“Kaykıl kenara geçelim” diyen de mendil uzatan da çocuktu Yaşar Süngü
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
16 yaş civarında bir genç kız.
İki tekerlekli elektrikli aracıyla karşıdaki ışıkların altından yeşilin yanmasını beklemeden caddeye daldı ve arabaların arasından karşı kaldırıma ulaştı.
Tam kaldırıma çıkacağı yer, yeşil ışığı bekleyen insanlar yüzünden biraz daralmıştı ama istese geçebilirdi.
Öyle yapmadı.
Babası annesi ve dedesi ninesi yaşındaki insanlara şöyle seslenerek yol istedi; “Kaykılın kenara da geçelim”.
16 yaş tehlikeli bir yaş.
**
Akşam namazı için şadırvanda çeşmenin başında abdestini tamamlamak üzere olan adam, “Al dayı ayaklarını kurula” diyen gence doğru döndü.
13 yaşlarında gözlerinin içi parıldayan çocuğun kendine doğru uzattığı arka cebinden çıkardığı yarıya kadar kâğıt mendille dolu pakete baktı;
“Yok oğlum kullanmıyorum, ayaklarım kuruyor zaten” dedi.
Çocuk üsteledi; “Olmaz dayı, ayaklarını ıslak bırakma”.
“Sağ olasın evlat düşünmen yeter ama kullanmayacağım” dedi.
Çocuk mendili tekrar arka cebine koydu ve abdest almaya başladı.
Çocuğun konuşması ve samimiyeti yandaki yaşlı amcanın dikkatini çekmişti.
13 yaşındaki çocuğu biraz süzdükten sonra, “Suriyeli misin” dedi.
“Evet dayı” dedi çocuk.
“Ne iş yapıyorsun” dedi.
Onun olgun ve yaşından büyük davranışlarından bir iş sahibi olduğunu anlamıştı.
“Mendil” dedi.
Sırt çantası mendille doluydu.
Konuşulanlara kulak misafiri olan biri daha varmış.
Orta yaşlarda bir kadın, çantasından çıkardığı cüzdandaki bir avuç bozuk parayı mendil satıcısı çocuğa uzatarak; “Al bunlar senin olsun” dedi.
Kadının hemen yanı başında büyük bir kutu vardı.
Üzerinde camiye yardım kutusu yazıyordu.
Mendil satıcısı çocuk kadının uzattığı bozuk paraların yarısını aldı; “Teyze bunları beraber kutuya atalım, yardım olsun” dedi.
Kadınla birlikte tek tek delikli yardım kutusuna bozuk paraları attılar.
Akşam ezanı okunmaya başlayınca ikisi de camiye doğru yöneldiler.
Kaykıl diyen de çocuktu, mendil uzatan da çocuk.
**
İnsan başkalarının aklını beğenir gibi görünür ama doğrusu kimse kimsenin aklını beğenmez.
İlk beğendiği kişi kendisidir kendi aklıdır ve öyle olmalıdır.
İnsan kendini fiziksel veya ruhsal baskı ve tacizlerden korumak için kullanabileceği her şeyi kullanır.
Bunu bazen bilerek yapar bazen de bilmeyerek.
Sen ister buna kendini koruma içgüdüsü de isterse insanoğlu denen yazılımın mükemmel tarafı, hiç fark etmez.
Kendini ve aklını beğenme insanın en doğal savunma mekanizmasıdır.
Sorun ne o zaman?
Sorun olan şey yani sıkıntı her şeyde her alanda olduğu gibi bunun da aşırısı.
**
Herkesin kendini aşırı akıllı zannetmesi normal bir durum mudur?
Sağlıklı bir toplumsal ilişki için saygınlığını korumak amacıyla herkes kendini beğenmek zorundadır.
Ancak kendini aşırı akıllı zannedenin çevresindeki insanlarla ilişkisi arızalı olacaktır.
Çünkü kendini aşırı akıllı zanneden biri öğrenilmiş bilgiye, kültürel farklılığa, yaşlıya, kadına, çocuğa saygı duymayacaktır.
**
İlişkide saygı yoksa ilişki de yoktur, ya da zamanla yok olur.
Herkesin kendini aşırı akıllı zannetmesi durumu belirli bir sınıfa ait değildir,
Zengin yoksul, şehirli köylü, eğitimli eğitimsiz toplumun her kademesinde görünür.
Yani kısacası bu tipler, insanın olduğu her yerde vardır.
Zaman ve zemine göre azalır veya çoğalırlar.
Kökeni cehalettir.
Cehaletin de koyu ve açık renkleri vardır.
Okuma ve düşünme azaldıkça artan okuma ve düşünme arttıkça azalan bir seyri vardır bu hastalığın.
Okuma ve düşünmeye ihtiyacı olmadığını düşünüyorsa, öğrenmeyi küçümsüyorsa ilk önce aşırı akıllı olduğunu düşünmeye başlar.
Hastalığın ilk belirtileridir bunlar.
**
Kendi eksiğini bilen ve tamamlama çabası içinde olan insanların çok olduğu dönemlerde medeniyet gelişmiş, kendini aşırı akıllı zannedenlerin çok olduğu dönemlerde vahşet artmıştır.
Diktatörler ve sessiz yığınlar böyle iklimlerin ürettiği hastalıklı varlıklardır.
**
“Beşikten mezara kadar ilim öğrenin” çağrısı insanın hep eksik olduğunu ve sürekli öğrenmeye ihtiyacı olduğunu, öğrendikçe insan kalabildiğini anlatan en kısa ve en etkili öneridir.
Ve kendini aşırı akıllı zannetme hastalığının tek ilacıdır.
Profesör olmuş ama insan (adam) olamamış yüzbinlerce insan olduğu gibi zengin olmuş ama adam olmamış milyonlarca insan vardır.
“İnsan kalmaktan” bahsediyorum ben.
Gazze varken “İnsan” kalmaktan.

