Memur sendikalarının disiplin affı için yeterince gayret etmediği düşünülüyor Ahmet Ünlü
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Sosyal medya hesabından yaptığım “Disiplin affı için memur sendikalarının yeterince gayret ettiğini düşünüyor musunuz?” başlıklı ankette yüzde 91,5 oranında memur sendikalarının yeterince gayret etmediği ortaya çıkmıştı. Bu yazıda okuyucu talepleri doğrultusunda ilave bir derece ile memur disiplin affını açıklamaya çalışacağım.
Memur sendikaları imzaladıkları sözleşmeye sahip çıkmalıdır
Okuyucularımızdan gelen taleplerin büyük bir çoğunluğu disiplin affı, ilave bir derece ve 3600 ek gösterge üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu çerçevede okuyucularımız memur sendikalarının bu konudaki pasifliğinden büyük rahatsızlık duymaktadır.
Nitekim bu konuda yapmış olduğum ankete gelen yorumlar ve sonuç oldukça düşündürücüdür. Her ne kadar katılım sayısı düşük olsa da anlamak isteyenler için ciddi ipucu vermektedir.
Toplu sözleşme metninde yer alan birçok düzenleme taahhüdünün hala hayata geçmemesi ve sendikaların yeterince konuya eğilmemeleri memur sendikacılığının da sorgulanmasına sebep olmaktadır.
Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz üzere disiplin affı 2006 yılında 5525 sayılı Kanun’la yürürlüğe girmişti. Bakan Işıkhan tarafından yapılan açıklamaya göre kısa sürede disiplin affının çıkarılacağı düşünülmüştü. Bakan bu konuyla ilgili olarak “Belirli şartlarda disiplin affı çalışması yapacağız” ifadesini kullanmıştı.
Son disiplin affının 2006 yılında yapıldığı düşünüldüğünde 19 yıldır disiplin affı çıkarılmadığı anlaşılmaktadır. Daha önceki disiplin affı ise 1999 yılında 4455 sayılı Kanun’la yapılmıştı. Bu nedenle bütçeye herhangi bir mali yük getirmeyen disiplin affına ilişkin düzenlemenin kısa sürede Meclis’e gelmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz. Zaten af kelimesi duyulduğunda beklenti satın alınır ve süreç ister istemez hızlanır. Kaldı ki bu ülkede bir FETÖ gerçeği yaşandı ve birçok kişi haksız yere disiplin cezası aldı. Elbette her ceza alanın aynı kapsamda olduğunu iddia etmiyoruz ama FETÖ gerçeğinin de göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Daha önce Bakan Işıkhan tarafından disiplin affıyla ilgili olarak şu ifadeler kullanılmıştı: “Sadece mali haklar değil, sosyal haklara ilişkin çok sayıda teklif maddesi bulunmaktadır. Bugün müzakerelerle geldiğimiz nokta üzerinde uzlaşacağımız çok sayıda maddemiz bulunduğunu göstermektedir. Birinci dereceye ulaşan tüm kamu görevlilere 3600 ek gösterge için yetkili konfederasyonla birlikte çalışma yapacağız. Belirli şartlarda disiplin affı çalışması yapacağız. Görevde yükselme sınavlarının belli süre ve düzenli aralıklarla yapılması için çalışmaları sürdüreceğiz. Hac izni verilmesi konusu, TOKİ konutlarında evi olmayanlara öncelik verilmesi konusunda paydaşlarımızla yakın istişare içinde bulunacağız.”
Ortada resmi taahhütler de yer aldığına göre Mecliste bulunan kanun teliflerinden birine disiplin affına ilişkin düzenlemeye yer verilmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz. Kaldı ki bu ülkede birçok mahkûm ceza kanunlarında yapılan düzenlemeler neticesinde dışarı çıktılar. Disiplin affının bütçeye getireceği bir yük olmamasının da işi kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Yetkili kişilerin verdiği sözler gecikince ister istemez tepki oluşmaktadır. Bu nedenle disiplin affının çok fazla sürüncemede bırakılmadan bir an önce hayata geçirilmesi faydalı olacaktır. Unutulmamalıdır ki zaman ilerledikçe yıpranma daha da artacaktır.
