Washington Tel Aviv hattında nükleer çatlak Kadir Üstün
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
İran’la nükleer müzakereler, Washington-Tel Aviv hattında bir süredir derinleşen gerilimi artırmaya devam ediyor. Trump yönetiminin Tahran’la doğrudan masaya oturup uranyum zenginleştirmesi sınırlarına dair çelişkili mesajlar vermesine karşılık İsrail’in sıfır zenginleştirmede ısrar etmesi ABD’yle İsrail arasındaki görüş ayrılığının derinleştiğine işaret ediyor. Netanyahu’nun askeri operasyon planıyla Beyaz Saray’ın kapısını çalmasına karşılık Trump’ın diplomasiyi tercih etmesi iki ülke arasındaki stratejik mesafenin ne kadar açıldığını gösteriyor. Nükleer müzakerelerin başarısız olması dışında bu mesafenin kapanması pek mümkün görünmüyor. Trump’ın Obama’dan daha iyi ve kalıcı bir anlaşma yapmak istediği herkesin malumu ancak uranyum zenginleştirmesinde ısrar etmesi durumunda bunun gerçekleşmesi zor. Trump İran’dan istediğini alamazsa tekrar tam baskı politikasına ve askeri operasyon tehdidine dönebilir ancak İsrail’in istediği şekilde İran’ın bütün nükleer kapasitesini ortadan kaldıracak ve yıllar sürecek askeri bir çatışmaya niyeti yok. Bu durumda nükleer anlaşmaya varılsa da varılmasa da İran nükleer meselesi ABD’yle İsrail arasında stratejik çatlak yaratmaya devam edecek gibi görünüyor.
WASHİNGTON’IN POZİSYONU
Trump yönetimi bir süredir İran’la doğrudan nükleer müzakereler yürüterek Netanyahu yönetimini derin endişeye sürüklemiş durumda. Geçen ay Netanyahu Beyaz Saray’a ziyareti sırasında Amerikan tarafına İran’ın nükleer tesislerine karşı askeri operasyon planı sunarak Trump’ın desteğini almayı umuyordu. Ancak Trump İran’la doğrudan müzakere ettiklerini açıklayarak İsrail liderini hayal kırıklığına uğratmıştı. Trump’ın son haftalarda İran’ın uranyum zenginleştirme hakkına sahip olup olmayacağına henüz karar vermedikleri yönündeki açıklamaları sonrası İsrail lobi faaliyetlerine hız vermiş görünüyor. Hem Cumhuriyetçi senatörler Tom Cotton ve Lindsey Graham’in hem de nükleer müzakereleri yürüten Steve Witkoff’un İran’ın uranyum zenginleştirmeden tamamen vazgeçmesi gerektiği yönündeki açıklamaları buna işaret ediyor.
İran Witkoff’un sözlerini hemen reddeden bir açıklama yaparak uranyum zenginleştirmeden vazgeçmeyeceğini söyledi. Trump yönetimi sıfır uranyum zenginleştirme konusunda ısrarcı olursa bir anlaşmaya varılması mümkün olmaz bu da İsrail’in askeri operasyon planına dönüş anlamına gelebilir. Bu yüzden sıfır uranyum zenginleştirmesi ısrarının Trump yönetiminin pazarlık taktiği olma ihtimali yüksek. Bununla birlikte müzakerelerin bu yüzden çıkmaza girmesi durumunda da bir anda tansiyon yükselebilir ve yeniden bir baskı ve yaptırım dönemine girilebilir. Trump istemeyerek de olsa ilk döneminde uyguladığı ‘maksimum baskı’ politikasına dönüp askeri operasyona yeşil ışık yakma noktasına gelirse, yeni bir İsrail-İran çatışması gündeme gelebilir.
