Kafası basan bir tane kulüp başkanı yok mu? Yusuf Dinç
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Son dönemdeki sanat dünyası tartışmalarına baktım. Futbol kulüplerindeki gerilimleri takip ettim.
Sonra Şampiyonlar Ligi final maçı çıktı karşıma. Hem final maçında hem lig boyunca en değerli oyuncuların Fransa’daki Afrika kökenli oyuncular olduğunu gördüm. Dur dedim Fransa’nın çok dinlenen şarkıcılarına bir bakayım. Araştırdım Afrikalılar en üstte geldi.
Demek Fransızların doğru yaptığı işler var, kendi doğruları sınırında. Türkiye için anlamı olabilecek…
Ancak o zaman anladım elimizde 200 bin tane sıfır kilometre futbol taraftarı olduğunu. Bu 200 bini de geçtim, 10 milyon global taraftarın boşta durduğunu.
Bir tane kulüp başkanı elinden tutup bir Suriyeli çocuğu takıma katamıyor mu, 200 bini vatandaş olmuş 10 milyon taraftarı peşinden sürüklesin…
Memleketteki o kadar Suriyeliden bir tane de mi gol atacak çocuk çıkmıyor?
Bırak futbolu bir yayınevi sahibi yok mu, tiktok takipçi sayısına göre kitap basmayı bir defalık bir kenara bırakıp Suriyeli bir öykücüyü yahut romancıyı bize tanıtsın. O kadar Suriyeliden hiçbiri mi kendisini ifade edemiyor?
Bir Suriyeliler dergisi veya sayısı yapmak edebiyat dergilerimiz/dergiciliğimiz için çok mu zor? Onca Suriyeliden hiçbiri mi şiirden anlamıyor?
Bir dizide Suriyeli bir aktör yahut aktris oynayacak kadar rol kabiliyeti sergileyemiyor mu?
Onca kepazenin ve kepazeliğin içinde gönlümüze biraz hoşluk verecek Suriyeli bir şarkıcı da mı yok?
Siyasete katılabilecek hiç Suriye asıllı Türk vatandaşı yok mu Allah aşkına? Partiler entegrasyona dair ne yapıyor?
Her önüne gelenin sosyal medya kanalı açtığı Türkiye’de bir tane Suriyeli yok mu, gazetecilik hüneri gösterecek? Her yerde benzer durumdakileri odağına alan gazeteci var da Suriyelilerin sorunlarıyla ilgilenip dile getirecek bir tane Türk gazeteci de mi yok?
Türkiye büyük gayret ortaya koydu Suriyeliler için kabul. Fakat entegrasyon için hangi gayret ortaya kondu?
Suriyelilere ticaretten başka hangi saha açıldı?
Bizim millet ticareti biz yapmayalım da kim yaparsa yapsın, demekten hiç öte gidemiyor.
Ticaret ve atölye tezgahlarından başka Suriyelilere hangi alanları yeterince açtık?
Entegrasyon için bunlar yeterli değildir. Kültürel, sportif ve entelektüel entegrasyon gelene kadar gerçek ekonomik entegrasyon ötelenir.
Bu gidişle bugünün işçi Suriyelisinin esnaf Suriyelisinin çocukları yetiştiğinde entegrasyon anca şekillenmeye başlar. Onlarla da tam olgunlaşmaz belki onların çocuğuyla olur.
Aslında tartışmamın özü bir yerde hep gündemde olan kültürel hegemonyaya dayanıyor. O hegemonya buralarda devreye giriyor. Duvarlar örüp dışlıyor.
Yerli milli duyguları olan birine şarkı okutmuyorlarsa Suriyeliye de okutmazlar.
Yerli milli duyguları olan biri bir filmde rol kapamıyorsa Suriyeli de kapamaz.
Yerli milli duyguları olan birinin şiiri okunmuyorsa Suriyelilerinki de okunmaz.
Ya da tam tersi… Nasıl ifade edilirse edilsin aynı yere çıkıyor.
Türkleri entegre edemedik ki Suriyelileri edelim, diğerlerini edelim.
Kültürel entegrasyonumuzun sürekli batıya doğru çalışması da bundan.
Hangi Özbek yazarı Türkçeye çevirdik?
Hangi Afrikalı romancıyı tanıyoruz?
Bunlar, Suriyeliler, diğerleri Türklerin Batıcı kültürel hegemonyayı yıkarken ihtiyaç duyduğu kaynak. Onlara bir de bu gözle bakalım.
Bizi Suriye ile bağlayan çok fazla değer var. Bizi Gürcistan’la bağlayan, Ermenistan’la bağlayan, Irak’la bağlayan, Kırım’la, İran’la, Bulgar’la, Yemen’le bağlayan çok fazla değer var. Bu değerler diriltilirse zaten çökmüş batı varoşu hegemonya tarumar olacak.
Bir tarumar olsun hele o hegemonyanın parçası olmak durumunda olanlar dahil; gerçek sanatçılar, gerçek edebiyatçılar o gün kendini daha iyi ifade edebilecek.
Dil meselemizin kaledârı bir hocamızdan işitmiştim. Olay kendisine nakledilmiş. Gençken yazdığı bir şiiri bir dergide neşredilmiş. Adını herkesin bildiği bir şaire, efendim bakınız şu şiire diye önüne koymuşlar.
Okumuş. Bu şair kelimelerin hakkını veriyor, demiş. Beğenisini ifade etmiş. Kimdir, diye de sormuş. Bunun üzerine ilahiyatta talebe, demişler. Kaldırmış, atmış dergi yaprağını.
İşte böyle. Bir bayram yazısı kabilinden bölgesel gücü artık teyit edilen yeni ve diri Türkiye’ye iç ve çevre unsurların entegrasyonuna dair duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istedim bugün sizlerle.
Bunlar ekonomik anlamı olan meseleler. İdraki nasip olsun.
Hayırlı bayramlar.


