Trump Netanyahu ilişkisi kötüleşiyor Kadir Üstün
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Başkan Trump’ın bir an önce ‘toparlamasını’ istemesine rağmen İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Gazze’nin çoğunu işgal edeceğini ve askeri operasyonları genişleteceğini açıklaması iki lider arasındaki soğukluğu derinleştiriyor. Trump pazar günü ‘İsrail’le bu meseleyi görüşüyoruz, bu durumu en hızlı biçimde durdurmaya çalışıyoruz’ sözleriyle Gazze operasyonlarının bir an önce durmasını istediğini tekrarladı. Körfez ziyareti sırasında İsrail’i pas geçerek Amerika’nın çıkarlarını öncelediği mesajını net biçimde veren Trump, Netanyahu’nun Gazze’yi işgal planı açıklayarak el yükseltmesi karşısında iyice rahatsız olmuş görünüyor. Bölgesel meselelerdeki keskin görüş ayrılıkları da ortada. Bununla birlikte başkent Washington’da iki İsrail elçiliği çalışanına yapılan silahlı saldırı sonrasında İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem’i İsrail’e taziye için gönderen Trump, Amerika’nın İsrail’e desteğinin devam ettiği mesajını vermeye devam ediyor. Trump, konu ne olursa olsun siyasi zafer ilan edip başarının kredisini almayı siyaset tarzının merkezine oturtmuş bir lider olarak, Netanyahu’nun kısa süren ateşkes dışında bir anlaşmaya yanaşmamasından rahatsız. Trump-Netanyahu ilişkilerinin kötüleşmesinin dönemsel bir gelişme olmakla kalmayıp Amerika-İsrail ilişkisinin değişen dinamiklerinin de bir yansıması olduğunu belirtmek gerekiyor.
TRUMP NETANYAHU’YA FATURA ÇIKARACAK MI?
İsrail’in Gazze’de giriştiği soykırım, Amerika’nın İsrail’i koruma konusunda ne kadar ileri gideceğini test eden bir süreç oldu. Amerikan siyasetini en iyi manipüle eden lider olan Netanyahu, Biden yönetiminden her istediğinin fazlasını almayı başardı. Amerikan iç siyasetinde hem İsrail karşıtı gösteriler hem de bölgedeki tansiyonun artması yüzünden oluşan rahatsızlık karşısında hep el yükselterek hareket eden Netanyahu, lobi gruplarının Kongre üzerindeki etkisini sonuna kadar kullanmaktan çekinmedi. Hem Biden’ın ideolojik desteği hem de Kongre üyelerinin İsrail’e aşırı desteği Netanyahu’nun savaşı Lübnan, Suriye ve İran’a taşımasını sağladı.
Biden’ın silah sevkiyatını askıya almasına dahi tahammül etmeyen Netanyahu, Trump’ın başkan seçilmesine oynayarak üzerindeki baskının geçici olduğu hesabını yaptı. Trump’ın başkanlığı devralmasının hemen öncesinde de Trump’ın istediği şekilde üç aşamalı ateşkesi kabul eden Netanyahu, birinci aşamayı tamamlamadan savaşa geri döndü. Trump’ın Körfez’le ilişkileri geliştirmek karşılığında İsrail’le normalleşmeyi şart koşmaktan vazgeçmesi İsrail için önemli bir kayıp olsa da Netanyahu Gazze savaşını genişletmekten çekinmedi. İnsani durumun kötülüğünü de gündeme getiren Trump’ın Netanyahu’ya bir herhangi bir maliyet ödetme niyetinde olduğunu söylemek zor.
ABD’NİN BÖLGE POLİTİKASI VE İSRAİL’LE İLİŞKİLER
Trump döneminde Amerika’nın Ortadoğu politikası kritik bir değişimden geçiyor. Biden İran’la görünüşte nükleer müzakerelere devam ederek bölgeye ilişkin herhangi yeni bir politika geliştirmeye yanaşmamıştı. Rusya ve Çin’e odaklanarak Ortadoğu’nun en istikrarlı dönemini yaşadığından dem vururken kendini bir anda Gazze’deki soykırımla karşı karşıya bulan Biden yönetimi, İsrail’e koşulsuz destek politikasına sonuna kadar devam etmişti. Trump ise ezber bozarak İsrail’e ateşkes baskısı, Hamas’la rehine takası, İran’la İsrail’i dışarda bırakarak nükleer müzakere, Husilerle ateşkes gibi adımlar attı. İlk döneminde Ortadoğu politikasını tam İsrail yanlısı bir çizgide belirleyen ve Kasım Süleymani suikastinde olduğu gibi ciddi riskler alan Trump, ikinci döneminde Netanyahu’nun kendisine siyasi zafer vermeyeceği bir denklemde olmak istemiyor.
Gazze’nin boşaltılması ve Ortadoğu’nun Riviera’sı haline getirilmesi gibi ‘fantastik’ fikirler ortaya atmaktan da geri durmayan Trump, Ortadoğu politikasında ‘Önce Amerika’ söylemini hayata geçiriyor. Amerikan yönetimleri geleneksel olarak İsrail’in güvenliğini merkeze alıp bölge politikası belirlerken Trump Amerika’nın ticari ve siyasi çıkarlarını önceliyor. Amerikan iç siyasetinde derin biçimde yıpranan İsrail’in Trump’ın bölge politikalarına muhalefet etme yeteneği de sınırlanmış durumda. Trump’ın İran’la nükleer müzakerelerle ilgili olumlu sözleri ve Netanyahu’nun İran’a askeri saldırı planlarını reddetmesi, İsrail’in Amerikan politikalarını belirlemede etkisinin azaldığını gösteriyor.
Trump-Netanyahu ilişkisinin tamir edilemez bir noktada olduğunu söylemek zor ancak İsrail’in Trump’a siyasi zafer vermeye yanaşmaması ilişkiyi kötüleştiriyor. Netanyahu hükümeti öteden beri yaptığı gibi Washington’ı manipüle etmeye devam ederek İsrail’in güvenliğini merkeze almaya zorlayacaktır ancak Trump’ın ikinci kez seçilme kaygısı olmaması ve Biden gibi meseleye ideolojik yaklaşmaması Netanyahu’nun işini zorlaştıracaktır. Trump’ın öngörülemez siyaset tarzı da her an son derece İsrail yanlısı bir pozisyon alması ihtimalini diri tutuyor. Buna rağmen, ilk döneminde İsrail’in bölgesel normalleşme süreçlerini tamamlayarak Filistin sorununu çözmeye çalışan Trump’ın bu meselenin paranteze alınamayacağının farkına vardığını söylemek mümkün. İran’la anlaşma ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek için İsrail’i dizginlemek zorunda olduğunu anlıyor. Netanyahu’nun el yükseltme çabalarına nasıl karşılık vereceği, Trump’ın Ortadoğu politikası açısından belirleyici olacak.


