İran Sineması’nda ‘Farhadileşme Temayülü’ ve Panahi Abdulhamit Güler
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
İran Sineması, dünyanın en özgün ülke sinemalarından biri. Özellikle ülkemiz ve ‘Doğu’ için alternatif yolların arandığı, sansürü aşmak için çabalayan sinemacıların özgün yaklaşımlar ortaya koyduğu bir ürün alanı.
Dönem dönem de dönüşümler yaşayan İran Sineması, Kiarüstemi sonrası kendi yolunu ararken özellikle Asghar Farhadi ismine varıyoruz. Zira Oscar alması, Cannes’da defalarca ödüle uzanması ve ülkesindeki yönetimle politik sorunlar yaşaması Farhadi’yi ilgi çekici bir yere koyuyor.
Dışarıdan bakan bizler olarak Farhadi Sineması özgün bir alan olarak kendini gösteriyor. Oysa öyle bir yere vardır ki, İran’da film üretenler Farhadi gibi film yapmaya başladı.
Son dönem İran Sinemasının en gözde isimlerinden olan Cafer Panahi, ‘Farhadileşme Temayülü’ yaşayan isim olarak karşımıza çıktı. Son filmi “Görünmez Kaza’, ülkemizde Film Ekimi kapsamında gösterildi.
Gittik, izledik.
Ve gördük ki…
Ülkesinde yönetimle ciddi sorunlar yaşayan, politik duruşu sebebiyle Batı’da takdir edilen Panahi, özgün yaklaşımlarını bir kenara bırakıp Farhadi gibi olmaya niyet etmiş.
Görünmez Kaza, bir meseleyi çözmek isteyen bir grubun izinde 24 saat içerisinde yaşananlara odaklanıyor. Karakterlerle birlikte dar alanda kısa paslaşmalar yaşadığımız Farhadi filmlerine benzer şekilde rejim tarafından mağdur olan bir grup solcunun yaşadığı fikir ayrılığı ve vicdanlarıyla öfkeleri arasında kalmasını izliyoruz. Panahi’nin filmini izlerken Farhadi’yi anmadan geçemiyoruz. Çünkü karakterlerin olayla bağlantılı kişisel özelliklerinin etrafında turluyoruz ve meseleyi de böyle çözmeye çalışıyoruz.
Farhadi filmlerinde karakterler derinlikli ve sahici olur. İstisnası yok gibi. Panahi’nin Görünmez Kazasında ise karakterler derinleşemiyor. “Mış gibi” kalıyor. Farhadi imiş gibi.
Farhadi filmlerinin temel özelliği ana karakterlerin az zamanda giriştiği vicdan muhasebesi ve bu sırada yaşanan sıkışmış ruh halidir. Hikayeler genellikle çok az zamanda geçer. En fazla birkaç gün. Panahi de bütün bu özelliklerin yer aldığı filmini hayata geçirirken bu alanda dolanıyor. Fekat Farhadi gibi olmaktan öteye geçemiyor.
Farhadi gibi olmak İran Sinemasına özel değil. Bir dönem ülkemizde nasıl ki herkes Nuri Bilge Ceylan gibi film yapmaya çalışırdı… Ülkemiz başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde de Farhadi gibi film yapmalar moda oldu. Ancak bunu Panahi gibi biri yapınca gülünç oluyor. Zira Panahi, Ofsayt, Ayna, Beyaz Balon gibi enfes filmlere imza atmış birisi. Geldiği noktada kendisinden uzaklaşıp Farhadi’ye yaklaştığını görüyoruz.
Sinemanın ‘Farhadileşme Temayülü’ Farhadi’ye itibar kazandırır ama yapanları taklitçi kılar. Farhadi, böylesi özenmeyi hak edecek yönetmendir. Lakin döneminin en önemli sinemacılarından ve rakiplerinden birinin de kendisine benzemesine tebessüm ile bakıyordur.


