Avrupa’da çok tehlikeli bir siyasetçi kuşağı Selçuk Türkyılmaz
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
7 Ekim 2023’ten sonra çoğunluk, Almanya’nın İsrail’e koşulsuz desteğini olağan bir durum olarak karşıladı. Onlara göre Almanya, Hitler döneminin günahlarını ödüyordu. Gelişmeler bu görüşü teyit etmese de uzun süre Almanya’nın İsrail’e ve Yahudilere borçlu olduğu inancı sarsılmadı. Bu sebeple Netanyahu ve ekibi ile Hitler ve Nazi dönemi arasında benzerlikler kuruldu. Fransa ve İngiltere’nin Hitler’i yoktu fakat Yahudilere borç inancında bir sarsılma olmadı. Çünkü bu ülkelerin tarihlerinde de Dreyfus davası gibi Yahudi düşmanlığı kategorisine girecek hadiseler vardı. Dolayısıyla Holokost kavramının bütün Avrupa’yı ve ABD’yi kuşatmasından şüphe duyulmadı. Artık bu yönde konuşanları ayıplayabiliriz. Aslında onların ayıbı hepimize yeter. Hepimiz körleştik ve Avrupamerkezci düşüncelere inancımız hiçbir şekilde sarsılmadı.
Almanya Başbakanı “İsrail hepimiz adına kirli işler yapıyor” diyerek İsrail’e desteğini deklare ettiğinde çoğu kimsenin şaşırması kaçınılmaz bir sonuçtur. Fakat burada ikinci bir sorunun mutlaka sorulması gerekir. Almanya, bizim, Batı medeniyeti ve Avrupa düşüncesi dediğimiz şey ne ise onun temsilcisiydi. En azından Türk aydını buna inanıyordu. Fransa ise Batı medeniyeti ve Avrupa düşüncesini temsil etmek bakımından herhâlde Almanya’dan daha ileridedir. İngiltere de Almanya’dan ileridedir. Türk aydını genel olarak böyle inanır. Aydınlanma dönemi falan dediğimizde zaten neler söylenebileceğini az çok tahmin edebiliriz. Aydınlanma fanatizmin, fundamentalizmin, bağnazlığın ve kör cehaletin tam aksini işaret eder. Dolayısıyla bu vasıflar bizim gibi Doğu toplumlarının ayırıcı niteliklerini gösterir. Dinî fanatizm gibi kavramlar telaffuz edildiğinde Batı’ya ve Avrupa’ya bakılması imkânsızdır. Şimdi sormak istediğimiz soruya gelelim. Almanya, İngiltere ve Fransa’nın İsrail’i koşulsuz olarak desteklemeleri Yahudilere borçlarından kaynaklanmıyorsa niçin Filistinlileri etnik olarak temizlemek için var güçleriyle savaşa dâhil oluyorlar?
Basınımızda hâlâ Batı medeniyeti ve Avrupa düşüncesiyle ilgili çekingen bir dil kullanıldığını görebiliyoruz. Fakat daha da vahimi Filistin’de neler olduğuna yönelik ciddi bir farkındalıktan da söz edemeyiz. Muhalif dil daima kendimize yöneliyor. Bu dilin sınırları da muğlak. Kimi kabahati kendimizde arayalım diyor kimi de bütün eleştirilerini Türkiye’ye yöneltiyor. Çok ilginç bir şekilde küreselciler gibi kavramlar da İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin Filistin’in tarihî topraklarındaki cinayetlerini görünmez kılıyor. Hâlbuki Almanya Başbakanı Friedrich Merz gibi İngiltere Başbakanı Keir Starmer da Siyonist olduğunu ilan ederken oldukça cüretkârdı. Başbakan düzeyindeki insanların bu cüretkârlığını tanımlayabilecek kavramların bir türlü aklımıza gelmemesi şaşırtıcıdır. Evet, bu ifadeler fanatizmi, fundamentalizmi, bağnazlığı, gericiliği ve yobazlığı gösterir. Karşımızda çok tehlikeli bir siyasetçi kuşağının durmakta olduğundan emin olabiliriz. Bu yeni siyasetçi kuşağı sadece bizim için değil, maalesef bütün dünya için tehlikelidir. Kör cahil kavramından hoşlanmıyorum ama bu kuşak kör cahil tanımına çok uygun davranışlar sergiliyor. Kendilerine ait paralel bir evrende yaşıyorlar ve sadece inançlarına göre hareket ediyorlar. Onlara İsraillilerin Yahudilik adına Filistin’de anne karnındaki çocuklara bile düşman olduklarını anlatmaya çalışmanızın bir anlamı yok. Çünkü onlar İsrail’in kendini savunma hakkına inanıyor ve bu inanç oldukça kuşatıcı. Bunun adı fanatizmdir, bağnazlıktır, gericilik ve yobazlıktır.
Bu yazıda dile getirdiğim düşünceler elbette ciddi bir öfkeyi yansıtıyor. Buna rağmen ortaya çıkan analiz çerçevesi ve kategorileri öfkeye indirgemek haksızlık olur. Siyonizm bir ideolojidir ve bu ideoloji Anglosaksonların eseridir. Hristiyan Siyonistler kavramını da bütün Avrupa’yı kuşatacak şekilde kullanmamak gerekir. Avrupa’yı bir bütün olarak kavrama dönemi sona ermiştir. Protestan Siyonistler sıradan bir tanımlama değildir. Bu tanımın dinî dayanaklarını da çok fazla önemsememek gerekir. Bu kavram dine dayalı bir anlayışa işaret etmez. Bu tanımda din sadece bir araçtır. Siyonizm ideolojisi Almanya, İngiltere, Fransa siyaset sınıfıyla İsrail’de yaşayan çoğu Yahudi’yi birleştirmiştir. Üç Avrupa ülkesinin elitleri de Siyonizm’e doğrudan bağlıdır. ABD’de de hâkim ideoloji Siyonizm’dir. Siyonizm ideolojisi ise emperyalist ve kolonyalist bir zihniyetin eseridir. İngiltere, Almanya ve Fransa’da elitler Filistin’in tarihî topraklarında işlenen bütün savaş suçlarına bilerek ve isteyerek ortaktır.
“Avrupa’yı düşünmek” ama yeni bir gözle.


