Machiavelli’ye göre insan Ömer Lekesiz
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Niccolò Machiavelli
modern Batı zihniyetinin kurucu babalarından biridir. Gerçi Batı Aydınlanmasının modernizme zemin oluşturmaya başladığı ilk yıllarda yaşaması (1469–1527) nedeniyle -doğrudan- modernitenin kurucularından sayılmaz ama
Makyavelizm
ideolojisinin modernlikte üretilip kullanılması nedeniyle de onun içine çekilir.
Machiavelli’yi, ilk kurucularından olduğu Aydınlanmanın dünyadaki tüm vizörlerin insan kanıyla sıvanmasına ya da sadece
Batılıları insan sayan
bir kıta faşizminin doğmasına sebep olması nedeniyle hatırlatıyor değiliz. Onu, yeni anayasaya mahsus -henüz tam olarak başlamayan- tartışmalarda -adı özellikle Kemalizm bağlamında zorunlu olarak- zikredileceği için, insana dair görüşlerinden bir derleme yaparak şimdiden hatırlatmak istiyoruz.
Söz konusu derlemeyi Machiavelli’nin Prens’inden yapacağız (Trc.: Kemal Atakay, Can, İstanbul 2024) ama onların doğru anlaşılmasına değerli katkılar sağlayacağını umduğumuz
Cemal Bâli Akal
Hocamız tarafından hazırlanan
Machiavelli
,
Makyavelizm ve Modernite
(Dost, Ankara 2018) adlı kitabın el altında bulundurulmasını hatta mümkünse Prens’ten bile önce okunmasını salık vereceğiz.
Machiavelli’ye göre insan:
“İnsanlar, durumlarının iyiye gideceğine inanarak seve seve efendi değiştirirler ve bu inanç, efendilerine karşı silaha sarılmalarına yol açar…” (s. 41)
“İnsanlar hep başkalarının açtığı yollarda yürür ve eylemlerinde taklitle yol alırlar, ama ne başkasının yollarına bütünüyle bağlı kalabilir ne de taklit ettikleri kişilerin gücüne erişebilirler…” (s. 55)
“İnsanlar ya korkudan ya da nefretten ötürü başkalarına zarar verirler.” (s. 66)
“İnsanlar kötülük bekledikleri kişiden iyilik gördüklerinde, bu iyiliği yapana daha çok gönül borcu duydukları için…” (s. 73)
“…Herkes ölüm uzakta ilen, onun (devlet) için canını vermek ister; ama devletin yurttaşlara gereksinme duyduğu zor zamanlar, (işte) o zaman çok az yurttaş bulunur.” (s. 74)
“İnsanlar zorluk çıkaracağını gördükleri girişimlere her zaman düşmandırlar.” (s. 76)
“(Bir prenslikte) illetleri belirdiği anda (toplumsal hastalıkları) teşhis edemeyen kişi gerçekten bilge değildir.” (s. 89)
“İnsanlar hakkında genel olarak şu söylenebilir: Nankör, gelgeç gönüllü, sahtekar ve hilebaz olurlar, tehlikeden kaçar, tehlike uzakta olduğunda onların iyiliği için çalıştığın sürece bütünüyle senin yanındadırlar, mallarını, yaşamlarını ve çocuklarını sunarlar; ama tehlike yaklaştığında senden yüz çevirirler.” (s. 98-99)
“İnsanlar, kendisini sevdiren birini mağdur etmeyi, korku uyandıran birisine oranla daha az önemserler, çünkü sevgiyi hatır ayakta tutar; insanlar kötü oldukları içi, kişisel çıkarlarının söz konusu olduğu her fırsatta bu bağ kopar; oysa korku, insanı hiç terk etmeyen bir ceza korkusuna dayanır.” (s. 99)
“İnsanlar o kadar safdildirler ve anın gereklerine öyle kölece boyun eğerler ki, aldatan kişi, her zaman aldatmaya hazır birisini bulacaktır.” (s. 102)
“İnsanlar genel olarak elleriyle değil, gözleriyle yargıda bulunurlar; çünkü herkes görür, ama çok az kişi duyumsar.” (s. 103)
“Sıradan insanlar hep görünüşle ve bir işin sonucuyla tuzağa düşürülür ve dünyada yalnızca sıradan insanlar vardır; çoğunluğun dayanacakları bir yerleri varken de azınlığa yer yoktur.” (s. 103)
“İnsanların büyük bir bölümü, onurları ve malları ellerinden alınmadıkça, hoşnut yaşarlar.” (s. 104)
“Kötü işlerle olduğu kadar iyi işlerle de nefreti üzerine çeker insan.” (s. 109)
“Üç tür beyin vardır: Biri kendiliğinden anlar, öteki başkalarının açıkladığını anlar, üçüncüsü ise ne kendiliğinden anlar ne de başkaları aracılığıyla; bunlardan ilki çok iyi, ikincisi iyi, üçüncüsü yararsızdır.” (s. 124)
“Güncel şeyler insanları geçmiştekilerden çok daha fazla ilgilendirir ve güncel şeyleri iyi bulurlarsa, tadını çıkarır, başka şey aramazlar.” (s. 128)
“İnsanların ortak kusurudur bu: iyi havada fırtınayı hesaba katmamak. (…) Çünkü kişi kendisini ayağa kaldıracak birisini bulacağına inanarak düşünmeyi istemez asla.” (s. 129)
“İnsan hem mizacının onu yatkın kıldığı yoldan sapamaz, hem de belirli bir yolda yürüyerek başarılı olmuş kişi, o yoldan ayrılmaya asla razı olmaz.” (s. 131)
Machiavelli’nin asıl pernese/hükümdara öğütleri; onu çıkarları uğruna insanı insan yapan bütün değerleri askıya almaya, ahlaksızlığı zemin edinerek gücü (iktidarı) elinde tutmaya teşviki… esasında naklettiğimiz yukarıdaki sözleri bile Makyavelizm’in ne olduğu konusunda ortalama bir bilgi verir. Bu
ortalama
dan kaynaklanıyor olsa gerektir ki, Akal’ın söyleyişiyle “…Düşünce tarihi onunla hesabını bir türlü kesememiştir.”
Yeni anayasa tartışmaları başladığında o hesap önümüze -Kemalizm nedeniyle- yeniden gelecektir.


