BAE’de kozmopolit bir kimlik inşası Selçuk Türkyılmaz
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
BAE ne zamandan itibaren tamamen İsrailvari bir politika izlemeye başladı sorusunun cevabı Araplar ve Müslüman dünya açısından oldukça önemlidir. Bu yönde başka soruların cevapları da mühim. BAE’nin bugün İslam coğrafyasının geneline yayılan faaliyetlerini bilenler bu soruları yadırgamayacaktır. Bu küçük Körfez ülkesinin, merkezinde yer aldığı gelişmelerden hareketle Arap ve Müslüman kimliğinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu keskin cümleye rağmen konunun itikadî bağlama dâhil edilmemesi gerektiğini de ifade etmek isterim. Çünkü o zaman üzerinde durulması gereken asıl sorundan uzaklaşma ihtimali çok yüksektir. BAE’nin içinde yer aldığı faaliyetleri coğrafyaya olan aidiyeti bağlamında değerlendirmek gerekir. BAE’nin kimliğini belirlemek mümkün mü ve bu kimlik nereye aittir? Bu soru benzer ülkeler için de geçerlidir.
BAE’nin Arap ve Müslüman coğrafyanın bir parçası olup olmadığı tartışılmalıdır. Örneğin bugün Sudan, BAE ile derin bir hesaplaşmaya doğru gitmektedir. Sudan’ın BAE ile diplomatik ilişkilerini kesmesi oldukça önemlidir. Sudan’ı bu kararı almaya iten çok ciddi sebepler var. Sudan’ın yıllardır içerideki sorunlarla uğraşmasında BAE’nin etkisi gündemdeydi. Son yıllarda Sudanlı paralı askerlerin Çad üzerinden Libya’ya taşınmasında da BAE’nin rolü çokça konuşulmuştu. 2020’de ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından desteklenen Hafter’in Libya’nın tamamında hâkimiyet kurması için BAE, Sudan’dan Libya’ya parayla askerler taşımıştı. Sudan ordusunun geçen eylül ayından itibaren ülkede birliği tesis etmek için yeni bir süreç başlatmasıyla ortaya çıkan gerçekler gerçekten ürperticidir. Sudan hükûmetinin BAE’yi, Batı Darfur’daki soykırıma ortak olmak suçundan Uluslararası Adalet Divanına götürme kararı alması sıradan bir hadise değildir.
Sudan’ın BAE’ye yönelttiği suçlamalar bu küçük Körfez ülkesinin Arap ve Müslüman coğrafyada İsrail ile aynı konumu paylaştığını gösteriyor. Peki, bu ne anlama gelir, bu sorunun sistemli bir cevabı var mıdır? Örneğin BAE’yi İsrail’le İbrahim anlaşmalarına götüren asıl faktör nedir? BAE ve diğer Körfez devletçiklerinin İsrail ve ABD ile gelecek tasarımlarında aynı vizyonu paylaşmalarını nasıl açıklamamız gerekir? Onları yönlendiren asıl faktör varlıklarına dair bir korku mu yoksa dâhil oldukları sistemli yapı mı? BAE’nin İsrail gibi hareket etmesi oldukça önemlidir ve bu tarz yapıların geriye dönüşü neredeyse imkânsızdır. Dolayısıyla soruyu önemsemek gerekir.
İsrail’in bir Avrupa ve ABD kolonisi olduğunu izah ederken ısrarla kolonyalizmkavramı üzerinde durduk. Kolonyalizm bir sistemdi ve yerleşimci kolonyalizm bütün dünyada terk edilse de 20. ve 21. yüzyılda Filistin’in tarihî toprakları üzerinde en katı bir şekilde uygulandı. Yerleşimci kolonyalizm, emperyalizm olarak da adlandırılan sistemin bir türüdür. Bunu sömürgecilik olarak görmek çok ciddî yanılgılara yol açtı. Yerleşimci kolonyalizminalamet-i farikası ırksal üstünlüğe olan inançtır. Bu sistemin başka bir türü BAE’de hayata geçirildi. Bu türün de örnekleri var. Singapur gibi ülkelerin mucizevi başarısını kolonyalizmigöz ardı ederek açıklamak kolay değildir. Aslında manda ve himaye rejimleri de aynı sistemin bir parçasıdır fakat BAE bunlardan farklıdır. Bu küçük ülke barındırdığı üslerle birlikte nüfus bakımından oldukça kozmopolit bir yapıya dönüşüyor. Ülkenin küçüklüğünü özellikle belirtmek istedim. BAE’nin küçüklüğü yeni sistemin inşası açısından oldukça önemlidir. Ortaya çıkan kozmopolit yapının hem ülke topraklarına hem bölgeye hem de nüfus yapısına kalıcı etkileri olacaktır. Çünkü Arap ve Müslüman kimliği ciddî manada tahrif ediliyor.
BAE’nin hızlı değişimini Türkiye’den dahi takip edebiliyoruz. Son yıllarda bu küçük ülkeye gidip gelenler ortaya çıkan kozmopolit yapıya biraz şaşkınlık ve biraz da hayranlıkla tanıklık ediyorlar. Bu hayranlığın farklı kesimlerde yeni bir motivasyona sebep olduğunu görenler de hayret ve şaşkınlık duygularını saklayamıyor. BAE ile ilgili Avrupaî bir ülke algısı giderek yaygınlaşıyor. BAE’de Arap ve Müslüman kimliğinden arındırılmış yeni bir yapının inşa edilmesiyle bu algı arasında doğrudan bir ilişki var.
Bölgede yeni bir İsrail mi inşa edildi sorusunu çok yönlü olarak değerlendirmek gerekir. İki küçük ülkenin benzer ve farklı yönleri ortaya çıkarıldığında bu soru anlamsız gelmeyecektir.


