Refah ziyaretinden notlar Ayşe Keşir
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Haftalardır heyecanla beklediğimiz ziyareti nihayet
8 Eylül’de gerçekleştirdik.
AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı organizasyonu ile 30 kişilik bir heyet olarak Refah Sınır Kapısı’na gittik. Heyette AK Partili, MHP’li milletvekilleri, BBP ve AK Parti Genel Başkan yardımcıları yer aldı.
‘İNSANLIK SEFERİ’ dedik yolculuğumuza.
Bu ziyaretle, TBMM üyeleri ve Cumhur İttifakı olarak bu ölçüde kalabalık bir heyet ile dünya kamuoyuna yine, yeniden mesaj vermek, halkın temsilcisi seçilmiş milletvekilleri olarak ayrıca dikkat çekmek istedik. Pek çok defa, pek çok vesile ile gerçekleştirdiğimiz haykırışımızı bir de bu noktadan, Refah sınırından, katliama en yakın noktadan dile getirmek istedik. Hâlâ duymayan varsa duysun diye...
Yolculuğun ilk dakikalarından itibaren yüreğimizde Filistinli kadınlar ve çocuklar vardı. Bu seyahatten haberdar olan yakın çevremiz ve dostlarımızın heyecanı, duaları yanımızdaydı. ‘Başka daha ne yapabiliriz? Gidip bakın ve bize söyleyin’ sözleri de kulaklarımızda...
Sabah 7.00 uçağı ile Kahire’ye indik. İlk ziyareti Mısır Parlamentosu’na yaptık. Mısır Temsilciler Meclisi ve Mısır Senatosu Dış İlişkiler Başkanları ile ayrı ayrı görüşme gerçekleştirdik. Her iki Mısırlı yetkili de Filistin konusunda Türkiye’nin durduğu yeri ne kadar önemsediklerini, çözümde de Türkiye’nin kararlılığına olan güvenlerini ifade ettiler. Mısır ile Türkiye arasında yeni dönem ilişkilerde temaslar başladı ama ilk kez böylesi kalabalık bir heyet ile onları ziyaret edişimizden memnuniyetlerini dile getirdiler.
Ariş’e 15.30 civarında ulaştık. Sina Çölü... Ve hemen Refah Sınır Kapısı’na doğru hareket ettik. Yavuz Sultan Selim yaklaşık 500 yıl evvel
13 günde atlarla Sina Çölü’nü geçmişti. Biz ise bugün hayli mütevazı da olsa motorlu taşıtlar ile yoldaydık.
“İNSANLIĞA UMUT TÜRKİYE” dedik, o umudun küçük de olsa bir parçası olmak istedik. Kadın-erkek, farklı yaşlarda ve farklı seçim bölgelerinden 30 kişi, gözlerimiz sadece Refah yolundaydı.
Sınıra yakın kasabalar ne yazık ki savaş yorgunuydu. Çok sayıda kontrol noktasından geçtik. Bu da ekibin hızını yavaşlattı...
Saat 17.00 civarında nihayet Refah Sınır Kapısı’na ulaştık. Yol boyunca gördüğümüz yardım tırlarının bir kısmı da sınır kapısında bekliyordu. Mısır Kızılayı’nda görevli bir grup da oradaydı.
Refah Sınır Kapısı’na ulaştığımızda, sıra sıra yardım tırları gördüğümde daha aracın içinde yüreğim sıkıştı. Medya aracılığıyla şahit olduğumuz zulme bu kadar yakın olmak...
O duvarın, kapının hemen ardında binlerce insanın feryadı var.
Koca koca devletlerin duymadığı çığlıklar orada, yanı başımızda...
Çocukları için çırpınan anneler, annelerinin özlemini çeken çocuklar hemen o kapının ardında. Yıkım, ölüm, zulüm, kıyım, açlık, hemen
bu kapının ardında.
Geldiğimiz dünya neresi, burası neresi? Eş zamanda mı yaşanıyor bütün bunlar?
İnsan mesafe olarak yaklaşınca acıyı daha da mı içinde hissediyor?
17 Ağustos itibarıyla Filistin’de
18 bin 430 çocuk öldü. Çocuk, ölü de olsa rakamla ifade edilir mi?
Yüreğimin acısına ne aklım
ne de kalemim yetişebildi...
Zulme açılan kapı, yardıma, umuda açılsın diye oradaydık. Umulur ki bir kişi, bir kişi, bir kişi daha duysun mazlumun sesini...
Tüm çabamız o...
Sayın Hasan Basri Yalçın’ın, yaptığı konuşmada ifade ettiği gibi ‘Gazze’de etnik temizlik suçu işleniyor. ... Bu soykırım artık gizlenemeyecek bir boyuta ulaştı.’ Basın açıklaması uluslararası kamuoyuna bir haykırıştı. Özellikle Batı başkentlerine ve elbette İsrail’e...
Filistin bize atalarımızın emaneti. Salı günü Katar’a yapılan saldırı da tekrar tekrar gösteriyor ki; Filistin sorunu yoktur, dünyanın koskocaman bir İsrail sorunu vardır.


