Sumud Filosu: Küresel insanlık intifadası Düşünce Günlüğü Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Doç. Dr. Ahmet Hüsrev Çelik - Düzce Üniversitesi
Mavi Marmara ve Madleen gemilerinden sonra, daha kapsamlı ve küresel ölçeği bulunan Sumud Filosu yola çıktı. Milyarlarca insanın niyazı, kalbi ve ruhu filonun amaçladığı sonucu elde etmesi, ablukayı yarması yönünde. Ancak Sumud Filosu'nun gemileri ilk saldırıya henüz Tunus limanındayken uğradı.
Küresel ölçekte milyarlarca kalp Sumud’a eşlik ediyor. Aslında bu hususiyetiyle zaten filonun hazırlıklarına başlandığı, katılımcıların yola çıktığı, demir aldığı andan itibaren Sumud filosu İsrail ve işbirlikçi küresel aktörleri nezdinde bir gedik açtı. Milyarlarca insanı temsil eden bir mümessile dönüştü. Velev ki İsrail ve/veya küresel bir takım işbirlikçileri tarafından Gazze kıyılarına yanaşması engellense dahi şimdiden kazanan Sumud filosu, Sumud’u harekete geçiren ruh, o gemilerde olanlar, olmak isteyenler, mavi kurdele bağlayanlar, boykota katılanlardır…
Geçmişteki engellemeler, bugün Sumud’un yola çıkmasına engel olamadı. Yarın daha başka, daha kalabalık daha büyük filoların da yola çıkmasına engel olamayacak. Sumud Filosu “Küresel İntifadanın” bir uzantısıdır. Küresel İntifadanın izdüşümüdür.
İNSANLIK BİL YOL AYRIMINDAYDI
İsrail ve ABD’nin uluslararası toplumu baskılama, uluslararası sistemin çökmesi pahasına sistemi kilitlemeleri, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın tespit ve ifade ettiği gibi “daha büyük bir savaşa” gitmeyi fütursuzca göze almaları, bölgeyi yangın yerine çevirme ihtimalleri, katil Netenyahu’nun “Bizi durduracak hiçbir güç yok” ve ABD’nin üçüncü ülkeler karışmasın açıklamaları eşliğinde garbın afakını çelik zırhlılarla donatması, Netenyahu’nun Arap ülkelerinin liderlerini açıkça tehdit etmesi gibi bütün söylemler; küresel insanlık ve küresel vicdan karşısında günden güne daha da boşa çıkmakta ve anlamsızlaşmaktadır.
İnsanlık bir yol ayrımındaydı. Ya sessiz kalacak ve külli olarak insanlık, insan olmaktan iskat edecekti. Ya da bir grup insan insanlık onuru gereği, insanlık vasfı gereği mücadele edecekti. Bugün Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye milyonlarca belki de milyarlarca insan İsrail’in insanlığı esir almasının önüne geçmek üzere ayaklanmaya ve bir intifadaya başlamıştır. Sumud, dalga dalga büyüyen insanlık mücadelesinin bir parçasıdır.
HİÇBİR SİLAH HİÇBİR SİSTEM KALPLERE HÜKMEDEMEZ
İsrail’in ve iş birlikçilerinin temel yanılgısı bu hususu gözden kaçırmalarıdır. İsrail ve İş birlikçileri uluslararası sistemi kilitleyebilirler, ülkelerin kurumsal kimliğine tehditler savurup yaptırımlar da uygulayabilirler, Mavi Marmara ve Madleen örneğinde olduğu gibi gemilerin geçişini de engelleyebilirler. Ancak ne elinde tuttukları sistemsel politik araçlar ne de son model silahlar fert fert milyarlarca insanın kalbine, ruhuna, aklına, öfkesine hükmedemez, edemiyor ve edemeyecektir. Milyonlarca insanın bireysel ve sivil mücadelesini, İsrail ve işbirlikçilerinin nefreti engelleyemeyecektir. Filistinli yetkililerin BM zirvesine katılmalarına veto koyabilecekler belki, ancak Filistin ruhunun her saniye kıtalar dolaşmasına, kalpten kalbe ulaşmasına engel olamayacaklardır. Onun içindir ki Ekim 2023’te İsrail’e koşulsuz destek açıklayan Avrupalı liderler ile Avrupalı halklar arasında önemli bir ayrışma noktasına gelinmiştir. İsrail’e destek veren liderler kendi halkları tarafından tarihe soykırım destekçisi olarak geçirilmekle karşı karşıya kalmışlardır.
