SonTurkHaber.com
close
up
Küresel politikalar, medya, hukuk ve ailenin geleceği Yasin Aktay

Küresel politikalar, medya, hukuk ve ailenin geleceği Yasin Aktay

Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.

Türkiye’nin aile yapısı adına ciddi tehdit algıları, yaşadığımız toplumsal değişim rakamlara yansıdıkça daha fazla endişeye yol açıyor. Rakamlar, artan boşanma oranlarına dair, yalnız yaşayan insanların sayısına dair, evlilik yaşının giderek artışına dair, yaşlanan bir nüfus haline gelişimize dair ve son zamanlarda daha büyük dikkatler çeken azalan doğurganlık oranlarına dair. Bu oranların çok büyük bir övünç kaynağı olarak işaret ettiğimiz “aile yapımız”ın sarsılmasının semptomları olduğuna şüphe

Türkiye’nin aile yapısı adına ciddi tehdit algıları, yaşadığımız toplumsal değişim rakamlara yansıdıkça daha fazla endişeye yol açıyor. Rakamlar, artan boşanma oranlarına dair, yalnız yaşayan insanların sayısına dair, evlilik yaşının giderek artışına dair, yaşlanan bir nüfus haline gelişimize dair ve son zamanlarda daha büyük dikkatler çeken azalan doğurganlık oranlarına dair. Bu oranların çok büyük bir övünç kaynağı olarak işaret ettiğimiz “aile yapımız”ın sarsılmasının semptomları olduğuna şüphe yok.

O yüzden Cumhurbaşkanlığınca içinde bulunduğumuz yıl Aile Yılı olarak ilan edildi.

Aile Yılı ilan etmenin en önemli sonucu aile üzerine düşünmek, onun hakkında bir farkındalık oluşturmak için işin erbabının seferber olması.

Bilim adamları, üniversiteler, nüfus bilimcileri, ilahiyatçılar hepsi ayrı bir koldan veya kafa kafaya vererek ailenin nereye gittiğini önce tespit etmek, varsa sorunları teşhis etmek ve çarelerini düşünmek için

bir milli kampanya

nın içinde yer almalı. Tabii mevzu sadece andığımız kesimlerle ilgili olsa ve onların çabalarıyla sınırlı kalsa iş kolay.

Açıkçası aile ile ilgili maruz kaldığımız gelişmeler bütün toplumsal kurum ve kesimlerin topyekün bir seferberliğini gerektiriyor.

Geçtiğimiz Salı günü Ankara’da

Diyanet-Sen

bir günlük bir

Aile Çalıştayı

düzenledi.

“Küresel Politikalar, Medya, Hukuk ve Ailenin Geleceği”

başlığı altında gerçekleşen çalıştay Diyanet camiasının sendika tarafının bu konuda elini taşın altına koyma, sorumluluk üstlenme iradesini ortaya koyuyordu.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Diyanet Sen Genel Başkanı Ali Yıldız’

ın da katılımlarıyla gerçekleşen çalıştayda aileyle ilgili ömürlük çalışmalarıyla bilinen

Prof. Dr. Saffet Köse’nin

açılış konferansı sorunun birçok boyutunu Müslümanca bir perspektiften çizdi. Ardından düzenlenen panelde

Ergun Yıldırım, Emir Kaya, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşleyen ve Sibel Eraslan, sonraki oturumda Mahmet Baki Öztürk, Celal Türer, Ülfet Görgülü, Adnan Bülent Baloğlu, Şaban Kondi, Miyase Yavuz Altıntaş, Hülya Yılmaz ve Samiye Korkmaz

aile hayatımıza dair küreselleşme, toplumsal değişim ve hukuk bağlamında karşı karşıya olduğumuz tehditlere dair değerlendirmelerde bulundular.

Sibel Eraslan’ın Ergun Yıldırım

’ın bir kitabının başlığı olarak işaret ettiği “

Önce Ev Vardı

” ifadesi etrafında kurmaya çalıştığı argümanlar, doğrusu Müslüman aile için çok uyarıcı ve sağlam bir temel oluşturuyordu.

