Tayyar Altıkulaç: Hz. Osman’a izafe edilen Mushaf ı Şerîfler üstüne çalışmak ‘hiç aklımdan çıkmamıştı ki!’ Ömer Lekesiz
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Tayyar Altıkulaç imgesi,
İslami ve resmi kurumlardaki yöneticiliğiyle, Kur’an üstüne yaptığı çalışmalarla yaşayan her zihinde pekişmiş bir imgedir.
Bu pekişme nedeniyle kimsenin “Tayyar Altıkulaç kimdir?” sorusunu sormayacağından emin olarak, böyle bir cevaba yeltenmeye teeddüp edip, onun
ertelenme
yi kısmen kabul eden ama
bitmeyi
kabul etmeyen kıymetli mesaisinin kitap olarak hasılasını paylaşmak istiyorum:
Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr ale’t-tabakât ve’l-âsâr li’z-Zehebî - Tahkikli Neşir (İSAM, İstanbul 1995),
Hz. Osman’a İzafe Edilen Mushaf-ı Şerîf - Topkapı Sarayı Müzesi Nüshası (IRCICA, İstanbul 2007),
Hz. Osman’a Nispet Edilen Mushaf-ı Şerîf - Türk ve İslâm Eserleri Müzesi Nüshası (İSAM, İstanbul 2007),
Hz. Osman’a Nispet Edilen Mushaf-ı Şerîf - Kahire el-Meşhedü’l-Hüseynî Nüshası (IRCICA, İstanbul 2009),
Hz. Ali’ye Nisbet Edilen Mushaf-ı Şerîf – San’a Nüshası (IRCICA, İstanbul 2011),
Mushaf-ı Şerîf - Kahire İslâm Sanatları Müzesi Nüshası (IRCICA, İstanbul 2014),
Mushaf-ı Şerîf - Paris Bibliothèque Nationale Nüshası (IRCICA, İstanbul 2015),
Günümüze Ulaşan Mesâhifi Kadîme: İlk Mushaflar Üzerine Bir İnceleme (IRCICA, İstanbul 2015),
Mushaf-ı Şerîf - Tübingen Nüshası (IRCICA, İstanbul 2016);
Daniel Alan Brubaker’e Reddiye, (IRCICA, İstanbul 2020).
Altıkulaç Hocamızın,
Zorlukları Aşarken
(TDV, Ankara 2011) adlı -yukarıda zikrettiğimiz eserlerine ve dolayısıyla ilmi, idari ve siyasi hayatına dair bilgileri de ihtiva eden- anılarıyla, TDV İslam Ansiklopedisi’nde yer alan -büyük bölümünde dil, kıraat, tefsir ve hadis alimlerini incelediği- 82 maddeyi de hatırlatmadan geçmeyelim.
Altıkulaç Hocamız, yeni yayımlanan
Hz. Osman’a Nispet Edilen Mushaf-ı Şerîf - Taşkent Nüshası
adlı kitabıyla (İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, 1446/2024) Kur’an üstüne yaptığı bir dizi çalışmasına altın kıymetinde yeni bir halka daha ekledi.
Hocamız, yeni kitabının
Takdim
metninde, öğrencilik yıllarından itibaren kadim Mushaflara olan ilgisinin Merhum Prof. Dr.
Muhammed Hamidullah’ın
Hz. Osman’ın (r.a.) yazdırdığı ve bazı il merkezlerine gönderdiği Mushaflardan söz etmesiyle başladığını belirtip önceki çalışmalarını da hatırlatarak, Taşkent Nüshası’nın incelenme ve yayınlanma sürecini özetle naklediyor.
Hz. Osman Mushafları Bağlamında Taşkent Mushafı
başlıklı metninde ise, Mushaf kelimesinin etimolojisinden başlayıp, onun Kur’an’a mahsus bir kavram olarak kullanılmasını; Hz. Osman’ın Mushaflarının oluşturulma nedenlerini; Hz. Osman’ın kaç Mushaf yazdırdığını; bu Mushafların nerede olduklarını; Hz. Osman’a nispet edilen Mushaflarının incelenmesinin neden geciktiğini işleyerek, Taşkent Mushafı’nın Hz. Osman’a nispet edilen diğer orijinal Mushaflarla arasındaki farkların çizelgesi ve yazım hataları listesi dahil mahiyetini ve hangi zorlukların aşılmasıyla elimizdeki şekline kavuşturulduğunu anlatıyor.
Altıkulaç Hocamızın, çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalarda ve konferanslarında kendisinin de tekrarladığı “Kur’ân-ı Kerim, bir harfi bile değişmeden günümüze ulaşmıştır; Hz. Peygamber’e (a.s.) indirildiği gibi elimizdedir” ifadelerinin önemli belgelerinden olan Hz. Osman’a nispet edilen Mushafların, incelenmelerinin
niçin geciktiği
sorusuna verdiği cevaptan kısa bir bölümü paylaşarak, onun sadece modern bir akademisyen yani
bilim adamı
olarak değil, asıl
Müslüman bir âlim
olarak Kur’an üstüne çalışmayı seçme nedenini de iletmiş olalım:
“Hz. Osman ve Hz. Ali’ye nispet edilen mushaflar üzerinde niçin çalıştığım sorularıyla zaman zaman karşılaştığım olmuştur. (…) Nitekim Hz. Osman’a nispet edilen mushaflardan birinin basımı vesilesiyle 30 Mayıs 2008 günü İstanbul’da yapılan tanıtım toplantısında konuşmamı tamamladıktan sonra sorulara geçildiğinde ilâhiyatçı bir ilim adamı şu soruyu sorabilmişti: ‘Bu mushaflar yıllar ve hatta asırlarca kütüphane ve müzelerde durup dururken onlar üzerinde çalışma yapmak nereden aklına geldi?’
Benim cevabım da kısaca şöyle olmuştu: ‘Hiç aklımdan çıkmamıştı ki!’
Demek ki Müslüman ilim adamlarına göre Kur›an›ın mevsûkıyeti konusunda özellikle Batı dünyasında yazılıp çizilenler, üzerinde durulacak şeyler değildir ve onların mevsûkıyet tartışmaları diye bir meseleleri yoktur. Müslüman halkımız gibi onlar da “Kur’an’ın bir harfi bile değişmemiştir” inancının rahatlığı ve rehaveti içindedir. Batılı bazı oryantalistlerin bir asrı aşkın zamandan bu yana Kur’an metnini (mushafı) ele alarak onun metin güvenilirliği üzerinde şüpheler uyandıran senaryolar ürettikleri bir dönemde dahi bu rehavetin ve rahatlığın varlığı düşündürücü değil midir?”
Tayyar Altıkulaç imgesiyle rehavetin
bağdaştığı nerede görülmüş!


