Sadece yüz yıl önceydi Samed Karagöz
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Eski Günlerin Ovalarını Gör
Sadece bir yüzyıl önceydi,
Barış hikâyelerinin anlatıldığı zamanlar.
Celile’nin nasıl aktığını
Şeria Nehri boyunca…
Kalanlar soğuk
Savaş masalları,
Ölümün ve yok oluşun hikâyeleri.
Bombalar yağıyor,
Cesetler çoğalıyor,
Çocukların ağlayışını görüyoruz.
Ne için savaşıyorlar?
Senin için dua edeceğim,
Ey Filistin.
Ey Filistin,
Seni taşıyacağım, oh,
Filistin, Filistin.
Filistin,
Gel derinlerime,
Kalbimin ta içine.
Seni hep seveceğim.
Filistin, ağlama,
Senin için dua edeceğim,
Ey Filistin, ey Filistin,
Ey Filistin.
Tanrı’nın senin için bir yeri var,
Ey Filistin.
Ve sana inanıyorum. Oh,
Filistin, senin için öleceğim.
Bu sözler Micheal Jackson’ın Filistin için yazdığı ama asla bir albümüne girememiş olan şarkıya ait. Girememiş çünkü Amerika’da ve dünya kültür endüstrisinde çok kuvvetli bir İsrail lobisi vardı. Vardı diyorum çünkü 7 Ekim’de başlayan soykırım İsrail’in asla planlayamadığı bir anti-İsrail kampanyasına dönmüş durumda. Hatta artık Batı’da Filistin’e destek vermek daha “cool” kabul ediliyor. Korku duvarları yıkıldı. Artık İsrail eleştirilerin merkezinde. İsrailli yetkililer dışında kimse çıkıp İsrail’i savunamıyor. İnanıyorum ki bu yaşananlardan sonra İsrail asla eski “saygınlığını” kazanamayacak. İstedikleri kadar lobi faaliyetleri yapsınlar ilerleyen dönemde İsrail’i büyük bir yalnızlık bekliyor. Sadece mevcut hükümetin değişmesi Netanyahu’nun ayrılması yeterli olmayacak.
Şu an Filistin’i anlatan bir çok farklı çalışma yapılıyor. Film projeleri, diziler, romanlar, kitaplar…. Aynı zamanda İsrail’i anlamak üzerine de çok sayıda proje var. Bunlardan bir tanesi sevgili dostumuz Peren Birsaygılı Mut’un yazdığı İsrail’in Zihin Haritası Siyonist Edebiyattan Portreler, Yayınlar, Söylemler geçtiğimiz günlerde Farabi Kitap’tan yayımlandı. Kitapta edebi anlatılar, yazarlar, dergiler üzerinden nasıl bir İsrail miti oluşturulduğu son derece çarpıcı örneklerle ele alınıyor. Kitapta incelenen yazarların ortak noktası Filistin’e dönüşün zihni altyapısını oluşturmak. Bunu yaparken de Filistin’i nasıl halksız bir toprak parçası olarak gösterdiklerini anlatıyor. Son söz kitabın tanıtım metninden:
Bu kitap her kurgunun, bir gerçeği nasıl gölgede bıraktığını göstermeye çalıştı. Hem yazılanı hem de görmezden gelineni göstermek isteyen bir okuma çalışması oldu. Ve şimdi sorulması gereken en çetin soru ise şu:
Edebi kurgu bir halkın kabusuna dönüştüğünde, buna hâlâ edebiyat diyebilir miyiz?


