’yi reel olarak değerli tutarak dövize olan talebi sınırlandırmaya gayret ediyor. Zira döviz talebini dengeleyecek arz mümkün olmadığı için kur seviyesi artışından endişe ediyor. Çünkü kur artışı maalesef enflasyonu çok yoğun derecede etkiliyor. Ayrıca kur seviyesi hanehalkının enflasyon beklentilerinin şekillenmesinde de en önemli değişkenlerden bir tanesi. Bunun yanı sıra reel sektörün fiyatlama davranışları da kur seviyesinden oldukça ciddi ölçüde etkileniyor. Yani Merkez Bankası arka planda gizli bir kur hedeflemesi yapmak durumunda kalıyor.
İkinci konu ise TL ticari kredi büyümesi. Merkez Bankası makroihtiyati tedbir seti kapsamında TL ticari kredi büyümelerini sınırlıyor. Zira Banka, kredi büyümesinin enflasyonist etkileri olan bir değişken olduğu konusunda oldukça ortodoks bir görüşe sahip. Bu kısmen kabul edilebilir temelleri olan bir kabullenme olmakla birlikte geçmiş dönem örnekleri reel sektördeki kredi kıtlığının sonuçlarının çok da olumlu olmadığına işaret ediyor. Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün mevcut kredilerinin yapılandırılması konusu artık ciddi bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor.
Gelelim faiz indirimi meselesine. Öncelikle Merkez Bankası döviz talebinin en aza indiğinden emin olmak istiyor. Bu yüzden ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini %49 seviyesinde tutmak konusunda ısrarcı. TLREF’in de düşme ihtimalini ortadan kaldırmak için geçtiğimiz hafta yabancı ülkelerden temin edilen likiditeye yönelik ilave zorunlu karşılık uygulamasına gitti. Yani piyasanın daha uygun maliyetle likiditeye erişmesine izin vermedi. Görünen o ki bir süre daha bu uygulamaya devam edecek.
Sonuç olarak 19 Haziran’daki PPK kararını öngörebilmek için iki konuyu takip edeceğiz. İlki Banka’nın fonlama faizinin düşmesine izin verip vermeyeceği. İkincisi ise döviz talebinin seviyesi. Eğer bu iki konuda müspet bir süreç gelişirse ve Mayıs enflasyonu da tahminlerin altında gelirse bir süreden bu yana ara verilen faiz indirimleri 19 Haziran’daki PPK’da yeniden başlayabilir. Aksi durumda Temmuz ayı için yeniden değerlendirme yapmak durumunda kalırız. Ancak en başta yazdığımı yeniden ifade edeyim: faiz indirimlerine derhal başlamak gerekiyor!