Avrupa’nın muhtelif ülke ve şehirlerinde düzenlenen Filistin’e destek gösterilerinde “AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen “soykırımın suç ortağı” olarak nitelendirilirken bazı AP milletvekilleri de kendisinden “Bayan Soykırım” olarak bahsetmişlerdir. Yine bazı AP milletvekilleri tarafından da çifte standart uygulamakla suçlanan Leyen’e, AB çalışanları ortak mektup yazarak İsrail’i koşulsuz desteklemek yerine sivillerin hayatının korunması çağrısında bulunmuşlardır. Hollanda’da muhtelif Bakanlıklarda görev yapan 300’den fazla bürokrat Hükümetin İsrail’e destek politikalarına tepki göstererek protesto ederken 9 bakan da istifa etmiştir.
AB’nin Filistin ve İsrail politikalarına değerler üzerinden yaklaşan İspanya Başbakanı AB ülkelerine tutarlı olmaları ve İsrail’e silah satışını durdurmaları çağrısında bulunurken, Başbakan Yardımcısı da AB’nin Filistinlilere yönelik aldığı kararların, Avrupa’nın kurucu ilkelerine gerçek bir ihanet olduğunu ifade etmiştir.
İngiltere’de binlerce kişinin katılımıyla hem İsrail hem de İngiltere’nin politikalarına yönelik protesto gösterileri düzenlenmiştir. Aynı anda 15 şehre ulaşan protesto gösterilerinde İngiltere’nin Filistin’i tanımaması ve İngiltere’nin soykırıma ortak olması gösterilerin konusu olmuştur. Yunan adalarına gelen İsrailli turistlere yönelik protestolarla İsrailli turistlerin adalara ayak basmaları engellenmiştir.
Uluslar ligi Fransa-İsrail maçında, maç esnasında ve sonrasında hem İsrail hem de maçı izlemeye geldiği için Macron protesto edilmiştir. Hollanda’nın Amsterdam kentinde, Ajax ve Maccabi Tel Aviv maçı sonrasında da olaylar çıkmış, gözaltılar olmuştur. İrlanda’da İskoçya’da yapılan pek çok ulusal maçlarda da taraftarlar hem Filistin bayrağı açmışlar hem de İsrail’e kırmızı kart gösterme eylemleri düzenlemişlerdir.
İNSANLIK KAZANACAK
Avrupa’daki muhtelif protesto gösterileri, Avrupa’daki bazı siyasetçiler tarafından “Avrupa’da Yahudi karşıtlığının geri dönüşü” olarak değerlendirilmiştir. Aslında geri dönen şey yol ayrımındaki insanlığın, insanlığı seçmesidir. Hollanda’da çok sayıda gösterilerle İsrail protesto edilmiştir. İsrail’in uçaklarına parça temin eden şirketler de protestoların hedefi olmuştur. Protestolarda “Hepimiz Filistinliyiz, Apartheid Devleti İsrail, Özgür Filistin, İsrail Ordusuna Ölüm” sloganları atılmıştır. Avrupa’da İsrail’e karşı gösteriler bunlarla sınırlı değildir. Avrupa’nın pek çok şehrinde, İsveç, Almanya, İtalya, Avusturya, İrlanda gibi diğer pek çok ülkesinde İsrail protestoları dalga dalga yayılmıştır.
“Bizi durdurabilecek bir güç yok” ve “Kudüs Bizimdir” diyen Netenyahu’nun ve İsrail’in gücünün asla yetmeyeceği, her bir ferdin kendi dünyasında dalga dalga büyüyen “Küresel bir İnsanlık intifadası” yürümektedir. Kazanan insanlık olacaktır!