İSRAİL’İN POZİSYONU
Netanyahu yönetimi, Hizbullah’a indirdiği ağır darbe ve İran’ın Suriye’yi kaybetmesi sonrasında İran’ın özellikle zayıf bir dönemden geçtiğini Washington’a kabul ettirmeye çalışıyor. Trump yönetimini İran’ın zayıflığının nükleer altyapısını tamamen ortadan kaldırmak için bir fırsat sunduğuna ikna etmekte ise zorlanıyor. İsrail’in yapacağı muhtemel bir askeri operasyona destek arayışında başarısız olan Netanyahu, Trump’ın nükleer müzakerelerinin boşa çıkmasını umut ediyor. Müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda Trump’ın savaşa razı edilemese de bir dizi askeri ve gizli operasyona itiraz etmeyeceğini umuyor. Nükleer müzakerelere karşı hem İran’ın sözünde durmayacağı hem de sıfır uranyum zenginleştirme şartının koyulması gerektiği yönünde lobi yapan İsrail yönetimi, herhangi bir anlaşmanın Kongre’den onay almasına da engel olmaya çalışacaktır.
İran, Trump’ın Obama döneminde yapılan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) anlaşmasından çıkmasına rağmen bu anlaşmadan çekilmemişti. Avrupalılar da anlaşmaya bağlı kaldıklarını açıklamışlardı. ABD’nin anlaşmadan çekilmesine bazı maddelerini ihlal ederek karşılık veren İran, önümüzdeki sonbaharda Avrupalıların yaptırımları geri getirmesi ihtimaliyle karşı karşıya. Trump yönetimi müzakerelerde başarısız olup tam baskı politikasına döner ve Avrupalılar da yaptırımları tekrar uygularsa, İran’ın hem JCPOA anlaşmasından hem de Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan çekilmesi dahi gündeme gelebilir. Böyle bir senaryo Netanyahu yönetiminin tercihi olacaktır zira İran’la herhangi bir anlaşmanın mümkün olmadığı ve tek çarenin askeri operasyon olduğu tezi güç kazanmış olacak.
Trump’ın Netanyahu’ya şu aralar mesafeli olduğu yönündeki haberler, Washington’ın İran’la doğrudan müzakereye başlamasının yarattığı soğukluğa işaret ediyor. Suriye’den çekilmek isteyen Trump’ın Netanyahu’ya Türkiye’ye karşı ‘makul’ olma tavsiyesi, Husilerle anlaşma yapması, Gazze’de İsrail operasyonlarının genişletilmesinden rahatsızlığının basına yansıması, Körfez ziyaretine İsrail durağını eklememesi, Suriye lideri el-Şara’yla el sıkışması ve Suriye’ye yaptırımları kaldıracağını açıklaması gibi gelişmeler Trump’ın İsrail’le yakın koordinasyon ihtiyacı duymadığını gösteriyor. Netanyahu’nun ne Gazze ne de İran konusunda Trump’la aynı sayfada olmaması gerginliği artırıyor. Bütün bunlara rağmen İran müzakerelerinden istediğini alamayacak bir Trump’ın bir anda sertlik politikasına dönerek askeri operasyon ihtimalinden bahsetmesi de şaşırtıcı olmayacaktır.
Ancak Trump’ın İran’la gireceği bir savaşın hızlı ve kolay olmayacağının farkında olması, Netanyahu’nun sürekli gündeme getirdiği nükleer meselenin kökünden halledilmesi senaryosunda yer almasını engelleyecektir. Trump’ın uranyum zenginleştirmesine izin verdiği bir anlaşmaya varıp Netanyahu’nun isteklerini göz ardı etmesi de mümkün ancak bu durumda anlaşmanın Kongre’den geçerek devletler arası kalıcı bir anlaşmaya dönüşmesi İsrail’in muhalefeti nedeniyle imkânsız hale gelebilir. İran’la anlaşmanın Kongre’den geçememesi de yaptırımların kaldırılmasını ve İran’la ilişkilerin normalleşmesini zorlaştıracaktır. Bu denklemde Trump’ın İran’la muhtemel bir anlaşmaya varması sonrasında İsrail ve Kongre’nin muhalefetini kırması gerekecek.


