Pankartlar ortak düşünce ve vicdanımız oldu Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Üniversitelerin mezuniyet törenlerinde öğrencilerin açtığı pankartlar her yıl en az mezuniyet törenleri kadar konuşulur. Bu yıl da İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) bir grup öğrencinin açtığı ayetli pankart kadar bazı öğrencilerin ayete tepki gösterip önünde durmak için çaba göstermesi de konuşuldu. Oysa uzun yıllardır sadece siyasi göndermeler için açılan pankartlar artık son yıllarda yerini çok daha çeşitli sosyal konuların ele alındığı mizahi, dini ve kültürel içeriklerle zenginleştirildi. Tıpkı bu yıl Gazze’den Doğu Türkistan’a uzanan zulme sessiz kalmayıp onların sesi olmak için pankart açan öğrenciler gibi milli ve dini duygularla açılan pankartlar da dikkat çekiciydi. Nitekim bu yıl mezuniyet törenlerinden aklımızda kalan birkaç pankart şunlardı: “Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir”, “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında adaletle hükmetmenizi emreder”, “Muhammed’e can feda”, “Gazze üniversiteleri mezun veremiyor”, “Ben öyle bilirim ki yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır”, “Arz-ı Mevud hülyası görenler, Kızılelmamızın gölgesinde kalacak.”
Bireysel değil toplu düşünceler
Bu pankartlar, bireysel çıkışlardan çok, farklı bölümlerden ve şehirlerden gelen gençlerin ortak vicdani sesini yansıtıyordu. Öğrenciler pankartları birlikte tasarlayıp taşıdı; kimi tasarımına zeytin dalı ve güvercin çizdi, kimi bayraklarla yürüdü, kimi ayetle konuştu, kimi şiirle.
Sessiz çoğunluğun sesi gençler
Bu yıl mezun olan gençler sadece keplerini havaya fırlatmadı, yüreklerindeki ümmet bilinci, vicdanı ve adalet duygusunu da mezuniyet alanına taşıdı. Bu ülkenin üniversitelerinde hâlâ inancına, değerlerine ve mazlumlara bağlı gençler var. Sessiz çoğunluğun sesi oldular, unutturmaya çalışanlara inat hatırlattılar. Yeni Şafak Pazar olarak o gençlerle konuştuk. Mezuniyetlerini bir gösteriye değil, bir vicdan çağrısına dönüştüren, taşıdıkları cümlelerle kalbimize dokunan öğrencilerle pankartlarının ardındaki hikâyelere kulak verdik.
Müslüman gençlerin hassasiyetini yansıtmak istedik
Mehmet Yasir Bağcı

İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Mehmet Yasir Bağcı ve arkadaşları, mezuniyet töreninde taşıdıkları iki pankartla hem inançlarını hem de vicdani duruşlarını ortaya koydu. Pankartlardan birinde Kur’an-ı Kerim’in Hud Suresi 88. ayetinde geçen “Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir” ifadesi yer aldı. Diğer pankartta ise Gazze’deki gençlerin eğitim hakkına dikkat çeken çarpıcı bir cümle vardı: “Gazze üniversiteleri mezun veremiyor.” Bağcı, her yıl farklı üniversitelerde mezuniyet törenlerinde çeşitli pankartların gündeme geldiğini hatırlatarak, “Bizim gibi Müslüman hassasiyetine sahip öğrencilerin bu konuda azınlıkta kaldığını düşünüyordum hep. Fakültedeki diğer arkadaşlarımın da bu konuda benden farklı düşünmediğini biliyordum ki herkes aynı fikirde olduğu için açacağımız pankart içeriğini de hemen belirledik” diyor. Bağcı, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Bunlardan birine kutsal kitabımız Kur’an-Kerim’den bir ayet koymaya karar verdik. Bizler Müslümanlar olarak insanın kendi emeğinin karşılığını her zaman alacağına, başarısında kendi emeğinin rolü olduğuna ama asıl yardımın Allah’tan geldiğine ve hamdın da ona ait olduğuna inanırız. Bu sebeple bu konuya işaret eden Hud Suresi 88. ayetin ‘Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir’ kısmını seçtik. Açacağımız diğer pankart Gazze ile ilgili olacaktı. Mezuniyet töreninde olmamız dolayısıyla Gazze’de bulunan öğrencilerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmek istedik. Bizim sahip olduğumuz tüm imkânlardan yoksunlar. Biz de öğrenciler olarak eğitim haklarının ellerinden alınmasına dikkat çekmek istedik. Hayatın bize vermiş olduğu meşguliyetler arasında orada zulme uğrayan insanları unutabiliyoruz. O günde zulmü duyurmak sorumluluğuyla taşıdım o pankartı.”
İsrail terörizminin karşısında durduk
Muhammed İkbal Doğaner