İlave bir derece için sendikalar harekete geçmelidir
Büyük memur sendikalarının küçük memur sendikaların köküne kibrit suyu dökecek yüzde iki sınırı için gösterdiği gayret ve kulisi maalesef disiplin affı ve ilave bir derece için göremiyoruz. Şayet böyle olmuş olsaydı her iki düzenlemede şu ana kadar çıkmış olurdu.
Yıllardan beridir bu ülkede memurlara ilave derece verilmesi gündemden düşmemiştir. Dolayısıyla bu konunun kabak tadı vermeden bir an önce çözülmesi gerekmektedir. Son olarak 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşme ile memurlara ilave bir derece verilmişti.
15.01.2016 tarihinden sonra göreve başlayan veya sözleşmeli statüden memur kadrosuna ataması yapılan ve yapılacak olan binlerce memurun yüzde yüz haklı oldukları halde niçin ilave bir dereceden yararlandırılmadıklarını merak ediyoruz. Bu nedenle kanun teklifine ilave bir derece düzenlemesinin de konulmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Bundan sonraki düzenlemelere de genel bir hüküm konularak göreve başlayan veya göreve başladıktan sonra belirli bir süre geçenlere doğrudan ilave bir derece verileceğine ilişkin hüküm konulması faydalı olacaktır. Bunun için de kanuni düzenleme ile sorunun kökten çözülmesinde fayda olacaktır.
HSK disiplin cezalarındaki zamanaşımını yeniden değerlendirmelidir
Bir okuyucumuz 2802 sayılı Kanunun 72’nci maddesinde yer alan zamanaşımı süresi ile ilgili olarak Hakimler ve Savcılar Kurulunun meslekten çıkarma ve yer değiştirme cezaları için zamanaşımı sürelerinin olmadığı yönünde yorum yaptığını belirterek bu yorumun doğru olup olmadığını sormaktadır.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 72’nci maddesinde; “Hâkim ve savcılar hakkında ceza soruşturması veya kovuşturmasına başlanmış olması, aynı olaydan dolayı disiplin soruşturmasını gerektirmeyeceği gibi, ilgilinin mahkûm olması veya olmaması ayrıca disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmez.
Meslekten çıkarma ve yer değiştirme cezalarını gerektiren eylemler hariç olmak üzere, bu Kanuna göre disiplin soruşturmasını gerektiren eylemlerin işlenmesinden itibaren üç yıl geçmiş ise disiplin soruşturması açılamaz. Disiplin cezasını gerektiren eylemin işlendiği tarihten itibaren beş yıl geçmiş ise disiplin cezası verilemez.
Disiplin cezasını gerektiren eylem, aynı zamanda bir suç teşkil eder ve bu suç için kanunda daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüş olur ve ceza soruşturması veya kovuşturması da açılır ise, ikinci fıkrada belirtilen süre yerine bu süreler uygulanır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca kovuşturma sonucunun beklenmesine karar verilenler hakkında ise, mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren iki yıl geçmekle ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükme göre disiplin cezaları için zamanaşımı iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Birincisi soruşturma zamanaşımı süresi ikincisi ise disiplin zamanaşımıdır. Madde metnine göre disiplin cezasının ağırlığı arttıkça soruşturma zamanaşımı süresi de artmaktadır.
Bu çerçevede meslekten çıkarma ve yer değiştirme cezasını gerektiren eylemler hariç olmak üzere, bu Kanuna göre disiplin soruşturmasını gerektiren eylemlerin işlenmesinden itibaren üç yıl geçmiş ise disiplin soruşturması açılamamaktadır. Şayet bu iki ceza dışındaki cezalar için üç yıl içinde soruşturma açılmışsa beş yıl içinde ceza verilebilmektedir. Yani soruşturma açılması ile disiplin cezası verilmesi durumları da ayrı ayrı düzenlenmiştir. Ancak iki ceza dışındaki cezalar için üç yıl içinde soruşturma açılmamışsa bu süreden sonra ceza verilememektedir. Şayet soruşturma açılmışsa beş yıl içinde ceza verilebilmektedir.
Bu kapsamda meslekten çıkarma ve yer değiştirme cezaları için hem soruşturma açma zamanaşımı hem de disiplin cezası verme zamanaşımı süresi beş yıl olup bu süre içinde soruşturma da açılabilir ve ceza da verilebilir. Yani bu iki ceza dahil bütün cezalar için zamanaşımı süresi beş yıldır. Sonuç olarak HSK’nın uygulaması şayet böyle değilse uygulamanın yeniden gözden geçirilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.


