Hâlâ yüz binlerce Filistinlinin acı çekmediğine inanıyorlar Selçuk Türkyılmaz
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Siyonizm, İslam dünyasının karşılaştığı en büyük ve güçlü tehditlerden biridir. Bu ideolojinin neden en büyük ve güçlü tehdit olduğu sorusu cevapsız kalmamalı. Tehdit devam ettiği için bu tehdidin mahiyeti ve temsilleri üzerine çalışmak hayatî derecede önemlidir. Fakat ayrıntılara girmeden önce bu büyük ve güçlü tehdidin geleneksel yaklaşımlarla izah edilemeyeceğini belirtmemiz gerekiyor. Bugün Siyonizm’i Siyonist Yahudiler temsil ediyor fakat tehdidi daha büyük ve güçlü hâle getiren sadece Siyonist Yahudiler değildir. Birçok defa ifade etmeye çalıştığımız gibi Siyonizm’i dinî bir ideolojiye indirgemek onu bağlamından koparmak anlamına gelir. Siyonizm, Siyonist Yahudilerin yayılmacı siyasetine ilham veriyor fakat esasen Avrupa devletlerinin kolonyal yayılmacılık çağında geliştirdikleri bir ideolojiydi. Bu sebeple Hristiyan Siyonizm’i Yahudi Siyonizm’inden önce gelir. Fakat bu ifadelerde de dine aşırı anlamlar yüklememek gerekir. 19. yüzyılda Batı Avrupa ülkelerinin dine değer verdiklerini düşünmek doğru değildir. Din adına hareket etmiyorlardı fakat onu bir araç olarak kullanıyorlardı.
Kişisel olarak günümüzde İslamiyet ve Osmanlı hakkında yapay olarak oluşturulan gündeme elimden geldiğince teslim olmamaya çalışıyorum. Bu çerçevede Osmanlı’nın son dönemiyle ilgili birtakım yaklaşımları şüphe ile karşılamak gerektiği düşüncesi artık sarsılmaz bir kanaate dönüştü. Konu başlıklarından biri de Enver Paşa’dır. Onun etrafında oluşturulan anlam kirliliğine itibar etmediğimi söyleyebilirim. Burada ilginç olduğunu düşündüğüm bir hatıramı nakledeceğim. İzmir’de öğrencilik günlerinde fikirleriyle önümüzü aydınlatabilecek akademisyenler vardı. Onlar da bizim gibi herhangi bir yerle ilişkisi olmayan gençlerle sohbet etmek istiyorlardı. O hocalardan birine, geçmiş dönemlerde kitapları ve konferanslarıyla şöhret kazanmış meşhur bir kişi hakkındaki kanaatini sordum. Seksenlerin ortasıydı. Hocanın, üzerine konuştuğumuz kişiye saygı duyduğunu ve ona ağabey dediğini biliyordum, bu sebeple söyleyecekleri benim için çok önemliydi. Hoca, “Ona duyduğum saygı gereği eserlerinden birkaçını doktora çalışmamda kaynak olarak göstermek istedim fakat alıntılanacak değerde bir cümle bulamadım.” dedi. Büyük bir ihtimalle bizde de benzer kanaatler vardı. Ne yazık ki temelsiz fikirler bugün de revaçtadır. Aradan geçen bunca zamanda kamuoyunun Enver Paşa ve Osmanlı’nın son dönemiyle ilgili, eskide kalmış inançları, yeniden paylaşıyor olması beni fazlasıyla endişelendiriyor. İslamiyet üzerine yapılan yaygın tartışmalara da aynı açıdan baktığımı özellikle belirtmek isterim. Çok meşhur zevatın İslam coğrafyasının en önemli sorunlarıyla ilgili herhangi bir fikre sahip olamadıklarını öğrenmek ya da fark etmek hakikaten üzücü. Çoğu “kabahati kendimizde aramalıyız” gibi edilgen bir dile tekrar tekrar dönüş yapmaktan başka bir “çözüm” bulamıyor. Belki de bu sebeple 1918’de bıraktığımız yere anca gelebildik.
İngiltere on dokuzuncu yüzyılın en güçlü ülkesiydi. İngilizleri güçlü kılan nitelikler üzerine yapılan tartışmalar, en azından bizde bağlamından çok uzaktır. Bir sistem olarak kolonyalizm üzerine yapılan çalışmalar oldukça yeni sayılır. Belki de bu sebeple bizde hayali düşmanlara tanrısal güç izafe edildi. Yahudilerle ilgili gerçeklerle örtüşmeyen efsanelerin yaygın bir şekilde tedavülde olması sistemli çalışmaların eksikliğindendir. Analiz çerçevesinin olmaması fikir insanlarının başarılarını tesadüflere bağlı hâle getiriyor. Yetmiş yıldan fazla bir zamanda Holokost ve Avrupalıların Yahudiler karşısında ezik olduğu yönündeki anlamsız kanaatlere değer verdik. Bu ikisinin aynı anda dolaşımda olması hakikaten çok şaşırtıcıdır. Bu yersiz inançlar İsrail’in dokunulmazlığı efsanesini ortaya çıkardı. Hâlbuki İsrail bütün itibarını ABD ve İngiltere’ye borçluydu. Filistin’in tarihî topraklarında yeni bir koloni devlet olduğu için Almanya da İsrail’e koşulsuz destek verdi. Almanya başbakanı bu gerçeği dile getirdiğinde birçok kişinin şaşırdığını zannediyorum.
Siyonizm, kolonyal bir ideolojidir. Bu ideolojiyi Siyonist Yahudiler temsil etse de Gazze’den sonra ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Hollanda’da birçok siyasî elitin İsrail’i niçin destekledikleri ortaya çıktı. “Pis işler” ile kastedilen medenileştirme misyonudur. Doğu’nun Anglosaksonlar adına medenileştirilmesi, “beyaz adamın yüküdür”. Doğuyu medenileştirme vazifesi beyaz adamın omuzlarındadır. Hâlâ yüz binlerce Filistinlinin acı çekmeyi bilmediklerini düşünmeleri de bu sebeptendir. Neler yapabileceklerinin yanında neler yaptıklarını göstermiş oldular.