“Arz-ı Mevud hülyası görenler Kızılelmamızın gölgesinde kalacak!” pankartını taşıyan İTÜ Makina Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Muhammed İkbal Doğaner de “Zaten dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerden Gazze’deki zulme dikkat çeken çağrılar yapılıyor. Biz de bu zulmün müsebbiplerinin karşısında durduğumuzu vurgulamak istedik” diyor ve sözlerine şu şekilde devam ediyor: “‘Arz-ı Mevud’ hezeyanlarıyla zulmünü artıran İsrail terörizminin karşısında olduğumuzu ifade ettik. Ve eğer bu hayallerle ilerleyip Türkiye’ye dokunmaya kalkarlarsa, onlara bu toprakların iki metre altından fazlasını vadetmediğimizi ilan ettik.” Doğaner, mesajlarının yalnızca dış politikaya değil, iç kamuoyuna da yönelik olduğunu belirterek “İnşallah devletimiz ve milletimiz asli hüviyetine döndükçe, Kızılelma idealimize daha da yaklaşacağız. Dün Karabağ’da, Suriye’de zulme nasıl karşı durabildiysek, güçlendikçe bu Siyonizm belasının da karşısına dikilebiliriz” açıklamasını yapıyor.
Ellerimizde tuttuğumuz bu cümleleri zaten özümsemiştik
Delil Balcı

İTÜ Makina Mühendisliği mezunu Delil Balcı da mezuniyet töreninde taşıdığı pankartlarla dünya çocuklarının yaşadığı zulümlere dikkat çeken isimlerden. “İçler acısı zulümlere şahit olduğumuz üniversite hayatımızda, ellerimizde tuttuğumuz bu cümleleri zaten özümsemiştik” diyen Balcı, “Arz-ı Mevud hülyası görenler Kızılelmamızın gölgesinde kalacak!” pankartının anlamını ise şöyle açıklıyor: “Sözde vadedilmiş topraklar Nil ile Fırat arasını kapsıyor ve İsrailli yetkililer bu hedefi yarım asırdır dillendiriyor. Biz de her karış toprağı aziz şehitlerimizin kanıyla sulanmış vatanımızın onlarca şehrine açıkça göz dikmiş bu soykırımcılara net bir mesaj vermek istedik: ‘Biz, bu vatanın evlatları, Kızılelmamızı öyle yükseğe taşıyacağız ki rüyalarınızı dahi gölgeleyecek!’” Balcı ve arkadaşların ikinci pankartla bu duruşu evrensel bir boyuta taşımak istediklerini belirterek şöyle devam ediyor: “Çünkü Kızılelmamız sadece Türkiye sınırlarını değil, dünyanın dört bir yanındaki mazlumları da kapsıyor. Filistin 1948’den, Doğu Türkistan 1949’dan beri zalimlerin elinde. Birçok coğrafya çocuk feryatlarıyla inliyor. Biz İstanbul’da berrak bir gökyüzü altında mühendislik eğitimi alabildiysek, bunu bu vatanı bize emanet eden şehitlerimize, yani Kızılelmamıza borçluyuz.” Bu düşünceyle hareket eden Balcı ve arkadaşları, ikinci pankartlarında “Ben öyle bilirim ki yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır!” ifadelerine yer vererek ilk pankartı tamamlayan şu mesajı verdiklerini söylüyor. “Bizim gökyüzümüz berrak ve sessiz diye altında oyalanacağımızı sanmayın, umudunu griye boyadığınız her çocuk için daha sıkı çalışacağız!”
Peygamberine ve dinine bağlı genç hukukçular var
Furkan Aktaş

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Furkan Aktaş ve arkadaşları, mezuniyet törenine Nisa Suresi 58. ayet “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında adaletle hükmetmenizi emreder” ve “Muhammed’e can feda” yazılı pankartlarla katıldı. “Pankart fikri bizim için doğal bir refleks, uzun uzun düşünüp planladığımız bir şey değil” diyen Aktaş, LGBT propagandasının mezuniyet törenlerine taşınmasına karşı durduklarını vurguluyor. Aktaş, “Toplum hafızası tahrip ediliyor, sanki yeni nesil bu anlayışı destekliyormuş gibi bir algı oluşturuluyor. Biz ise peygamberine ve dinine bağlı genç hukukçular olarak bu algının karşısındayız. Ayrıca bölümümüzle bağlantılı olarak İslam’ın tüm bilim dallarında denetleyici ve yön verici olması gerektiğini vurgulamak istedik” diyor. “Muhammed’e can feda” pankartıyla da Peygamber Efendimiz’e yönelik çirkin saldırıya karşı açık bir tavır koyduklarını belirten Aktaş, “Benzer girişimlerde bulunacaklar, karşılarında genç hukukçuları bulacaklar” diye ekliyor.
Sadece mühendis değil çok yönlü bireyler olarak yetiştik
Ahmet Selim Akkaş

İTÜ Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği mezunu Ahmet Selim Akkaş, Hud Suresi 88. ayet “Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir” ve “Gazze üniversiteleri mezun veremiyor” pankartını taşıyan isimlerden. Aynı fakülteden farklı bölümlerde okuyan arkadaşlarıyla birlikte bu pankartı taşıyan Akkaş, üniversite hayatlarını yalnızca mühendislik eğitimiyle sınırlı tutmadıklarını belirterek; Erasmus programına katıldıklarını, çift anadal ve yandal yaptıklarını, Teknofest gibi prestijli yarışmalarda derece aldıklarını ve öğrenci organizasyonlarında aktif olarak görev aldıklarını söylüyor. “Eğitim hayatımız boyunca pek çok başarıya imza attık ama bunun bizim değil, Allah’ın yardımıyla mümkün olduğunu biliyorduk” diyen Akkaş, “Hud Suresi 88. ayeti bizim hâlimizi en iyi yansıtan ayet. Çünkü biliyorduk ki bu başarı bir nasiptir, bir lütuftur” ifadelerini kullanıyor.
Törenin coşkusuna rağmen zulüm altındaki coğrafyaları unutmak istemediklerini vurgulayan Akkaş, “İkinci pankartımızda ‘Gazze üniversiteleri mezun veremiyor’ dedik. Gazze’deki üniversiteler bombalanıyor, öğrenciler şehit ediliyor, mezun olamıyorlar” diyor. Pankartta Filistin bayrağının renkleri, zeytin dalı ve barışı simgeleyen güvercin figürleri yer alırken “Törende Doğu Türkistan, Filistin ve Türkiye bayraklarını da elimizde taşıdık” ifadelerini kullanıyor Akkaş. “Biz sadece kendimiz için değil, ümmetin tüm evlatları için sorumluluk hissediyoruz” diyen Akkaş, geleceğe dair umutlu olduklarını da vurguluyor ve ekliyor: “Gençler bu yolda yürüyor ve yürümeye devam ettikçe geleceğimizin aydınlık olduğundan hiç şüpheniz olmasın.”


