Muhafazakâr cruise Yaşar Süngü
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Dünyada en tatlı para kazanılan ve en tatlı para harcanan alan turizm sektörü. Ülkelerin bacasız fabrikası. Denize kıyısı olan birçok ülkenin en önemli gelir kaynağı yerli ve yabancı turistler.
Son 30-40 yıla kadar Türkiye’de çoğunluk dediğimiz halk için tatil denince akla memleket gelirdi.
Okullarda eğitime ara verildiğinde şehirlerden köylere dönüş başlardı.
Birçok aile en azından yaz boyunca soluğu doğduğu şehirde alırdı.
Gidecek köyleri olmayanlar da onlara özenirdi.
Sonra dünya değişti.
Şimdi köylerin yerini deniz kıyıları aldı.
Okullar tatile girdi mi herkes deniz kenarında tatil hesapları yapmaya başladı.
Ancak şöyle bir sorun çıktı; Deniz kenarında tatil imkânı olan otel motel plaj gibi mekanlar dini hassasiyeti olan çoğunluğun hoşuna gitmiyordu.
Mekanların alkollü olması, denize veya havuzlara kadın erkek karışık girilmesinden rahatsız olan kesim bu tür yerlere gitmek istemiyordu.
Bu durum turizmde yeni fırsatlar doğurdu.
Alkolsüz otel ve restoranlarla kadınlara ait havuzlu mekanlar mevcut taleple hızla arttı.
Muhafazakâr oteller ya da adına İslami otel dedikleri mekanlar bu ihtiyaçtan doğmuş oldu.
Böyle bir tatil ihtiyaç mıydı?
İhtiyaçtı.
Bugün alkolsüz ve kadın ve erkeklere ayrı havuz imkânı sunan sektör bugün her ülkede dünyanın en hızlı büyüyen sektörlerinden.
**
Şimdi bunun adına bir kesim helal turizm diyor, bu alana ilgi gösteren turistlerde Muhafazakâr gezgin Müslüman gezgin gibi isimlerle anılıyor.
2024’te bir önceki yıla göre yüzde 25’lik artışla 176 milyon ziyaretçiye ulaşan helal turizmin 2030’da ise 245 milyon ziyaretçiye ulaşması öngörülüyor. Muhafazakâr gezginlere yönelik alkolsüz tesisler, helal sertifikalı yiyecek ve içecekler, namaz kılma alanları ile dini bayramlara ve ibadet saatlerine uygun hizmet düzenlemeleri sunan Malezya bu konuda dünyada ilk sırada yer alırken ikinci sırada ise Türkiye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri yer alıyor.
**
Küresel Müslüman Seyahat Endeksi verilerine göre helal turizm sektörünün hacmi 2022’de 243,4 milyar dolar, 2023’te ise 256,5 milyar dolara yükselirken önümüzdeki yıllarda her yıl ortalama yüzde 5’in üzerinde büyüyerek 2032’de 410,9 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Müslüman turist sayısının 2030’da 245 milyon ziyaretçiye ulaşacağı tahmin ediliyor.
**
Sektör temsilcilerinden biri verileri şöyle değerlendirmiş; Küresel Müslüman Seyahat Endeksi (GMTI) 2025 verilerine göre Müslüman gezginlere yönelik hizmetlerde sürekli ilerleme olduğunu ve ortalama destinasyon puanlarında kayda değer bir artış gözlemlendiğini söylüyor.
Verilere göre Malezya, 2024’e göre 3 puanlık bir artışla 79 puanla birinci sıradaki yerini koruyor.
Türkiye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ise 78 puanla ikinci sırayı paylaşıyor.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi olmayan destinasyonların performansında ise olağanüstü bir değişim gözlenmiş.
İlk 20’deki destinasyonların ortalama puanı yüzde 6’nın üzerinde artmış.
Bu iyileşmeler Müslüman gezginlerin ihtiyaçlarını karşılamak için farklı ülkelerin artan çabalarını gösteriyor.
Singapur, puanını 71’e yükseltmiş, Birleşik Krallık ve Hong Kong 63 puanla onu yakından takip etmiş. Tayvan, Tayland, İrlanda, Avustralya ve Filipinler puanlarını 3 ila 7 puan artırarak dini hassasiyeti olan kesimlere sunduğu imkanlarla belirgin iyileşmeler göstermiş.
5,6,7 yıldızlı dev gemilerle muhafazakâr cruise tatil imkanı bile var artık dini hassasiyetine uygun gezmeye parası olanların!
**
Elimizden alınmış bazı hak ve imkanları kazanırken neler kaybettik, ne kadar kaybettik, ne kazandık, bilmiyoruz.
Terazisi yok bunun.
**
Çok eskiden alkollü mekanlardan uzak durmaya gayret eden, alışverişlerinde ve ticari ilişkilerinde helal ve haram gibi öncelikleri olan dini hassasiyeti yüksek insanlar çoktu.
Şimdi onların yanında yetişen genç kuşaklar var.
Ancak onların mezhebi biraz geniş.
Biraz değil bayağı geniş.
Öncelikler yer değiştirmiş, helal haram biraz iç içe geçmiş.
Alışveriş ve ticari ilişkilerde kişisel menfaat öne çıkmış, dini hassasiyet de yerini kişisel egonun doldurduğu hassasiyete bırakmış.
Nereden biliyoruz?
Gazze’den.