Yıldırım’a

göre “ev” Kur’an-ı Kerim’de insanlar için Mekke’de tesis edilmiş olan ilk eve, Kabe’ye, yani Beytullah’a, Allah’ın evine gönderme yaptığı kadar insanın varoluşu için evin, dolayısıyla ailenin ontolojik zorunluluğuna işaret eden bir buyruk aynı zamanda.

Dolayısıyla ilkel aileden tarım ailesine oradan sanayi ve şimdi postmodern aileye kadar uzanan serüveni, aile için kabullenebileceğimiz bir evrim veya kader değil, ancak sapma kavramıyla karşılayabileceğimiz bir gelişmedir.

Ailenin maruz kaldığı değişimin kuşkusuz bir tarafı bizim bu ülkede icra ettiğimiz politikalarla ilgili, ama birçok önemli kısmı da küresel gelişmelerle ilgilidir.

Küreselleşmeyi izlediğimizde aileyi genel olarak tehdit eden etkenler sadece Türk ailesini değil toplamda aile kurumunu bulup aşındırıyor. 2001 yılında ABD’de yaptığım bir sosyolojik araştırmada Mormonların bilhassa aile hayatına olan tutkulu bağlılıklarının altındaki motivasyonları oldukça dikkat çekici bulup kayda geçirmiştim. Son zamanlarda eski çalışmamı güncelleme adına Mormonların bugünkü durumuna baktığımda onlarda da özellikle boşanma oranları ve doğurganlık noktasında bizdekinden aşağı düşmeyen bir aşınmanın olduğunu tespit ettim.

Üstelik Mormonlarda doğurganlığı teşvik eden çok güçlü dini motivasyonlar var.

Türkiye’de ise aile hayatını olumsuz etkileyen küresel etkenlerin yanı sıra uygulanan politikaların da çok ciddi etkileri olduğunu daha önce söylemiştik.

Haddinden fazla üniversiteleşme ve zorunlu 12 yıllık eğitim

istihdama ve aile hayatına katılımı ileri yaşlara ertelerken aile kurumunu ciddi biçimde olumsuz etkilemektedir.

Diğer yandan kadını korumak adına ortaya konulan politikaların kadını korumak bir yana erkeklik-kadınlık rollerini dumura uğratarak kişiyi öngörülemeyen davranışların içine ittiğini ve şiddete kapıları daha fazla açtığını tespit etmek zor değil.

Bu tabii ki feminist bir yaklaşımla anlaşılıp çözülebilecek bir mesele değil. Kadını koruma adına kadının beyanını esas almanın vahim hukuki ve sosyolojik sonuçları

üzerine çok büyük bir tecrübe birikimimiz oluşmuş durumda.

Konuşmacılardan

Prof. Dr. Ali Kara’nın İsviçre medeni kanunundan başlayarak İstanbul Sözleşmesi’ne kadar uzanan hukuki yabancılaşmamıza dair tespitleri

çok önemliydi. Boşanma meselesini, nafakasıyla, erkeğe uygulanan asimetrik zulmüyle tam bir kanayan sosyal yaraya dönüştürmüş olan mevcut mevzuat üzerine değerlendirmeler yapan

Kara benim de uzun zamandır düşündüğüm bir Kur’an’i düsturu evliliklerde kurumsallaştırmanın ortaya koyabileceği çözüm potansiyeli

ni işaret etti. Nisa Suresinin ilgili 35. Ayeti şöyle:

“Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf gerçekten barışmak isterlerse, Allah aralarını bulur. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.”

Evlilik birliğinin dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı durumlarda aile içinden iki hakem (arabulucu) tayin edilmesini öneren ayet boşanmayı son çare olarak görmeyi ve önce uzlaşma yollarını tüketmeyi emrederken

taraflar arasındaki her uzlaşmazlığı hemen karakola taşıyıp oradan geri dönüşsüz bir kin ve nefret kapısını açmayı da önler.

Oysa erkeğin uzaklaştırılmasıyla sonuçlanan bu raddeye iş çok kolay geliyor şimdi ve kadının da şiddet uygulayabileceği, iftira atabileceği hiç hesaba bile katılmıyor.

Oysa iki tarafı da tanıyan aile büyükleri anlaşmazlıkları çok daha insani, çok daha sorumlu ve çok daha hayırlı bir şekilde neticelendirebilir.

