İSO500’den yansıyanlar ve finansman meselesi Levent Yılmaz
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl düzenli olarak derlediği İSO500 yani Türkiye’nin ilk 500 sanayi şirketi verileri hafta içinde yayımlandı. Sonuçlar bu yıl da önemli gelişmelere işaret ediyor ve reel sektörün son dönemde yaşadığı sıkıntılar da verilere yansımış görünüyor.
Bugün bazı önemli verilerden bahsedip sonrasında İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın basın toplantısındaki konuşmasındaki önemli kısımlara değineceğim. İlk olarak bahsetmem gereken konu son 3 yılda sanayi sektöründeki büyümenin giderek düşüyor olması. 2021 yılında Türkiye ekonomisi %11,4 büyürken sanayi sektörü %17,3 büyümüştü. Sonrasında ise sanayideki büyümenin belirgin bir şekilde GSYH büyümesinin altında kaldığını görüyoruz. Örneğin 2024 yılında Türkiye ekonomisi %3,2 büyürken sanayi sadece %0,5 büyüyebilmiş.
Diğer yandan üretimden satışlar da son 3 yılda reel olarak negatif seyrediyor. 2021 yılında üretimden satışların reel değişimi %20,8 iken son 3 yılda sırasıyla -%4,2, -%5,2 ve -%3,4 olmuş.
İşletmelerin için en önemli göstergelerden birisi olan EBITDA yani faiz, amortisman ve vergi öncesi karın net satışlara oranı da %15,7’den %12,8’e düşmüş durumda. Benzeri şekilde faaliyet karının net satışlara oranı da %12,5’ten %6,2’e gerilemiş. 2014-2023 yılları ortalamasını %10,4 olduğunu düşünürsek bu konunun önemi daha iyi anlaşılır.
Bir diğer önemli konu da bu dönemde zarar açıklayan sanayi şirketi sayısı. 2024 yılı bilançolarında Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun 152’si zarar açıklamış. Geçen sene bu rakam 96 ve ondan önceki sene ise 56’ydı.
Gelelim en önemli noktaya. 2024 yılında finansman giderlerinin faaliyet karına oranı %96’ya yükselmiş. Bu oran geçen yıl %56,9 ve ondan önceki yıl ise %41,3’tü. Yani sanayicilerin kârı bu yıl tamamen faize gitmiş görünüyor.
Erdal Bahçıvan’ın değerlendirmelerinde dikkat çektiği konuların başında “sanayicinin taşıdığı ağır yük” geliyor. Bahçıvan’ın uygulanan Orta Vadeli Program’a olan inançlarını sürdürmelerinin enflasyon belasından kurtulmak olduğunu ifade etmesi önemli. Yani Bahçıvan dezenflasyon programından değil geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de ifade ettiği programın yan etkilerinden bahsediyor.
Bu yan etkilerin başında ise yüksek faiz ve krediye erişim sorunu geliyor. Hatırlayacağınız üzere ben de geçtiğimiz yazılarımda bu konuya sıkça ele almış ve reel sektörün kalıcı hasar görmemesi için enflasyona neden olmadan yapılacak bir kredi çalışmasının mümkün olduğunu belirtmiştim. İSO500 verileri de bu savımın doğruluğunu ispatlar nitelikte. O yüzden kısaca önerimi tekrar belirteyim. Firmalara yeni kredi limiti tahsis edilmeden mevcut kısa vadeli ve yüksek faizli kredileri 6-12 ay ödemesiz 36-48 ay vadeli TLREF’e endeksli kredilerle güncellenmelidir. Aksi halde işler bir süre daha çok can sıkıcı noktalara gidebilir.


