Rızkımızı çalıp düğünlerine harç diye katanlar... Fatma Barbarosoğlu
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Bazı merasimler zamanın ruhunu yansıtır. Ölüm merasimi de olabilir bu, düğün merasimi de. Zamanın ruhunu yansıtır, çünkü ambardan alınan bir buğday tanesinde mevsimin bereketini ya da zafiyetini görmek nasıl mümkün ise o olayın teferruatlarında da zamanın ruhunu tasvir etme imkanına kavuşulmuş olur.
Kendisinde öz bir değer bulmakta zorlanan insanlar, yaptıkları ettikleri her eylemin dile düşmesini ister. Dile düştükçe, herkes ondan bahsettikçe, bir süreliğine değerli olduğuna kendini ikna etmiş olur.
Her mevsim düğün yapılır yapılmasına ama ille de yaz düğünlerinin debdebesi fakir fukarayı bir hayli meşgul eder. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.
2025’te “yılın düğünü” etiketi, 63 yaşındaki damat ile 55 yaşındaki geline layık görüldü. 26-28 Haziran tarihleri arasında dünya gündemini meşgul eden üç gün üç gece düğün. Daha önce üç defa evlenmiş, boyundan büyük çocukları olan “taze”nin bu defa giyeceği gelinlik, 900 saatte dikilmiş. Kişiye özel koku tasarlanmış.
Kim bunlar? Gezegeni yaşanmaz hale getiren oligarklar.
Dünyanın birinci, ikinci, üçüncü zengini diye sıraladığımız zenginler, bizden, yani dünya gezegeninden aldıkları ile zengin. Biz fakir değiliz, onlar hırsız. Niye birinci iken ikinci, ikinci iken üçüncü oluyorlar diye soracak olursanız, eski karılarına ödedikleri nafaka yüzünden diyebiliriz kabaca.
Kimden bahsettiğimi anlayanlar olmuştur. Ama benim necip okuyucularımın pek çocuğunun gündemine hiç girmemiştir “gezegenin düğünü.”
63 yaşındaki Jeff Bezos’un düğününden bahsediyorum. Uğruna karısını boşadığı, 55 yaşındaki tv sunucusu nişanlısına Venedik’te düğün yapmaya kalktı. Thomas Mann’ın 1912’de basılan Venedik’te Ölüm adlı romanından ilham ile mi Bezos “Venedik’te düğün” dedi, bilemiyorum. Lakin düğün oldu bir düğüm. Romanın kahramanı yaşlı yazarın sapkın güzellik takıntısı ile, Bezos ve nişanlısının Venedik aşkı arasında bir geçişkenlik var mı bilmiyoruz. İnşallah hiç öğrenmeyiz.
250 kişilik davetli listesi, davetlilerin kendi jeti ile düğüne gelişi filan derken Venedik işgal edildi.
Dünya mirası şehirlerini zenginlerin işgalinden kurtarmaya çalışan bir avuç eylemci, düğün masraflarının 76 milyon dolar olduğu ilan edilince, “Madem bu kadar zenginsin o halde daha fazla vergi öde” diye pankart açtı.
Eylemcilerin eylemi elbette Venedik esnafının hiç hoşuna gitmedi. Ülkemize şu kadar turist gelip şu kadar harcama yapacakken diye başlayıp turizm seferberliği kalkanı eşliğinde höykürdüler. Elbette başlarında turizmden medet uman Belediye Başkanları ile... Rivayet odur ki “Aman gel düğününü burada yap” diyen de zaten Venedik Belediye Başkanı imiş.
Dünya her dem ikiye ayrılıyor. Kalbi olanlar ve olmayanlar. Kalbi olmayanlar muktedir ve zengin, kaybedecekleri çok şey var. Ama her şeyden çok kibirleri var. Bütün gezegeni ve diğer bütün insanları, geçmişlerini ve geleceklerini imha etme hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar. Uzay araştırmalarını niye yapıyorlar zannedi-yorsunuz. Dünyayı yaşanmaz kıldıklarının farkındalar, bu yüzden dünyanın geri kalanını imha edip yüzde birlik varlıklarını “ölümsüzleş-tirmek” uğruna doğal olan her şeye düşmanlar.
“Yüzdebirler”e karşı dünyanın yüzde 99’unun hakkını korumaya ant içmiş olan eylemciler, Venedik’in kanallarına oyuncak şişme timsahlar bırakacakları tehdidini dile getirmelerinin ardından temsili düğün yapıp Bezos’un maketini kanala attılar.
Zenginin malı züğürdün çenesini yormadı bu defa. Kalbi olanlar bütün dünyanın hakkını savunmak için eyleme durdu. Madem bu kadar zenginsin o halde parçası olduğun dünya gezegenine katkı sun, diye haykırdılar. İhtiyar damadın düğününde harcayacağı milyon dolarlar ile Gazze’nin yeniden inşa edilebileceğini, paranın bunun için kullanılması gerektiğini söylediler.
Eylem sadece Bezos için değil, finansal ve teknolojik oligarşiyi temsil eden, toprakların ve hayatların kontrolünü elinde tutan, ekonomik eşitsizliği körükleyen, çevreyi kirleten elitizme karşı da yapılmış oldu.
Yaşlı gelin ve damat üç gün üç gece benzerleri ile eğlenirken Amazon çalışanları da daha iyi, daha insani çalışma şartları için eylem yapıyordu. Farkındasınız, yazının başından beri gelin ve damadın yaşını indirgeyici bir dil ile anıyorum. Sebebi şu, onlar ebedi genç olarak eylenir/evlenirken dünyanın geri kalanında yaşlı insanlar ahir ömürlerinde, ağır çalışma şartları altında hayata tutunmak için yaşam mücadelesi veriyor. Bakınız Amazon çalışanlarının hayatından uyarlanan 2020 yapımı Nomadland filmi.
Parasına para katanlar, dünyanın sorunlarına bırakın çözüm aramayı, tam tersine yeni sorunlar inşa etmek pahasına milyon dolarlar ile kişisel performanslarını dünyanın gözüne sokuyorlar.
Bu yazıyı, size bir öykü önererek bitirmek istiyorum: İtalyan yazar Dino Buzzati’den (1906-972) “Büyülü Ceket”. Öykü, okuduğum en muhteşem kapitalizm eleştirilerinden biri.
Tanpınar’ın (1901-1962) çağdaşı olan Buzzati birilerinin zenginliğinin diğerlerinin fakirleşmesi olduğunu, ceketin cebinde biriken paralar üzerinden çok güzel anlatıyor.
Belki de Buzzati’nin bu öyküsünden mülhem, 1965 yılında Aram Gülyüz, Pantolon Bankası adlı filmi çekiyor, Sadri Alışık ile. Ancak Pantolon Bankası’nın önermesi ile Büyülü Ceket’in önermesi arasında ufacık bir geçişkenlik yok. Yeşilçam, kapitalizm eleştirisi yapmak yerine “Temiz kalpli insanların duası kabul olur ve onlar para ile kirlenmez” önermesini sokuyor seyircinin gözüne.
Pantolon Bankası, Şalvar Bank ismiyle 1986 yılında yönetmen Hulki Saner tarafından “güncellendi”. Başrolünü yine Sadri Alışık’ın oynadığı Şalvar Bank, başka bir yazının konusu olmayı hak ediyor.