Doğrusu bunların da ötesinde aileyi güçlendirebilmek için alınması gereken ilk kurumsal tedbir üniversiteleşme politikalarının gözden geçirilmesi, 12 yıllık zorunlu eğitim yerine meslek eğitiminin güçlendirilmesiyle istihdama ve aileye katılım yaşının düşürülmesi ve doğurganlık konusunda motivasyonun da artırılmasıdır.

Bu noktada sorulacak olan şey şu: Güçlü bir aile olmaya bizi motive edecek olan şey ne olacaktır?

Güçlü bir ailenin sorumlusu, taşıyıcısı ve hizmetkarı olmanın motivasyonu ne olacaktır. Olayı doğal bir mutlu aile yuvası bağlamında ve sınırlarında göreceksek geçmiş olsun, sosyoloji o mutlu aileyi hazcılıkla, bencillikle ve küresel oyalanma-tüketim kültürüyle aşındırmış durumda.

Gazzeliyi daha fazla çocuk yapmaya motive eden neyse, bugün Müslüman toplumun da daha güçlü ve daha geniş bir aileye motive eden nedenlere sarılmaktan başka çaresi yok.

Müslüman toplum işgal altındaysa iş aileden başlamıştır ve direniş de aileden başlamalıdır. Bu işgale karşı direnmenin yolu güçlü ve geniş aile konusunda bir inisiyatif almak ve

bunun çilesine talip olmak, o çileyi o derdi sevmek, ona talip olmaktan

geçer

.

Daha fazla bilgi ve son haberler için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:31
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 21 Haziran 2025 04:07 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Justin Timberlake, hastalığını İstanbul da açıkladı

31 Temmuz 2025 22:37see188

Belediye aracıyla alkollü kaza

02 Ağustos 2025 07:06see159

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç müjdeyi verdi! Bankalar Birliği’nden çıkmamıza ramak kaldı!

01 Ağustos 2025 16:10see157

Son dakika: Tarihe çimento bulaştı mı? Çimento yapıda değil analizde çıktı Son dakika haberleri

01 Ağustos 2025 13:50see153

2 Hayat bizi bıraktı Fatma Barbarosoğlu

01 Ağustos 2025 04:13see120

Fareli köyün kavalcısı Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 05:02see114

Silah kaçakçılarına eş zamanlı operasyon: 7 gözaltı

01 Ağustos 2025 01:21see114

YÖK ve Rekabet Kurulu nda atama kararları

01 Ağustos 2025 01:28see114

Beşiktaş ın Konferans Ligi nde rakibi belli oldu

31 Temmuz 2025 23:38see113

Adana da korkunç olay! İki aile arasında kan aktı: 2 kardeş öldürüldü, 4 yaralı

31 Temmuz 2025 23:37see113

Dublör kullanarak 10 milyon TL dolandıran 5 şüpheli tutuklandı

01 Ağustos 2025 00:37see113

Putin in gizli haritası ortaya çıktı! Her zaman Rus topraklarının bir parçası diyerek o bölgeleri işaret etti

01 Ağustos 2025 17:27see112

Endonezya da yanardağ patlaması: 10 kilometre kül püskürttü Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 21:16see112

Trump tan Rusya Ukrayna Savaşı nın halen sürmesi nedeniyle Moskova ya tepki

01 Ağustos 2025 01:04see111

Kadıköy de su borusu patladı: Tazyikli su metrelerce havaya fışkırdı

31 Temmuz 2025 20:01see111

Cumhurbaşkanı Erdoğan a özel koreografi: Bir yanda Ayasofya, diğer yanda Kubbetü s Sahra

01 Ağustos 2025 20:42see110

İşte Osimhen in Galatasaray a maliyeti

31 Temmuz 2025 22:40see110

İsrail ile ticaretini yasakladı: Kapısından dahi geçirmeyecek

01 Ağustos 2025 02:24see109

Güney Kore, vatandaşlarına Kuzey Korelilerle kısıtlamalar olmadan görüşme izni vermeye başladı

31 Temmuz 2025 20:47see108

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Filistin devletini tanıma adımlarını memnuniyetle karşılıyoruz, Macron u arayarak tebrik ettim

31 Temmuz 2025 20:03see108
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları