MAGA’dan MIGA’ya Süleyman Seyfi Öğün
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
ABD’deki
MAGA’cılarla Evanjelistler arasındaki iç mücâdele,
en azından şimdilik neticelendi. Mücâdelede karşı tarafın bileğini büken, Evanjelist-Neoconlar oldu. Bu kanat diğerini bastırdı ve ABD uçakları İran’daki üç nükleer tesisi vurdu. Elbette yaşadığı tahribât sebebiyle kaybeden tarafın İran olduğu hemen ve tartışmasız olarak iddia edilebilir. Ama biraz daha derinden bakılırsa, bunu aynı zamanda Trump’ın mağlûbiyeti olarak değerlendirmek gerekiyor.
Esâsen Trump’ın mağlûbiyeti biraz da mukadderdi. Trump’ı iktidâra taşıyan dinamikler, kendisinin de bir parçası olduğunu her fırsatta iftiharla ifâde ettiği MAGA projesiydi. MAGA projesinin birkaç ayağı vardı. Buna göre ABD, barışa duyduğu aşkla değil,
askerî sanâyiinin ve harcamaların ekonomisi üzerinde yarattığı aşırı harcamaları izâle etmek için,
başta Rusya-Ukrayna savaşı olmak üzere dünyâda taraf olduğu savaşları sona erdirecekti. İkinci adımda ise tam bir Paleocon akılla, yüksek gümrük
târifeleri tatbik edecek, teknolojik yatırımları memleket içine çekecekti.
Üçüncü olarak ABD’ye giren
yabancıları en zecrî tedbirlerle
dışarı çıkaracak ve Beyaz Adam’ın üstünlüğünü yeniden tesis edecekti. Bu gâyelerine vâsıl olmak için, 1970’lerden başlayarak ABD müesseselerine yerleşmiş olan
Neocon kadroları, tasfiye kelimesi hafif kalır, budayacaktı.
J.D.Vance ve Elon Musk en güvendiği yardımcılarıydı.
Beyaz Saray’da koltuğuna oturduktan sonra işe azimle girişti. Gümrük savaşlarını başlattı. Ama kısa zaman zarfında kelimenin tam mânâsıyla çuvalladı. Bizzat kendisi yükselttiği vergi oranlarını kendisi düşürdü.
Rusya-Ukrayna savaşını bir günde bitireceğini iddia ediyordu. Olmadı. Burada da kaybetti. Rusya’ya geri adım attıramadı. Evet, Avrupa ve Ukrayna’yı boşa düşürdü. Ama bu kadarı Ukrayna’yı ise başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın desteği ile savaşı devâm ettirmeye mâtuf pozisyonu değiştirmeye yetmedi.
İçeride Neocon kadroları tasfiye etme işini Musk’a vermişti. Ama bu operasyon da sert bir mukâvemete mâruz kaldı ve akâmete uğradı. Musk ile yollarını ayırdı. Diğer taraftan göçmenlere uyguladığı sıkı tâkibatlar ve Nazizan muameleler büyük protestolara sebebiyet verdi. Amerikan müesses nizâmının unsurları olan üniversiteler, medya organları ve hukukî yapılara karşı yürüttüğü sindirici uygulamalar bu tepkilere tuz biber ekti.
Başlangıçta farkına varılmasa da Trump’ın çelişik bir konumu mevcût.
Hem Paleoconlarla hem de Evanjelizm ile angajmanları var.
Yakın zamanlarda yazmış olduğum yazılarda buna dikkat çekmeye çalıştım. Paleocon fikriyâtın müktesebâtında sert antisemit fikirler yer alır. Hâlbuki Evanjelizm köküne kadar Siyonist bir çizgiye sâhiptir.
Bu iki fikriyâtın bağdaşması neredeyse imkânsızdır.
