Yaşanabilir bir dünya için hala bir şansımız var Yaşar Süngü
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değil, yanan sadece ağaçlar değil.
Toprağın altındaki ve üstündeki milyonlarca böcek ve yeşillik yok oluyor.
Ekolojik dengeyi sağlamakla görevli
milyarlarca canlı
yı kaybettik yangınlarla.
Bir yandan Gazze’deki ateş bir yandan yanan ormanlar bir yandan aşırı sıcaklarla yüzyılın en sıcak temmuz ayını yaşıyoruz.
Zamanın Sahibi
aşırı sıcaklar ve orman yangınlarıyla Gazze için yapamadığımız
empatiyi
zorla yaptırıyor sanki.
**
Son 10 yıldaki
sıcaklık
artış oranı önceki dönemlere kıyasla iki katına çıkarken Türkiye›nin yıllık toplam
yağış
miktarında belirgin bir düşüş gözlenmiş.
Ekoloji uzmanları, iklim değişikliğinin devam etmesi durumunda, özellikle Akdeniz tipi ormanların 2050 yılına kadar mevcut alanlarının yarısına yakınını kaybedebileceği konusunda uyarırken
ormancılık ve su yönetimi
politikalarının hızla gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
**
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’nin yıllık ortalama sıcaklığı son 50 yıl içinde yaklaşık 2.5°C yükselmiş. Bu artışın büyük bölümü 2000 yılı sonrası gerçekleşmiş.
Son 30 yılın verileri, özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yıllık yağış miktarının ortalama
yüzde 20-25
oranında azaldığını ortaya koyuyor. Türkiye’nin batı ve güney sahil bölgelerinde ise son 10 yıldaki yaz yağışları
yüzde 40’
a varan oranlarda azalmış.
**
Bu iklimsel dönüşüm, ülke genelindeki
orman ekosistemlerinin
sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor.
Artan sıcaklıklar ve düşen yağış miktarları orman alanlarında kronik kuraklığa neden olarak,
bitki örtüsünün direncini düşürüyor
ve yangın riskini dramatik biçimde artırıyor.
Son yıllarda Akdeniz, Ege ve Güneydoğu bölgelerinde yangınların sıklığı iki katına, büyüklükleri ise yaklaşık üç katına çıkmış.
**
Orman yangınları sadece ülkemizde değil her yerde var.
2025’in ilk yarısında
Avrupa
genelinde 1.250 yangın tespit edildi; bu sayı bir önceki yıla kıyasla yüzde 45 artış gösteriyor.
Türkiye dahil olmak üzere Balkanlar ve Yunanistan’da yangın riski “aşırı” ve “çok aşırı” kategoride gösteriliyor.
Yunanistan’da
30.000 kişi tahliye edilirken, toplamda 50.000 hektardan fazla alan kül oldu.
Yangınlara Avrupa Birliği ülkelerinden destek ekipleri katıldı.
Bulgaristan’da
10.000 hektardan fazla ormanlık alan yok oldu.
Karadağ ve
Arnavutluk’ta
da benzer sıcaklık artışları ile toplam 15.000 hektara yakın alan zarar gördü ve yüzlerce kişi evlerini terk etti.
İspanya’da
özellikle Endülüs ve Katalonya bölgelerinde başlayan yangınlarda toplamda 60.000 hektarlık alan tahrip oldu.
İtalya’nın
Sicilya ve Sardunya adalarında ise yaklaşık 20.000 hektar ormanlık alan zarar görürken, 5.000’den fazla kişi tahliye edildi.
Kıbrıs
adasında çıkan yangınlar nedeniyle 8.000 hektar alan kül oldu ve iki kişi hayatını kaybetti.
**
Çevreci uzmanlar dünyada iklim krizine karşı verilen mücadelenin kaybedildiğini düşünüyor.
Temel sorun fabrika bacalarından havaya karışan zehirli gazlar değil.
Taşıtların ekzozlarından çıkan gazlar de değil.
Aşırı tüketimiyle plastikler de değil.
Temel sorunumuz küresel sermayenin
insan hayatını,
denizi havayı suyu ormanları umursamaz oluşu.
Gazze’deki gibi…
Dünyayı yaşanmaz hale getirenler dünyanın herkese ait kaynaklarını sınırsız ve vahşi biçimde tüketen
ekonomik ve siyasi sistemler.
İnsan hayatına değer vermeyen doğaya verir mi?
**
Küresel ekonominin sürekli büyüme üzerine kurulmuş olması, ekolojik sınırları aşmamıza yol açtı ve bu durum artık
geri döndürülemez noktalara
ulaştı.
Uzmanlar dünyanın
dokuz temel sınırından yedisinin çoktan aşıldığını
düşünüyor.
İklim sistemi, okyanuslar, buz tabakaları ve hava durumu örüntüleri artık geri dönüşü olmayan değişimlerle karşı karşıya.
Önümüzdeki
beş yılın çok kritik
olduğuna dikkat çekiliyor.
Ve toplumların ciddi felaketlere karşı savunmasız bırakıldığını düşünüyor.
Geri dönüş yok artık.
Bundan sonra büyük krizlerle nasıl başa çıkacağımızın hesabını yapacağız.
Bilim adamlarının 2009’da ortaya koyduğu
“gezegensel sınırlar”
kavramı teorisine göre, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, besin döngüsü bozulması gibi
dokuz kritik ekosistem süreci
için iklimin istikrarını koruyabileceğimiz sayısal eşikler belirlenmiş durumda.
2023 güncellemesine göre bu sınırların en az altısı aşıldı, dünya “
güvenli işletim alanı
”ndan çıktı.
Yaşanabilir bir dünya için hala bir şansımız var;
Gazze’deki
ateşi söndürmek.
O içimizdeki ateş.
İçimizdeki ateşi söndürmeden dışımızdaki ateş sönmez.

