Trump’ın gümrük vergileri ve Putin’in Ukrayna stratejisi Kadir Üstün
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Başkan Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff’un Moskova’da Putin’le görüşmesi sonrasında verilen mesajlar, Washington’ın yaptırım baskısının Moskova’nın dikkatini çekmeyi başardığı yönünde. Putin’le Trump arasında Moskova’da önümüzdeki hafta bir görüşme olabileceği şeklindeki açıklamalar, Trump’ın Rusya’yla petrol ticareti yapan ülkeleri hedef alacağı tehdidinin etkili olduğuna işaret ediyor. Ancak Putin’in kalıcı bir ateşkese yönelik adım atmaktan ziyade Amerikan baskısını yumuşatmak istediği anlaşılıyor. Trump’ın Hindistan’a ek gümrük vergilerini %25’ten %50’ye çıkardığını açıklaması ve Rusya’yla petrol ticareti yapan diğer ülkeleri de %100 seviyelerinde gümrük tarifesiyle tehdit etmesi, Rusya’nın en önemli gelir kaynağını sekteye uğratacak bir adım olur. Bunu engellemek isteyen Putin’in Trump’a iyi niyetli müzakere yaptığı izlenimi vermeye hazır olduğu ancak bunun kalıcı bir ateşkes ve nihai bir barışla sonuçlanmasının son derece uzak bir ihtimal olduğunu unutmamak gerekiyor.
RUSYA’YA BASKI
Biden döneminden beri Batı ittifakı Ukrayna’ya destek ve Rusya’yı izole etme politikası takip ediyor. Bu çabanın Rusya’nın ekonomisine ciddi darbe vurmasına rağmen Moskova’yı Ukrayna’da ateşkese veya anlamlı bir barış görüşmesi sürecine ikna edemediği açık. Çatışma zamana yayıldıkça Rusya’nın yavaş da olsa sahada ilerlemeyi sürdürmesi, Putin açısından ateşkesi zamansız ve anlamsız kılıyor. Zaman zaman tahıl ihracatı ve esir değişimi gibi kapsamı sınırlı anlaşmalar yapsa da Rusya Ukrayna’daki kazanımlarını garantileyen ve Ukrayna’yı NATO’nun dışında tutarak Rus vesayeti altına alan bir senaryo dışında bir çözüm kabul etmiyor. Batı’nın baskısı ise gerek Çin ve Hindistan gibi büyük müşterilerin Rus petrolü almaya devam etmesi gerekse Batı dışındaki ülkelerin Rusya’yla ticarete devam etmesi yüzünden nispeten etkisiz kalıyor.
Rusya’nın petrol sektörüne karşı atılan en ileri adım Rus petrolünün fiyatına 60 dolarlık bir üst sınır koyulması oldu ancak Rusya’nın çok sayıda farklı kargo gemisi üzerinden petrol satmaya devam ettiği biliniyor. Batı uluslararası petrol piyasalarını sarsmaktan çekindiği için Rus petrol sektörünü hedefe koymaktan şu ana kadar çekindi ancak Trump bu adımı atacağının sinyalini verdi. Rusya’nın sürekli bir oyalama stratejisi izlediğini ve bunun kendisini rahatsız ettiğini söyleyen Trump, Rusya’ya 90 günlük bir ültimatom vermişti. Geçtiğimiz hafta bu süreyi azalttığını ve Rus petrolü alan ülkelere ek gümrük tarifesi koyacağını açıklayan Trump Hindistan’a karşı açıkladığı tarifelerle bu konuda ciddi olduğu mesajını vermeye çalışıyor. Bu artan baskının Putin’in dikkatini çekmeyi başardığını söylemek mümkün ancak somut bir müzakere çerçevesi oluşmuş değil.
DIŞ POLİTİKA ARACI OLARAK GÜMRÜK TARİFELERİ
Amerikan dış politikası uzun yıllar küresel finansal sistemdeki merkezi rolünü kullanarak başka ülkelere yaptırım uyguladı. Bu yaptırımların ne kadar etkin uygulandığına bağlı olarak kısmen başarılı olduğuna ilişkin çalışmalar var ancak İran ve Rusya gibi ülkelerin yaptırımlara görece dayanıklı ekonomiler oluşturma çabalarının da tamamen başarısız olduğu söylenemez. Dahası, Amerika kötü aktör gördüğü ülkeleri yaptırımlarla cezalandırıp Batı finans sisteminin dışına ittikçe bu ülkeler kendi aralarında farklı ticaret ve ödeme yöntemleri geliştirmeye çalıştılar. Bu yöntemler kalıcı çözüm sunmasa da özellikle illegal metotlar hatırı sayılır bir ticaret hacminin gerçekleşmesini sağladı. Washington yaptırım silahını sıklıkla ve gerekli gereksiz kullandıkça yaptırımların etkisi de giderek azaldı. Kongre’yle Başkan arasında görüş ayrılıkları olduğu durumlarda da yaptırımların uygulanması ve etkinliği iyice zayıfladı.
Trump’ın ikinci döneminde ise yaptırımlardan ziyade ek gümrük vergilerinin ticaret savaşlarında silah olarak kullanılmakla kalmayıp Ukrayna savaşı gibi uluslararası bir çatışmayı bitirmek için de araçsallaştırıldığını görüyoruz. Bu silahı son derece öngörülemez ve sıklıkla geri adım atan bir tarzda kullanan Trump’ın uluslararası ticaretin liberal serbest yapısını değiştirmeye başladığı açık. Amerikan ekonomisi etrafında korumacı duvarlar örmeye çalışan Trump’ın içerde sosyo-ekonomik birçok soruna neden olan üretim sektörünün deniz aşırı ülkelere kaçışını geri döndürmeye çalıştığı söylenebilir. Uluslararası ticaret ve ekonomik dengeleri yeniden tanımlamak için kullandığı gümrük tarifesi silahını uluslararası çatışma çözümü için de kullanması, Trump’ın Amerikan ekonomik gücünü birçok sorunu çözecek bir silah olarak gördüğünü gösteriyor.
Washington’ın yaptırımlar ve gümrük tarifelerini uluslararası ilişkilerde kritik bir silah olarak görmesi karşısında, Ukrayna meselesini Rusya’nın tarihsel ve varoluşsal bir sorunu olarak gören Putin’in zaten büyük bedeller ödediği bir savaşın bu aşamasında ekonomik baskıya boyun eğmesi olası görünmüyor. Trump’la Moskova’da görüşme yapabilecek yumuşaklıkta mesajlar vermekten çekinmeyen Putin, bu adımı hem zaman kazanmak hem de Washington’ın baskıladığı Hindistan gibi ülkeleri rahatlatmak için atıyor. Trump’ın kalıcı ateşkes ve barış görüşmelerine razı etmesi için Putin’e çok daha kapsamlı bir baskı stratejisi izlemesi gerekiyor ancak bunun bile başarı garantisi yok. Özellikle Ukrayna’nın NATO dışında kalması ve Rusya’nın ele geçirdiği toprakları elinde tutması gibi konularda Putin’in istediklerini daha müzakereye oturmadan kabul etmeye yakın görünen Trump yönetiminin elinin çok da güçlü olduğu söylenemez. Trump’ın gümrük tarifesi baskılarının ticari alanda bir karşılığı olduğu yadsınamaz ancak savaşı sona erdirmek için yeterli olmayacağı açık.