Trump, ikinci devrinde her ne kadar Evanjelizme mesâfe koymuş olsa da Evanjelik angajmanlarından kopamadı. Vance ve Musk’ın, her ne kadar saklamaya çalışsalar da bâzen yüzeye vurabilen Nazizan ölçülerde bir antisemit düşünceye sâhip olduklarını biliyoruz. Musk’ın kopuşu çok ciddî bir gelişmeydi. Vance ise tahminim o dur ki çok zekî ve hesaplı bir insan olarak tekmil yatırımını Trump sonrasına yapıyor. Onun için şimdilerde fazla profil vermiyor. Bu çerçevede meydanın Trump’ın ekibinde hâlâ çok sayıda var olduğunu bildiğimiz Evanjelistlere kaldığını söyleyebiliyoruz.
İsrâil’in Siyonist kadrolarının, Trump’ın bu ikircikli konumundan hiç de hoşnut kalmadıklarını biliyoruz. Başkanın son Ortadoğu gezisinde İsrâil’e uğramaması bardağı taşıran damla oldu. Netanyahu’nun ABD ziyâretinde Trump ile anlaşamadığı ve Beyaz Saray’dan hüsranla ayrıldığını biliyoruz.
Trump, İsrâil üzerindeki kredisini kullanarak ve tatlı ticârî kazanç vaadleriyle Siyonistleri iknâ edeceğini; onları “mâkul” bir çizgiye çekmek sûretiyle Ortadoğu’ya bir barış getirebileceğini zannetti.
Bunda fenâ hâlde yanıldı. Çünkü
bugün
İsrâil’i
ekonomik değil, teopolitik fanteziler
idâre ediyor.
Trump’ı iktidâra taşıyan kuvvetler,
enerji ve mâdenci sermâye başta olmak üzere çok sayıda reel ekonomik sektörler ile teknolojik şirketlerdi. MAGA projesi küresel finansal oligarşiye ve dolaylı olarak askerî sanâyiinin
çıkarlarına ters düşüyordu. Bu oligarkların ortaya koyduğu mukâvemet çok sert çıktı. Siyonist Neoconlar hâlâ çok diri. Trump’ı taşıyan Evanjelistler, onların saflarına dâhil olmasalar da paralelinde konumlandılar ve kararsız Trump’ı ezim ezim ezdiler. Burada şu soru sorulabilir: Evanjelistler seçimlerde neden Siyonist oldukları âşikâr olan Neoconları değil de Trump’ı desteklediler? Bunun sebebi Neoconların husûmet oklarını ve enerjilerini ağırlıklı olarak Rusya’ya yöneltmiş olmalarıydı.
Evanjelistlerin, Neoconların kâfi derecede Siyonizme hizmet etmediğine inanmalarıydı
. Trump’ı destekleyerek istediklerini daha rahat elde edebileceklerini düşündüler. Trump’ın Rusya karşısında gevşek davranacağını biliyorlardı. Bu gevşemenin Siyonizmin yeni ataklarına zemin kazandıracağını görmüşlerdi. İstediklerini elde ettiler. İsrâil’in İran’a saldırması ve ABD’yi bu hâdiseye dâhil etmek kolaylaştı.
Netanyahu, 7 Ekim sonrasında yaptığı konuşmalarda, sürecin Ortadoğu’da haritaları değiştirmek olduğunu defâlarca vurguladı. İran işi büyüyecek. Ne kadar ağır darbe alsa da İran’ın kolay teslim olmayacağını kestirebiliyoruz. Şimdi yeni bir perde açılıyor. Eğer Rusya ve Çin pasif tutumlarını devâm ettirirlerse bu perdenin oyununun oynanmaması için hiçbir sebep kalmaz. İkinci perdede İran’ın
içini daha da karıştıracaklar.
Bunun için
doğuda Belûcistan ve batıda PKK’yı kullanacaklarını
tahmin etmek zor olmasa gerekir. Diğer bir mesele de Âzerî Türkü olan nüfusların kışkırtılmasıdır. Bu dinamikler çalışmaya başlarsa Türkiye ve Pakistan hızla buraya çekilebilir.
MAGA artık rafa kalktı. Trump artık bir aparat hâline dönüştü. Şapkasındaki MAGA’yı silip yerine MIGA yazdırsa daha iyi eder…


