Türkiye zarar görecek mi? 3.2 trilyon doların şifreleri
Haber Global sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yaptığı ziyaretten 3.2 trilyon dolar tutarındaki anlaşmalar ile ayrılması, gözleri Orta Doğu'daki yeni ekonomik denkleme çevirdi. Trump'ın, 3 ülke yönetimiyle, 124 trilyon 256 milyar TL tutarına denk gelen anlaşmalara imza atması, başta Çin olmak üzere, AB'nin de bölgedeki stratejik planlarını sarsarken, yeni ekonomik denklem Türkiye için bazı riskler barındırıyor. Özellikle savunma alanında Lockheed Martin, Raytheon ve Boeing gibi Amerikan şirketlerinin yaptığı anlaşmaların çapı dikkat çekerken, atılan imzalar bölgedeki güvenlik mimarisinin tümüyle ABD çıkarlarına entegre edilmesi anlamını taşıyor.
Körfez'deki anlaşmalarda öne çıkan Amerikan firmaların başında Lockheed Martin geliyor. Şirket, THAAD füze sistemleri ve F-35 satışlarıyla dikkat çekerken, Raytheon ise Patriot sistemleriyle Körfez hava savunmasının ana tedarikçisi olmaya hazırlanıyor. General Dynamics, zırhlı araç ve tanksavar sistemlerini pazarlamaya hazırlanırken, Boeing firması ise Katar’a 210 adet F-15 uçağı satışı yapılacağını duyurdu. Bir diğer yatırımcı, Northrop Grumman da pastadan pay kapanlardan. Şirket, radar ve siber gözetim sistemleriyle 3 Körfez ülkesinin dijital savaş altyapısını kurmak için kolları sıvayacak.
YAPAY ZEKA YATIRIMLARIÖte yandan teknoloji anlaşmaları kapsamında, Amazon Web Services, Suudi Arabistan’da 5 milyar dolarlık veri merkezi kurmayı planlarken, Nvidia ve AMD ise 14 milyar dolarlık yapay zeka çipi satış anlaşmalarını imzaladı. Elon Musk’un Starlink projesi, uydu internet altyapısı ve robotik çözümlerle bölgeye giriş yapmayı hedeflerken, BAE merkezli G42 ise ABD ile yürütülecek ortaklık kapsamında en büyük yapay zekâ veri merkezini hayata geçirmeyi planlıyor.
Türkiye ise son ziyaretten olumsuz etkilenecek ülkeler arasında gösterilirken, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Haasn Köni, bölgede oluşacak yeni denklem için haberglobal.com.tr'ye şunları söyledi: " Trump, İran'a karşı daha yumuşak bir tonla yaklaşarak, yeni bir nükleer anlaşma için müzakerelere başlama çağrısı aslında Çin'e yönelik bir hamle. İran ile yapılacak anlaşma, nihayetinde Çin'e petrol satışına 'dur' demek anlamına geliyor. İran, Çin’den elde ettiği gelirle Husilere silah ve mühimmat gönderiyor. ABD bir yandan da bu zinciri kırmaya çalışıyor. Kaldı ki, İran üzerinden değil, Çin üzerinden Husilere silah gönderildiği bilgisi de var."

"Ne yazık ki, ABD merkezli şirketlerin Körfez ülkelerinde kurduğu ekonomik-siyasi tahakküm, Türkiye'nin bölgesel nüfuz alanını daraltma potansiyeli taşıyor. Bu durum, Türkiye’nin uzun süredir izlediği 'çok kutuplu dengeleme' politikasını ciddi anlamda zorlayabilir. Ankara, Körfez ülkeleriyle son yıllarda geliştirdiği ekonomik ve diplomatik yakınlaşma hamlelerine rağmen, devre dışı bırakılma riskiyle karşı karşıya. Trump'ın yaptığı anlaşmalar, jeopolitik açıdan Türkiye'nin İran’la ilişkileri, Çin ile yürüttüğü enerji ve altyapı projeleri ve Rusya ile sürdürdüğü denge politikasını da zora sokabilecek bir potansiyel taşıyor. ABD öncülüğünde şekillenen yeni Körfez mimarisine entegre edilmemek Türkiye için ekonomik fırsatları kaçırmak anlamına da gelir."
Kaynak: Web Özel


