İsrail’in yeniden tanımlanması Selçuk Türkyılmaz
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın, İzmir’in tarihî Kızlararağası Hanı’nda Anadolu Ajansı’na verdiği söyleşi basınımızda oldukça haklı gerekçelerle yankılandı. Bu söyleşinin İzmir’de yapılma sebebi belirtilmese de tarihî Kızlarağası Hanı ister istemez birtakım çağrışımlara sebep oluyor. İzmir tarihî İpek Yolu’nun son duraklarından biridir. Her ne kadar söyleşinin yapıldığı han sonraki dönemlerin eseriyse de İzmir’in Asya’ya doğru uzanan derinliklerini göstermesi açısından oldukça önemlidir. İzmir aynı zamanda bir liman şehridir ve bu yönüyle de başlangıç noktasıdır. Çoğu İzmirli gibi ben de 1993’te restore edildiği günden beri bu hana uğrarım.
Barrack’ın söyleşisinde ilgimi çeken birkaç cümleyi aktarmak istiyorum: “Yüzyıllardır süregelen bir karmaşa var ve bu karmaşa büyük ölçüde Batı tarafından yaratıldı. Batı’nın sürekli müdahale etme çabaları yüzünden. Benim için İzmir, Yahudilerin, Müslümanların, Hıristiyanların bir arada yaşadığı, bu toplulukların harmanlandığı bir örnek. Bu tüm dünyada ve Orta Doğu'da olması gereken bir durum. Bence Türkiye, tüm bunların merkez noktası olabilir, Suriye’de gördüğünüz üzere. Suriye’de olanların büyük bir kısmı, Türkiye ve liderliği sayesinde gerçekleşiyor.”
Söyleşide geçen en dikkat çekici cümlelerden biri İsrail’in yeniden tanımlanmasıyla ilgili. Barrack, İsrail ile İran arasında yaşanan çatışmalardan hareketle şunu söylüyor: “İsrail’in yeniden tanımlanması gerekiyor, şu an yeniden tanımlanma sürecinde. İsrail ile İran arasında yaşananlar, hepimiz için ‘süre doldu, yeni bir yol açalım’ deme fırsatı. Bu yolun anahtarı Türkiye.”
Barrack, Gazze meselesiyle ilgili de şunları söylüyor:
“Benim inancım, bu sorunun çözüleceği yönünde. Yakın gelecekte Gazze’de bir ateşkes göreceğimizi düşünüyorum. Bu konuda doğru bir ekibe sahibiz. Ateşkes sağlandıktan sonra, küçük adımlarla, öncelikle İsrail ile çatışmasızlık yönünde ilerleme kaydedilecek.”
Gazze’de ateşkesin nasıl sağlanacağıyla ilgili herhangi bir cümle sarf edilmemiş fakat Suriye ve Lübnan’ın İsrail’le yaşadığı sorunlar hakkında şu cümleler kayda geçmiş:
“Bu, toprak taleplerine dair bir yanlış anlaşılma. Bu yüzden, Suriye ve İsrail arasında bir tartışma, bir diyalog kurulmasını umuyorum. Aynı durum, Lübnan ile İsrail arasında da geçerli.”
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack’ın konuşmasından ilgili bölümleri bir bütünlük oluşturacak şekilde bir araya getirmeye çalıştım. Daha önce Suriye bağlamında yaptığı konuşma hararetli tartışmalara konu olan Amerikalı ekonomist Jeffrey Sachs da Ortadoğu’da yüzyıllardır süregelen karmaşanın büyük ölçüde Batı tarafından yaratıldığını söylemişti. Barrack çözümle ilgili olarak İzmir’de olduğu gibi “Yahudilerin, Müslümanların, Hıristiyanların” bir arada yaşayabildiği bir modeli ima ediyor. Ama bunun anlaşılması için başka bir mesele üzerinde durmamız gerekiyor. Bu da Anadolu Ajansı’nın altını çizdiği gibi “İsrail’in yeniden tanımlanması gerekiyor” cümlesidir.
Bilindiği gibi İsrail, Siyonistler tarafından İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dinî bir mesele olarak takdim edildi. Aslında Siyonizm ideolojisinin en önemli temsilcilerinden Theodor Herzl dahi İsrail’i bir Avrupa kolonisi olarak hayal etmişti. Heerzl’ın ütopik romanı “Old New Land”de İsrail bir Alman kolonisidir. Fakat İsrail kurulduktan sonra bu yeni koloniyi bağlamından kopararak dinî bir mesele olarak sundular. Bunun devamında 1991’de Irak’ın işgaliyle başlayan yeni dönemde de din temelli medeniyetler çatışması tezi çokça konuşuldu. Bu yeni dönemde ABD ve İngiltere İslam coğrafyasının altını üstüne getirdi. Barrack’ın dışarıdan müdahale ile kastettiği de budur. Ne yazık ki dindar, muhafazakâr ve milliyetçi çevreler dışarıdan müdahale kavramının mahiyeti üzerine düşünmediler ve kabahati kendimizde aramalıyız gibi edilgen bir dile teslim oldular. Böylelikle emperyalist Siyonizm’in İsrail’i dinî bir mesele olarak kabul ettirme stratejisi başarıya ulaştı. Oysa İsrail bizatihi dışarıdan müdahalenin ne olduğunu gösterecek bir örnekti. Barrack tam da bu noktaya temas ediyor ve İsrail’in dinî bir mesele olmadığını söylüyor. Ona göre de temel sorun topraktır. Bu da müstemleke kavramını yeniden düşünmemizi gerektirir. İsrail bir iskân projesiydi ve sınırlarını gördü. Ama artık yeni bir tanıma ihtiyacı var çünkü Gazzeliler İsrail’e bu sınırları gösterdi. Bunu ABD de gördü. İngiltere için aynı şeyi söyleyemeyiz.
Filistinliler büyük bir direnişin hikâyesini feda ettikleri oluk oluk kanla yazdı. İsrail’de bütün Yahudiler Siyonist olsa bile Filistinlilerin emperyalizm ve kolonyalizme karşı mücadele verdiği gerçeği değişmez.


